Ela Masal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ela Masal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Ara 2018

İyi Seneler😇


ela-masal-yagmur
Çok sağlıklı,
ela-masal-fairy tale
Çok mutlu,
ela-masal-teddy bear
Çok bereketli,
ela-masal-teddy bear
Çok gezmeli,
ela-masal-teddy bear
Tüm hayallerin gerçek olduğu, herkesin umduğunu bulduğu, hayırlı, uğurlu, masal gibi bir yıl olsun. 2019 beraberinde bana, aileme, sevdiklerime ve canım ülkeme hep müjdeler getirsin. Şimdiden iyi seneler diliyorum arkadaşlar, hepimiz hazırsak hadi başlasın!🎄🎉😊😘

31 May 2017

Ela Masal-3. Yaş

ela-masal
Canım Yavrum,
Şükürler olsun ki,  koca bir seneyi daha bitirdik birlikte. Artık 3 yaşında, bizim bile zaman zaman kullanmaya üşendiğimiz edat ve zarfların bol miktarda yer aldığı müthiş düzgün cümleler kuran, radyoda çalan yerli-yabancı bir sürü parçayı daha ilk tınısını duyar duymaz tanıyıp eşlik eden, poposunun üzerinde 5 dakikadan fazla oturmayan, dans etmeye, etkinlik yapmaya bayılan, oyun evi müptelası, gördüğü herkesle saniyeler içinde muhabbete girebilen çok sosyal bir birey oldun pamuk kızım. Favori soruların; "ama niye" ve "bayıldın mı".
ela-masal
Geride kalan 3 yıla bakıyorum da, koca bir ömür gibi. O kadar çok kilometre taşı var ve hepsi de o kadar önemli ki senin için, bizim için... Anne sütünden seni nasıl ayırmam gerektiğini bilmiyordum mesela. Tabi senden önce benim bu duruma hazır olmam gerekiyordu ve ikimizin aynı frekansta buluşması tam olarak 28. ayı buldu. Evet sen tam olarak 28 ay anne sütü aldın bebeğim ve ben de haklı bir gururla sende gördüğüm pozitif ne varsa anne sütüne bağlayabilirim bence:)
Sonra şu tuvalet eğitimi meselesi... Açıkçası bu konuda daha rahattım ve zamanı geldiğinde senin şıp diye işi çözeceğini biliyordum. Bu nedenle 3 yaşına yaklaşmanı bekledim ve ailece hazır olduğumuzu düşündüğümde çıkarıp attım bezini. Tuvalete her gidişinde bir sticker verdim sana ve bu yöntem seni gerçekten çok eğlendirdi. Bir iki kaçak haricinde öğreniverdin tuvalete gitmeyi. Hala inanılmaz geliyor senin bana tuvaletinin geldiğini haber vermen, ne tuhaf...
ela-masal
Yavru kuşum o dillerini yerim senin çünkü çok tatlı konuşuyorsun, olan biteni çok tatlı anlatıyorsun, bayılıyoruz seni dinlemeye. Dedim ya, bir cümlede olması gereken ne varsa sen hiç atlamadan, tam yerinde, tam zamanında kullanıyorsun. Bazen konuşurken öyle şeyler söylüyorsun ki ağzımız yarım metre açılıyor resmen:)  "Bu tam bir muamma" ya da "nitekim böyle oldu, çünkü başka çaresi yoktu" deyip bizi dumura uğratıyorsun:)
ela-masal
Bu arada seni birkaç ay önce bir reklam ajansına kayıt ettirdik. Aradan çok geçmeden birkaç reklam görüşmesi için çağırdılar. Bunlardan biri de bir bebe bisküvisi reklamı idi. Gittik gitmesine ama şöyle bir problem vardı; sen o bisküviden pek hoşlanmazdın, hatta mecbur kalmadıkça yemezdin bile. Neyse kısa bir tanışma faslından sonra oyun almak istediler. Senaryoya göre, senin bir kaşık sütle karışmış o bisküviden yemen ve çok beğenmen gerekiyordu. Ancak sen kaşığın daha yarısındayken "ögghhhhh" diye bağırdın ve gülerek uzaklaştın:) Ah evet, kameralar kayıttaydı:)))) Yalnız odadan çıkarken ilginç bir şekilde masaya yaklaştın ve birkaç tane bisküviyi eline alıp yemeye başladın yolluk niyetine. Seçilemedin ama seninle hatıralarımız arasına süper bir hikaye ekledin, hem de tek başına:)

ela-masal
ela-masal
Değişik takıntıların var kuzucum. Mesela benden herhangi bir şeyi uzatmamı istemişsen ve o şeye daha yakın olan baban sana uzatmışsa kesinlikle almayı kabul etmiyorsun. O şeyi illa istediğin kişi verecek sana. Ya da senden bir şey yapmanı istediğimizde sesimiz biraz sert çıkmışsa, "güzel konuş anne/baba, güzel söyle bana" diyorsun ve yumuşak bir ses tonuyla, tatlı bir söz söylemezsek o şeyi asla ama asla yapmıyorsun. Çok mecbur kalırsak her ebeveyn gibi bizim de bazı etkili rüşvet, tehdit ve şantaj malzemelerimiz var elbette ama sen büyüdükçe güncellemek gerektiğinden o da ayrı bir yorgunluk konusu olabiliyor. Yalan yok, söyleniyoruz, bazen şikayet ediyoruz ve evet çok yoruluyoruz, bazı akşamlar-haftanın 7 günü filan- hem ruhen hem bedenen tükenmiş oluyoruz ama sabaha hepsi geçmiş oluyor neyse ki. Yıllar sonra bu günleri hep güzel hatırlayacağız biliyorum, çünkü sen bizim en kıymetli, en tatlı yorgunluğumuzsun hayatım...
ela-masal
Ve elbette güllük gülistanlık zamanların yanında delirdiğimiz, birbirimizi delirttiğimiz anlar da oluyor güzel kızım. Aslında bizim en büyük korkumuz senin canının yanması, bir yerlerden düşmen, markette son hız koşarken birileriyle çarpışman vs. Yani başına gelebilecek-Allah korusun- herhangi bir kazanın ihtimali dahi bizi hemen birer nazi subayına çevirebiliyor. Eh, senin de özgürlüğüne ve koşmaya en az bir tay kadar düşkün olduğun herkesin malumu. Bu nedenle bizim kısıtlamalarımız seni hırçınlaştırıyor, senin hırçınlığın bizi geriyor falan derken bir bakıyoruz ki bizim ikizler burcu denge timsali minik kızımızın modu bir anda değişmiş ve kriz sona ermiş:))
ela-masal
Ve büyüyorsun, hızla...Boyun parmak ucumdan dirseğime kadarken ne zaman ışıkları açabilecek kadar uzadın, ne zaman "Ela bacaklarım ağrıdı, kucağımdan in annecim" dedirtecek kadar ağırlaştın? Hala beraberiz ve hala doğduğundan beri hiç ayrılmadık. Ama okul vakti yaklaşıyor bebeğim ve biz birbirimizi en azından gözümüzle takip etmeden nasıl yapıcaz, nasıl ayrı kalıcaz gerçekten bilmiyorum...

ela-masalKoca bir yılı özetlemeye çalıştım ama herşeyi anlatmaya bu sayfa yetmez canımın en içi... Ama seninle ilgili dileklerim de dualarım da hep aynı biliyosun ve şimdi de aynen geçen sene olduğu gibi tekrar etmenin tam zamanı bence...Seni doğurduğum güne şükürler olsun. Seni bize verene şükürler olsun. Allah nazarlardan saklasın seni güzel kızım benim. İnşallah çok iyi yürekli, cesur, kendine güvenen, ayakları yere sağlam basan, dürüst bir insan olursun. İyi bir eğitim alıp sevdiğin işi yaparsın. Dilerim bir sürü dil öğrenirsin ve tüm dünyayı gezersin. Bak bunun için iki kez dua ediyorum:) Ve gezdiğin yerlerde, bir sürü insanın hayatına dokunup hepsinde güzel anılar, unutulmayacak izler bırakırsın. Aynı anda pek çok kişinin aklından geçip, yüzleri gülümsetip, hep iyilikle anılan bir insan olursun inşallah. Allah sana güzel yazılar yazsın, hep iyilerle karşılaştırsın can parçam. Çok sağlıklı, çok mutlu, çok uzun bir ömrün olsun. Nice yıllara, nice yaşlara güzel kızım. Daha önce söylemiş miydim nefesim, boğazımdaki düğümüm, kalp çarpıntım, seni çok, çok, çok seviyorum...

29 May 2016

Ela Masal-2.Yaş

Canım yavrum, 

Sen hayatımızın anlamı, kuzumuz, bebeğimiz, aldığımız her nefeste, attığımız her adımda düşündüğümüz ilk şey olalı bugün tam 2 sene oldu. Ne kadar çabuk geçti, ne zaman büyüdün, yürüdün, koştun? Ne zaman başladın konuşmaya, ne zaman kendi tercihlerin, müzik zevkin, damak tadın oluştu? Öyle oynamayı, o hareketleri yapmayı, o tuşa basınca sonucunun ne olacağını nereden öğrendin? Neden madi (mavi) değil de ammıngı (kırmızı)?

Çevrendeki herkesi o kadar çok seviyosun ki...Sevdiklerinin isimlerinin sonuna  hep menim kelimesini ekliyosun. Sana kızdığımızda bile hemen annem menim, babam menim diyosun...  Liste anneannem menim, dedem menim şeklinde uzayıp gidiyor...
Gün geçtikçe büyüyosun yavru kuşum, boyun uzuyo, kilo alıyosun. Dolabından sürekli bişeyler kaldırıyorum hatıralık ve ben bu duruma her anne gibi hem üzülüyorum hem seviniyorum.

Bebeğim, adını bilmediğin, ne işe yaradığını çözemediğin pek bir şey kalmadı. Neyi sorsak gösteriyosun ya da Elaca adını söylüyosun. O yüzden sana çaktırmadan bişeyler konuşmak eskisi gibi çok mümkün değil. Hemen burada bir şey anlatıcam ki kayıtlara geçsin. Banu teyzen ve bize geldiler biliyosun. Teyzen Elif'in çorabını çıkardı, çünkü hava çok sıcaktı. Sen çorapsız gezmeyi pek sevmediğinden Elif'i bir süre izledin ve sonra gidip dolabından mor renkli bir çorap getirdin ve Elif'e verdin. Elif almak istemedi ama sen zorlamaya devam ettin. Sonra durdun, tekrar bir durum değerlendirmesi yaptın, bu defa dolabına gidip tüm çoraplarının durduğu kutuyu getirip Elif'e verdin. Sanırım Elif'in mor çorabı sevmediğini ama diğer renkteki çoraplarından mutlaka birini seveceğini düşündün. Zarif yavrum benim, senin o güzel aklını yerim ben, maaşallah sana annecim:)



Çok düzenlisin pamuk kızım benim, sabah kalkar kalkmaz ortalıkta ne var ne yok topluyosun, toplayamadıklarını ise bize gösterip kaldırmamızı bekliyosun. Yamuk duran sandalyelere, açık duran banyo kapılarına gıcık oluyosun ayrıca:) Boya kalemlerini, legolarını, dekorasyon dergilerini çok seviyosun. Ama en en en çok sevdiğin, herhangi bir dolabı, ıvır zıvır dolu çekmeceyi son kırıntısına kadar boşaltıp sonra içinden çıkanları askeri düzende, bildiğin ip gibi yere dizmek. O yüzden marketlerde her ne kadar sen "anne baba-elim" diye diretsen de (yani elimizden tutarak yürümek istesen de) arabandan pek indirmiyoruz reyonları koruma adına:) Çok yufka yüreklisin canımın içi. Hiçbir yerimizin ağrımasına acımasına dayanamıyorsun. Ya ağlıyorsun ya öpüyorsun ya da o minik ellerinle ovmaya başlıyorsun. Kıyamam sana, minik kuzum benim:)

Hala her gün yeni bir hareket, bir davranış, değişik bir ses, mimik, tepki, mutlaka bizi şaşırtacak yeni  bir sürprizin oluyor mutlaka. Biz şaşkın bir halde sana bakıp nasıl ya falan derken sen o sanki yüz yıldır yaşayan bilmiş bir teyze edasında gözlerini süzüp sırıta sırıta halimizle eğleniyorsun:) Canım benim:)
Anlatacak çok şey var ama hepsini yazmaya kalksam roman olur canımın içi. Seni doğurduğum güne şükürler olsun. Seni bize verene şükürler olsun. Allah nazarlardan saklasın seni güzel kızım benim. Geçen seneki hislerim hiç değişmedi, dileklerim de aynı, dualarım da. İnşallah çok iyi yürekli, cesur, kendine güvenen, ayakları yere sağlam basan, dürüst bir insan olursun. İyi bir eğitim alıp sevdiğin işi yaparsın. Dilerim bir sürü dil öğrenirsin ve tüm dünyayı gezersin. Bak bunun için iki kez dua ediyorum:) Ve gezdiğin yerlerde, bir sürü insanın hayatına dokunup hepsinde güzel anılar, unutulmayacak izler bırakırsın. Aynı anda pek çok kişinin aklından geçip, yüzleri gülümsetip, hep iyilikle anılan bir insan olursun inşallah. Allah sana güzel yazılar yazsın, hep iyilerle karşılaştırsın can parçam. Çok sağlıklı, çok mutlu, çok uzun bir ömrün olsun. Nice yıllara, nice yaşlara güzel kızım. Daha önce söylemiş miydim nefesim, boğazımdaki düğümüm, kalp çarpıntım, seni çok, çok, çok seviyorum...

10 Haz 2015

Ela Masal-12. Ay


Ela Masal-12. Ay

Canım Yavrum,
Küçücük bir monitördeki pıt pıt atan o minicik kırmızı noktanın şu an yarı boyuma ulaştığını görmek gerçek bir mucize benim için. Ama ne kadar büyürsen büyü, kucağım seni sarıp sarmalayacak kadar geniş, sense bu kucağa sığacak kadar küçük kalacaksın hep.

Ela Masal-12. Ay
Artık bir yaşındasın yavru kuşum. Daha çektiğim sancıları bile dün gibi hatırlarken, senin ilk sözcüklerin, ilk gülümsemen, ilk ek gıdan, ilk emeklemen derken şimdi karşımda taa ciğerinden annemmm deyip beni öpen, öpücük attıktan hemen sonra elini kalbine koyan, karşımızda oturup kocaman insanlar gibi laf dinleyen, yürümeyi es geçip koşmaya başlayan bir dünya güzeli var. 
 
Ela Masal-12. Ay

Gelişinle bizi çok mutlu ettin canımın içi. Senden önceki hayatımız kötü değildi ama senden sonra muhteşem oldu. Tüm zorluklara, canımızdan can götüren tüm korkulara, endişelere ve gözyaşlarına rağmen seninle geçen bu bir yılı, 33 senelik hayatımın hiçbir anına değişmem bebeğim. İyi ki doğdun, iyi ki bizim kızımız oldun pamuğum.

Ela Masal-12. Ay
Her anne gibi benim de senin için uçsuz bucaksız hayallerim, dilimden düşürmediğim dualarım var. Keşke elimde olsa da hayatı senin için pürüzsüz bir hale getirebilsem. Ama işte... İnşallah çok iyi yürekli, cesur, kendine güvenen, ayakları yere sağlam basan, dürüst bir insan olursun. İyi bir eğitim alıp sevdiğin işi yaparsın. Dilerim bir sürü dil öğrenirsin ve tüm dünyayı gezersin. Bak bunun için iki kez dua ediyorum:) Ve gezdiğin yerlerde, bir sürü insanın hayatına dokunup hepsinde güzel anılar, unutulmayacak izler bırakırsın. Aynı anda pek çok kişinin aklından geçip, yüzleri gülümsetip, hep iyilikle anılan bir insan olursun inşallah. Allah sana güzel yazılar yazsın, hep iyilerle karşılaştırsın can parçam. Çok sağlıklı, çok mutlu, çok uzun bir ömrün olsun. Nice yıllara, nice yaşlara güzel kızım. Daha önce söylemiş miydim nefesim, boğazımdaki düğümüm, kalp çarpıntım, seni çok, çok, çok seviyorum...

15 May 2015

Ela Masal 10. ve 11. Ay



Canım Yavrum, 
Bildiğin ve muhtemelen hiç hatırlamayacağın üzere son bir aydır toplanma, taşınma ve yerleşme işleriyle meşgulüz. Ayrı ayrı yazmaya fırsat bulamadığım için ben de son iki ay yazılarını toparlayıp beraber yayınlamaya karar verdim. Neler oldu neler, duyunca inanamayacaksın. Gel de anneciğin sana bu iki ayda ne kadar büyüdüğünü, nasıl değiştiğini ve birey olma yolunda ne kocaman adımlar attığını anlatsın:)


Yavru kuşum, ben şu an bilgisayarın başındayım. Sense oyun halına oturmuş legolarınla oynuyorsun. Tüm legolarını kutusundan çıkarıp sağa sola fırlatıyorsun ama "hadi topla annecim oyuncaklarını" dediğimde yine tek tek hepsini kutusuna koyuyorsun. Büyüdün derken ciddiydim yani:)

ela-masal-10.ay-11.ay

Bebeğim, daha iki ay önce senin emeklemeyeceğini düşünüyordum. Ama sen önce oturur vaziyette ve etrafında dönerek daha sonra ise klasik emekleme pozisyonu alarak ve tüm hızınla depar atmaya başladın:) O kadar kibar, öyle zarif emekliyorsun ki...Tabii önce rotanı belirliyorsun. Bunun için elinde tuttuğun herhangi bir şeyi gideceğin tarafa doğru fırlatıyorsun, sonra da onu almak için harekete geçiyorsun. Böylece oradan oraya her yeri gezmiş oluyorsun güzel kızım.

İşte biz böyle senin totini sallayışınla mest olmuşken, ilk emeklemenin üzerinden sadece iki gün geçmişken bir anda bana, babana ya da koltuğa tutunarak ayağa kalkmaya başladın. İlk adımların da hemen ardından geldi zaten. Hala tam olarak yürüyemiyorsun ama elinden tutarken eğer dengeni sağlamışsan hemen elimizi itip sevinç çığlıkları atarak birkaç adımlık özgürlüğünü ilan ediveriyorsun. Yerim senin yürüyüşünü:)

ela-masal-10.ay-11.ay

Annecim dişlerin henüz tam çıkmamışken zor da olsa yumurta sarısını, peyniri, yoğurdu-en çok da yoğurdu-yiyordun. Ama dişlerin çıktıkça yediğin yemek azaldı. Yumurtayı görünce ağzını kilitliyorsun resmen, bunu nereden öğrendin bilmiyorum. Günde 5 öğün yoğurt versem itirazsız yerdin, şimdi birkaç kaşık alıp sonrasında kaşığa vurup ne var ne yok döküyorsun. Bazen hadi bana yedir annecim diyorum, elindeki lokmayı ağzıma uzatıyorsun, sonra vazgeçip kendin yiyorsun, ben de sen kendini besledin diye havalara uçuyorum. Şu anda tam 6 dişin var ve yeni yeni kaşar peyniri ve tuzsuz zeytini yemeye başladın. Tahıllı ekmeklerle aran iyi. Elmayı ısırarak yiyebiliyorsun, muzu çok seviyorsun, kivi de fena değil. Bu ay ilk kez çağla yedin ve sevdin. Limon yalamak da favorilerin arasında. Pilavı ilk denediğinde sevmemiştin ama şaşırtıcı bir şekilde bu ay ilk defa küçük bir kase yedin. Sulu yemeklerden tattırmak istediğimde hiç şans vermiyorsun ama elimdeki magnum için ağlayabiliyorsun:) Sen daha bebeksin yavru kuşum, yemekle abur cuburun arasındaki farkı bir görüşte nasıl anlıyorsun, gerçekten merak ediyorum.  Neyse ki tüm sızlanmalarıma ve şikayetlerime rağmen beni çok mutlu eden bir konu var ki o da hala anne sütüne bayılman. Anne sütü hala seni en çok rahatlatan, gerginliğini alan, korkularından arındıran ve kucağıma huysuz bir şekilde yatmış olsan bile hep yüzünde kocaman bir gülümsemeyle kalkmanı sağlayan tek şey. Aferin sana meleğim:)

ela-masal-10.ay-11.ay

Can parçam, bir sürü oyuncağın var. Hatta çocukluk yıllarımdan bu yaşıma kadar biriktirdiğim, hatırası olan oyuncaklarım dahil hepsi senin artık. Buna rağmen sen nerede bir elektronik cihaz, aygıt vs. görsen resmen dibinde bitiyorsun. Mesela kumandayı eline geçirir geçirmez arka kapağını açıp pillerini çıkarıyorsun ya da ağzına alıp kemiriyorsun. Sırf bu yüzden güzel kızım, evde biriken ne kadar bozuk, eski mouse, klavye, telefon ve kumanda varsa hepsini toplayıp sana verdik ki çalışan cihazlardan uzak durasın, ama pek bir işe yaradığını söyleyemeyeceğim:)

ela-masal-10.ay-11.ay

Tontişim sen artık tam bir taklitçi minik maymuna dönüştün bu son iki ayda. Ellerimizi, kollarımızı dikkatle izleyip hemen ardından aynı hareketleri kendin de yapmaya başlıyorsun. Çıkardığımız sesleri hem de aynı tonlamayla çıkarıp dikkatimizi çekmeye çalışıyorsun. Mesela ben doğduğun günden beri her altını açmamda ayaklarının altını öpüp kokluyorum. Sen yaptığım şakaları anlamaya başladığından beri ise "üff bu ayaklar  kokmuş" deyip burnumu kırıştırıyorum. Sen de kahkalar atarak gülüyorsun. Artık gün içinde ne zaman şirinlik yapmak istesen ya da ne zaman bir aynada kendini görsen suratını kırıştırıp o minicik ağzını büzüştürüp burnunu çekmeye başlıyorsun. Bayılıyorum:)

Bebeğim büyümenle birlikte elinin ne kadar ağır olduğunu da yakından öğrenmiş bulunuyoruz. Evet sana ellerini yumruk yapmayı öğretmiş olabilirim ama bunu yumruk atmak şeklinde bende ya da babanda denemen gerekmezdi bence:) Yine de "çok acıdı, hadi öp de geçsin" dediğimde dudaklarını yüzüme yaslayıp hımm diye bir ses çıkarıyorsun ki sanırım 100 yumruk falan daha yiyebilirim, sorun yok keltoşum:)

ela-masal-10.ay-11.ay

Hala çok sosyalsin bitanecik kuzum. Gittiğimiz her yerde bindiğimiz her asansörde, kendine laf atıp gülücükler göndereceğin birini buluyorsun mutlaka. Kendi ebatlarındaki bebeklere ve hatta biraz daha büyük çocuklara çıldırıyorsun. Biz senin arkalarda bir yerlerde bir bebek gördüğünü o süper desibeldeki, heyecan ve sevinç yüklü çığlığından ve deli gibi ellerini çırpmandan anlıyoruz.Yalnız bu ay ilk defa köpek havlamasından korktuğunu keşfettik. Hem yan komşunun devasa köpeği Bambam, hem de artık gözleri görmeyen zavallı Zeytin'in havlamaları seni dakikalarca ağlattı. Kıyamam ben sana güzel gözlüm benim:)

Daha önce babanın güneş gözlüğünden korkuyordun ya pamuğum, hah işte artık korkmuyorsun. Bir anda alıştın ve babanı acayip mutlu ettin. Ama baban tıraş olduğunda bir yarım saat kesinlikle yaklaşmıyorsun, baban sana yaklaştığı anda da çığlığı basıp ağlıyorsun. Bakalım bu ne zaman değişecek:)

ela-masal-10.ay-11.ay

Artık her şeyi işaret parmağınla gösteriyorsun ve bizden bir cevap bekliyorsun akıllı kızım. Biz de "o saat, bu pencere" şeklinde her defasında sana cevap veriyoruz. Hele ne istiyorsun dediğimizde gerçekten istediğin şeyi gösterirsen çok mutlu oluyoruz bitanem. Seninle asgari düzeyde bile olsa anlaşabilmek o kadar anlamlı ve güzel ki...

Anneciğim artık sen de parka giden çocuk güruhuna katılmış bulunuyorsun. Salıncaklar ise her çocuk gibi favorin. Salıncağın boyutu hala senin gibi bir miniğe göre büyük. Ama sen bir elinle öndeki, diğer elinle arkadaki zincirden tutunup köy ağası modunda hafif geriye kaykılıyorsun ve etrafı büyük bir ciddiyetle izlemeye başlıyorsun. Biz seni salladıkça keyiflenip kahkahalar atıyorsun. Sen kahkalar attıkça biz mutlu oluyoruz. Demek ki kısır döngüler de güzel olabiliyormuş bazen ve çocuklu ailelerin park keyfi diye bir eğlencesi varmış hakikaten.

Bebeğim arabada genelde aynı radyoları dinlediğimizden senin de aşina olduğun, çalmaya başladığında resmen delirdiğin, ellerinle ayaklarınla tempo tuttuğun bazı şarkılar var. Hatta daha ilk tınısını duyduğunda mutlaka kendi koltuğundan eğilip bana bakıyorsun ve sonrasında mırıldanarak eşlik ediyorsun şarkıya. En sevdiğin brianna-all I need. Büyüdüğünde arar bulur dinlersin belki tekrar. Hadise'nin prenses şarkısının baba evi dediği kısımda babaaaa diye bağırıyorsun. Lost frequencies-are you with me, kate linn-zaynah ve akcent-kamelia ela masal top 5 olarak sayılabilir civcivim:) Senin o şarkıları ayırdeden kulağını, şarkıya eşlik eden dilini, bileklerini döndüre döndüre oynattığın ellerini yerim, anlıyor musun:)

ela-masal-10.ay-11.ay
Ela Masal'ım, yavrum, çok hızlı büyüdün yine. Hem çok seviniyorum, temel taşların tamamlanmasına az kaldı diye, hem de üzülüyorum seninle geçen bu günlerin, saatlerin tekrarı yok diye. Neyse ki doğduğundan beri hiç ayrılmadık ve sendeki mikronluk değişikliği bile olduğu anda görebildim. Seni kimseden dinlemek zorunda kalmadım, ben hep anlatan taraftım. Çok şanslıyım, çok şanslıyız bebeğim. Şükürler olsun! Sırtındaki o  kıpkırmızı çileğini, sol kolunun dirsek içindeki çift çizgini öperim, öperim, öperim:)
Daha önce söylemiş miydim annesinin kuzusu, seni çok ama çok ama çok seviyorum...

13 Mar 2015

Ela Masal-9. Ay

Ela Masal-9. Ay
Canım Yavrum,
Yine günlerin geceleri kovaladığı, zamanın su gibi akıp gittiği, ya bu kız daha dün doğmamış mıydı edebiyatının paramparça edildiği bir ayı daha geride bıraktık. Tontişim, tebrikler:) Sen artık iki buçuk dişi olan, 9 aylık bir nur topusun:).

Ela Masal-9. Ay

Bebeğim, sen 6 aylık olduğunda teyzenle aşı konusunda muhabbet etmiştik ve oh ne güzel, artık bir yaşına kadar aşı maşı yok diye sevinmiştik. Ama meğer yüce devletimiz, ülkede salgın var diye kızamık aşısını 9. aya çekmiş. Eh kuzenin de iki yaşını çoktan geçtiğinden teyzen de bu detayı unutmuş. Böylece o gün seni önce sağlık ocağının istediği kan sayımı ve mutad aylık kontrollerin için doktora götürdük kuzucum. Doktorun yanında birazcık ağladın. Sonra kan alınırken bu defa da kolunun acısından ağladın epeyce. Bilmiyorum belki de kan alan hemşirenin ebatları korkutmuştur seni. Yani babana göre, korkman normalmiş:) Neyse boncuğum oradan çıktık ve sen arabada uyuyakaldın. Sonrasında aşı için sağlık ocağına gittik. Uykundan uyandırdık, arkasından bacağına yapılan aşıyla tekrar ağlamaya başladın. Yazarken bile nefret ettim kendimden ama o gün seni dinlenip dinlenip ağlattık yavru kuşum. Çok özür, iyiliğin için...

Ela Masal-9. Ay
Pamuğum, bu ay beni en çok mutlu eden şey, doğrudan beni muhatap alarak söylediğin "anyeee" kelimesi oldu. Tabi duruma göre bazen "annniii", ya da "annnneeeemmm memmemmem" şeklinde değişiklik gösterdiği de oldu ama ben tüm versiyonlarına bayıldım canımın içi. Anye demek bir bebeğe ancak bu kadar yakışırdı:)
Ela Masal-9. AyElacım bu ay ilk defa uçağa bindin. Hatta bunu 3 defa daha tekrarladın. Seninle uçmak bir harikaydı bebeğim:) Çünkü bindikten kısa bir süre sonra uyuyup inmeden kısa bir süre önce uyandın. Bu arada tüm uçağın maskotu olmayı, uçaktan inene kadar hacı adayları gibi her koltuktaki yolcuyla selamlaşmayı, herkesi şirinliğinle en azından tebessüm ettirmeyi başardın:) Sonraki uçuşlarda çok daha profesyoneldin. Hiç uyumayıp manzaranın keyfini çıkardın. Hatta tam arkamızdaki, çocuğu durmaksızın ağlayan, çocuğunu susturmak yerine seni gösterip "ya ama o da bebek, o niye ağlamıyor da bizimki ağlıyor" diyen dengesiz kadını bile komplekse soktun, afferin sana:) Unutmadan sayende yaşadığımız turnike, koltuk, bilet ve diğer her türlü ayrıcalık için sana teşekkürü bir borç bilirim evladım.
Ela Masal-9. Ay
Güzel kızım, sanırım emeklemeyeceksin. Hayır çok isterdim ama sıkılıyorsun, o pozisyonda kalmak istemiyorsun. Elimizden tutup yürümen bir yana, artık beşik, koltuk ve mümkün olan hemen her yerden tutunup ayağa kalkmaya çalışıyorsun. Sana bir yürüteç aldık enerjini atman için. İlk gün istediğin yöne gidemedin ama ikinci gün tam bir minik örümcek gibiydin ve artık büroda girmediğin delik yok gibi. İşin kötüsü artık bizden kaçmayı da öğrendin:))
Ela Masal-9. Ay
Biricik yavrum, yeni yiyecekler tatma konusunda hala heveslisin ama maalesef yumurtayla arandaki tüm ilişkiyi iki lokmaya indirdin. Yeşil elma, ananas ve muz hala favorin. Öyle çorba ya da muhallebi tarzı şeyleri de bir iki kaşık deneyip bırakıyorsun. Doktorun alışma döneminde olduğunu, kilonun, kan değerlerinin gayet iyi olduğunu ve seni zorlamamamızı söyledi. O yüzden bir yaşına kadar sana müsaade bebeğim. Vermeyeceğimi bildiğin halde kakaolu top kek görünce açılan ağzın, mis gibi ev yapımı yemeklere de aynı iştahla açılır bir gün umarım:))
Ela Masal-9. Ay
Artık ellerini çok daha net durumlar için kullanıyorsun boncuğum. İstediğin şeyi parmaklarınla gösteriyorsun. Gel gel ya da pisi pisi yapıyorsun. Bitti deyince iki eline birbirine çırpıyorsun, alkışlamayı biliyorsun. Hoşçakal der demez el sallamaya başlıyorsun. Hatta telefonda konuştuğum kişiyle görüşürüz deyip vedalaşmaya başlamışsam yine elinle bay bay yapıyorsun, demek ki kulağın bende:) Kucağa alınmak istediğinde kollarını havaya kaldırıyorsun, oyuncaklarınla oynayıp sıkıldıktan sonra önünde ne var ne yok temizliyorsun. Tabi bu davranışın mama sandalyenin tepsisine koyduğum yiyecekler için de geçerli:)
Bebeğim kendi fotoğrafını nerede görürsen gör tanıyorsun ve resmen çıldırıyorsun. Gülüyorsun, değişik sesler çıkarıyorsun, ellerini çırpıyorsun:) Duyduğun hemen her sesi taklit ediyorsun, bunu yaparken başını yana doğru eğip gülümsüyorsun ve bizi mest ediyorsun:) Müzik dinlemeye bayılıyorsun, başını Hintliler gibi öne arkaya sallayıp elinle tempo tutuyorsun. Paylaşmayı öğreniyorsun canımın içi, eline aldığın iki oyuncaktan birini ya da kemirdiğin salatalık dilimini mutlaka bize de uzatıyorsun. Sonra öpüyorsun beni, ağız, göz, boyun neresi denk gelirse şapır şupur öpüyorsun ve ben kendimden geçiyorum:) Bana sesini çıkarmıyorsun ama baban güneş gözlüğü takarsa ağlıyorsun. Yaza kadar alışırsın umarım, yoksa babanın işi zor:)
Ela Masal-9. Ay
Mis kokulum, en güzel minyatürüm, günden güne büyüyen çiçeğim, süt kuzum benim. Seni bize verene, senin gibi bir melek için bizi seçene şükürler olsun, şükürler olsun, şükürler olsun.
Daha önce söylemiş miydim canımın ta kendisi, seni çok çok çok seviyorum...

20 Şub 2015

Ela Masal-8. Ay


ela-masal-8.ay

Canım Yavrum,
Neredeyse karnımda geçirdiğin süre kadar dışarıdasın. İki avucuma sığan vücudunu şimdi iki kolumla sarıp sarmalayabiliyorum. Boynumdan yukarı çıkmayan başın, şimdi omuzumun üzerinden dünyayı keşfediyor. Yine ne çabuk büyüdün sen yavru kuşum...

ela-masal-8.ay
Canımın içi, artık sessiz sedasız oturduğun, elinden aldığımız şeylere gıkını bile çıkarmadığın, uzanmayı bilmediğin için son derece tehlikesiz olduğun günler çoktan geride kaldı. Sen artık gözüne kestirdiğin şeyi almak için canını dişine takan, elindeki eşyasına sonuna kadar sahip, olur olmadık her şeye o minik ellerini uzatmaya çalışan çok yaramaz bir bebeksin. Evet, ne mutlu ki, hala resmen bebeksin:)
Konuşuyorsun bıdığım, ellerini iki yanına açıp gözlerimize bakıyorsun, gayet ciddi bir ifade ve ses tonuyla dakikalarca bir şeyler anlatıyorsun. Sana bakmadığımız zaman sürekli aynı sesi çıkararak dikkatimizi çekmeye çalışıyorsun. Canın sıkıldığında, yanında telefonla konuştuğumuzda, sinirlendiğinde ellerini yumruk yapıp iki yanına indiriyorsun ve gözlerini kocaman açarak başlıyorsun bağırmaya. Anne de diyorsun baba da. Ama hala bunların ne anlama geldiğini bilmiyorsun güzel kızım, yani direkt bizi muhatap alarak ve anne-baba diyerek başladığın bir cümlen yok henüz:)
ela-masal-8.ay
Bebeğim bazen seni oyalamak için eline kağıt, dergi gibi şeyler veriyordum ama senin kağıdı hem yırtmaya hem de yemeye bayıldığını anladığımdan beri vazgeçtim bu taktikten. Çünkü sen en kalın kağıdı bile hiçbir insan evladının bölemeyeceği kadar minik parçalara ayırıp her yere saçıyorsun, elinde kalan son minik parçayı kaşla göz arasında ağzına aıyorsun, ağzındaki kağıdı almak istediğimde ise parmağımı ısırıyorsun. Her açıdan zararlı yani tontişim:)
Miniciğim benim, ek gıda maceramız başlayalı 2 ay oldu ve ben sana her yeni yiyecek tattıracağımda hala heyecanlanıyorum. O ilk kaşık ağzına girdikten sonra ikinci kaşık için ağzın kendiliğinden açılırsa dünyalar benim oluyor. Ama ikizler burcu olman sebebiyle sanırım, birgün sevdiğini başka gün şiddetle reddedebiliyorsun. Vazgeçmediğin tek yiyecek ise yoğurt. Hatta bazen geri kalan her şeyi sırf yoğurdun hatırına yediğini düşünüyorum:)
ela-masal-8.ay
Canım benim, şu anda iki alt dişin tamamen çıktı, üst dişlerden biri ise azıcık kendini gösterdi. Gündüzleri pek çaktırmıyorsun ama geceleri bazen ağlayarak uyanıyorsun uykundan. Tam bilmesem de buna aniden gelen diş ağrılarının sebep olduğunu düşünüyorum. Neyse ki sen çok güçlü bir bebeksin ve ilk dişlerden antrenmanlı olduğundan çabucak atlatıyorsun:)
Birick yavrum, çok ama çok hareketlisin. Kucakta, otururken ya da ayakta sürekli minik hamsiler gibi çırpınıyorsun. Yerde bir baştan bir başa ışık hızında yuvarlanıyorsun. Emekleme pozisyonu da alıyorsun ama çabuk sıkılıp dönüyorsun. Bunun yerine iki elinle elimizden tutunup ayağa kalkmayı ve hem totonu hem de başını sallayarak oynamayı ya da tüm evi adım adım gezmeyi tercih ediyorsun. Baban senin emeklemeden yürüyeceğini söylese de ben seni emeklerken görmek istiyorum sanırım. Ama sonuçta emeklesen de yürüsen de bizim için bal kaymak olmaya devam edeceğinden ve seni her halde yiyip bitireceğimizden sorun yok bence:)
ela-masal-8.ay
Bebeğim fark ettiysen senin aylık yazılar her seferinde biraz daha gecikiyor. Bugün yarın derken bir bakıyorum öbür ayın sonu gelmiş. Ama bunun sebebi tembellik değil, gerçekten! Sonuçta cep telefonuyla her gün dünya kadar fotonu çekiyoruz ama bu yazılar için günlerden hafta sonu olması, benim hiçbir işimin olmaması, gün ışığının iyi olması ve bunların hepsi tamamsa senin de huysuz, uykulu ya da uykuda olmaman gerekiyor:) İşte tüm şartları sağladığım anda affetmiyorum ve hemen çekiyorum senin bu lolipop hallerini. Gecikmemin özeti bu yani annecim:)
Güzel kızım sen büyüdükçe bizim seninle ilgili hayallerimiz de büyüyor. Mesela daha bir kaç ay önce büyüyüp şu elbiseyi giyecek,  anne baba diyecek diye hayal kurarken bugün yürümen, koşman, uzun uzun  konuşman, yazın ilk kez denize girecek olman gibi hayalerimiz var. İşte yıllar geçtikçe bunların yerini okulun, eğitimin, derslerin, ergenliğin, gençliğin, evliliğin gibi çağına göre daha önemli hayaller alacak. Ülke bazında özelleştirsem de dünya ya da hayat diye genellesem de dışarıda seni ve bizi bekleyen çok tehlike ve pek çok kötü insan var meleğim. Sen bizim hayallerimizi süslerken tam da bugünlerde hayalleri yarım kalmış acılı anne-babalar var bebeğim. Allah'ım seninle ilgili hayal kurma imkanını elimizden almasın hiç. Hiçbir anne-babayı evlat acısıyla sınamasın, hele bu denli dehşet veren türüyle hiç...
ela-masal-8.ay
Can parçam, her ay bu yazıların son paragrafını yazarken boğazım düğümleniyor, kocaman bir öküz oturuyor göğsüme resmen:) Duyduğum biricik sevgiyi, sana olan aşkımı tam manasıyla karşılayacak bir dil yok maalesef. Yazıyı baştan sona okuyorum, bilmem kaç kelime olmuş, ama hep eksik, hep eksik...Neyse, ben en iyisi gidip seni tam da mışıl mışıl uyurken bir öpeyim, içime çeke çeke bir koklayayım. Belki biraz sakinleşirim annecim...
Unutmadan, daha önce söylemiş miydim kuzucum, seni çok çok çok seviyorum...

10 Oca 2015

Ela Masal-7. Ay

Ela Masal-7. Ay
 Canım Yavrum,
Şunu anladım ki bebeğim, hafta/ay hesabı yapılan bir zaman dilimindeysen, zaman resmen ışık hızında ilerliyor. Seni beklerken de böyleydi. Günler haftalara, haftalar aylara dönüşürken, vakit ne zaman ay dönümü oldu anlamazdım. Şimdi yine aynı ruh hali içerisindeyim. 6 ay oldu, hop 7. aya girdik derken ben bu yazıyı yazana kadar 8. ayın da iki haftası geçti bile. Şükürler olsun...
Ela Masal-7. Ay
Bebeğim farkında mısın, ilk bayramlar, ilk kandiller, ilk tatiller derken yeni bir yıl da eklendi güzel ömrüne. İlk yağmur şahaneydi seninle ve ilk kar da. Mevsimler değişirken sen de günden güne büyüyorsun. Artık iki dişin var yavru kuşum, parmağımızı rahatlıkla ısırabildiğin, yeni mamaları tadabildiğin, dilin değdiğinde yepyeni sesler çıkarabildiğin, koskocaman bir dünyanın kapısını aralayan iki minik diş:) Biliyorum canın çok yandı, uykuların bölündü, sebebini bilmediğin bu acı senin tüm dengeni bozdu güzel kızım. Keşke benim canım yansaydı, keşke seni her öpüşümde sancıların, huzursuzluğun bana geçseydi tontişim. Ama öyle böyle bitecek annecim, ilkler hep zordur derler ya, inşallah sonrakiler hiç çaktırmadan çıkar da ailecek rahat ederiz.
Ela Masal-7. Ay
Pamuk şekerim, baban ve ben seninle uyanık olduğun her an, sürekli muhabbet halindeyiz. Başlarda sen kafana göre takılıp değişik sesler çıkarıyordun. Ama şimdi bizim söylediğimiz kelimeleri, sesleri taklit ediyorsun, ses tonunu bize göre ayarlıyorsun. "Babbabbapbaaa" olarak başlayan maceran "annneaaa" şeklinde devam ediyor. Bir şeyi ısrarla anlatmak istediğinde "hım"  deyip çeneni göğsüne indirip kaldırıyorsun, yemek istemediğin yiyecekler için ağzını kilitleyip başını geriye atıyorsun.
  Ela Masal-7. Ay
Boncuğum, kucağa alınmak istediğinde kollarını uzatıyorsun, kucağa alınınca boynumuza sarılıyorsun. Yalnız kalmaktan nefret ediyor, bir saniye yanından ayrılsak söylenmeye başlıyorsun. Her şeye ama her şeye gülüyor, yalnız belli şeylere kahkaha atıyorsun. Işıklar, lambalar ilgini çektiğinden, girdiğimiz her mekanda önce tavanları kolaçan ediyorsun. Diş etlerin kaşındığında ağzını kocaman açıp yüzümüzü ısırmaya çalışıyorsun ama biz senin bizi öptüğünü düşünüp havalara uçuyoruz:)
Bu ayın bombası alkışı öğrenmen oldu canımın içi. Sana "şap şaaap" diye seslenirsem ellerini açıp önünde ne varsa ona vurmaya başlıyorsun kocaman gülücüklerle:) "Ela Masaaal, alkııış" dersem ellerini birbirine vuruyorsun. Yalnız ufak bir sorunumuz var minnoşum. Ellerinden birini açıp diğerini yumruk şeklinde tuttuğundan o beklediğin ses bir türlü çıkmıyor ama sen yine de çok mutlu oluyorsun. Bir de artık parmaklarını daha detaylı kullanmaya başladın nur topum. Seni sık sık havada görünmeyen bir şeyleri yakalamaya ya da mama sandalyenin tepsisindeki minicik kırıntıları toplamaya çalışırken yakalıyorum. Kolların hep iki yanında açık ve ellerin sürekli hareket halinde.
Ela Masal-7. Ay
Bebeğim bu saç bantlarını sen doğmadan önce almıştım. Sen bir iki aylıkken de başına takıp fotoğraflarını çekmiştim. O zamanlar senin minik başına bol gelen bantlar, artık tam oluyor.. İlerde sorarsan anne niye üstüm başım her karede aynı ama kafadaki bantlar farklı diye, sebebi bebeğim, annenin fırsat bu fırsat deyip bantları başına geçirip geçirip fotoğrafını çekmesidir. Çünkü sen pek hoşlanmıyorsun bu bant işinden ve zaten topu topu yarım saat sonra kafanda hiçbir şey istemediğini net çığlıklarla izah ettin ay parçam:)
Ela Masal-7. Ay
Yıldız gözlüm, süt kokulu ilişkimize ek gıda kod adlı bir takım yiyecekleri sokmak zorunda kaldık mecburen. Sırf ilerde değişip değişmeyeceğini görmek için buraya da yazıyorum. Ev yapımı yoğurda bayıldın, patatesi başta sevdin ama havuçla birlikteliğinden hiçbir şekilde hoşlanmadın. Kabakla aran eh işte, kiviyi sevdin, elmaya mesafelisin. Muzu sevdin ama armuda hiç yüz vermedin. Yumurta sarısını yanında su içerek yiyorsun, pekmeze itirazın yok, D vitaminini çok seviyorsun, calpolü de:))
Ela Masal-7. Ay
Bunların dışında yavru kuşum, hala mis gibi kokunla başımı döndürüyorsun, her baktığımda içimi titretiyorsun. Koskoca 7 ay geçti ama hala anne olduğuma, kucağımda sen varken bile senin benim kızım olduğuna inanamıyorum. Sanki ilk kez görüyormuş gibi, sanki yüzyıllardır tanıyormuş gibi seviyorum seni.
Ve çocuklarla ilgili duyduğum her kötü haberle birlikte, senin için ne kadar korktuğumu anlatmak istesem... Bir insanın ayakkabısının gölgesi üzerine düşen bir karınca desem, yavrusunun birazdan leoparın ağzına gireceğini bilen ve olan biteni uzaktan izleyen anne geyik ya da ağa takılan balığın yeryüzüne yavaş yavaş çıkarken gözlerindeki ferin söndüğü o çok hızlı ama bir balığın hayatı için çok yavaş geçen o birkaç saniye diye tarif etsem... Korkularıma insani boyutta bir karşılık bulamadığım için saçmalıyorum işte annecim ama kafamdan geçen görüntüler bunlar.  Sen bana bakma.
Tombik parmaklarını, pufidik ayaklarını, külotlu çorap giymiş totişini yerim yerim yerim. Daha önce söylemiş miydim keltoşum? Seni çok çok çok seviyorum...

12 Ara 2014

Ela Masal-6. Ay


ela-masal
Canım Yavrum,
Dişsiz haline bayılsam da, o mis kokulu ağzında ilk incinin ucunu gösterdiği, benim için hep süt kuzusu olarak kalacak olsan da ilk ek besinlerinle tanıştığın, destekli ve de desteksiz oturmaya başladığın, artık pek çok şeyin farkına vardığın, senin gibi tontişler için çağ atlamakla eş değer olan  6. ayına bye bye yap meleğim.
ela-masal
Bebeğim dünyaya gelen büyür derler ya, işte sen de son hız, her gün biraz daha büyüyorsun. Biliyorum bunu çok sık tekrarlıyorum ama 6 ayda bu kadar uzamanı, internetten aldığım ayına uygun tulumların bacak boylarının kısa gelmesini, daha dün sana büyük geldiği için dolabının derinliklerine kaldırdığım pufidik yeleğin bugün önünün kapanmamasını başka türlü anlatmam mümkün değil canımın içi. Bazı şeylerin hızlı olacağını tahmin ediyordum ama bu kadarını ben de beklemiyordum güzel kızım.
ela-masal
Yavru kuşum, bu pek büyük ve mühim ayın anlam ve önemine binaen, anneleri tir tir titreten 6. ay aşılarını da yaptırdık rahatladık. Bir ağızdan, iki sol bacak, bir sağ bacak derken, senin ilk iğnenin girişiyle yüzündeki gülümsemenin donması, ardından bir dakikadan daha kısa sürede çok daha acı veren, yakan diğer iğnelerin yapılmasıyla sen o kadar içten, öyle derinden ağlamaya başladın ki, hani toplasan 6 ayda o gün ağladığın kadar ağlamadın martı kaşlım. Bir türlü avutamadım seni, ağladın, tükürüğün genzine kaçtı, kızardın, morardın, sonra dışarı çıktık. Seni sakinleştirmeye çalıştık. Babanın yaptığı şakalara gülmeye çalıştın, susar gibi oldun, sonra acını yenemeyip tekrar ağladın. Arabaya bindik, belki emzirince sakinleşirsin dedim. Emmek istiyordun ama sanırım aşının yakıcı etkisi bir gelip bir gidiyordu ve sen de bir emip bir ağlıyordun. Neden sonra kucağımda uyuyakaldın. Dikiz aynasından babanla birbirimize baktık ve bu defa da biz ağlamaya başladık:) Çünkü seni hiç böyle görmemiştik, seni bu kadar uzun hiç ağlatmamıştık. Bu her anne için böyle değil midir zaten, daha bebek ıngasına yeni girizgah yapmışken anne neredeyse kanat takar ve o bebeği bir şekilde susturur. Bu yüzden uzun bir süre iç çekmelerin, o dertli tosbağalar gibi çaresiz bakan gözlerin çıkmadı aklımızdan, sen unuttun çoktan ama asıl travmayı biz yaşadık sanırım. Kulağa çok abartı geldiğinin farkındayım biricik yavrum, iğneyi ben yedim size ne oluyor da diyebilirsin ama öyle işte... Hayatın boyunca yaşayacağın en büyük acın bir iğne kadar olsun diye dua edeyim sana o zaman, ödeşelim:)
ela-masal
Boncuğum, artık uzun havadan hallice sesler, bebbe, memme gibi kelimeler ve bizi mest eden çığlıklar çıkıyor o minik ağzından. Önceki aylarda duyduklarımız hiçmiş, sen bence asıl şimdi konuşmaya başladın patates kafalım. Tabii sen o güzel sesinle evi şenlendirirken biz de boş durmayıp her gün çektiğimiz onlarca fotoğrafa bir o kadar da video ekliyoruz yavrucum. Büyüyünce izlersin artık:)
Annesinin kuzusu, sen şimdi sütün dışında da besinlerin olduğunu, bu ay tattığın keçi yoğurdu, haşlanmış patates ve havuç sayesinde az çok anladın. Kaşıklara doğal bir ilgin olduğundan, kocaman açıyorsun ağzını ama denediğin şeyleri tattıktan sonra suratın öyle bir hal alıyor ki sanırım ağzını açtığına açacağına pişman oluyorsun. Birkaç saniye sonra bu pişmanlığını unutup tekrar açıyorsun, böyle böyle birkaç çay kaşığı kadar yeyip sonra dudaklarını mühürlüyorsun. Merak etme bebeğim, sana yemek konusunda hiç ama hiç ısrar etmicem, uzmanların dediği gibi ne yiyeceğine ben, ne kadar yiyeceğine sen karar vereceksin. Hele o yanaklarını sıkarak çocuğun ağzına besin tıkan annelerden olmayacağıma emin olabilirsin:) (Evet, bu taş teyzeye kızım:)
ela-masalCanımın içi, artık hemen herşeye gülüyorsun. Tabii bir gün bir gün bir çocuk, eve de gelmiş kimse yok diye başlayan o dram yüklü çocuk şarkısında bu denli gülecek ne bulduğunu merak etsem de, ana kucağının fonda çalan ezgisine tuttuğum tempoya her defasında ağzının kulaklarına varmasına, üç melodiden yalnız birine bu tepkiyi vermene, o minik kulağının bana mucize gibi gelen farkındalığına şaşırmadan edemiyorum bitanem.
Babasının Charlie Brown'ı, bitanecik keltoşum, sarı kafalı topacım benim, sen doğmadan senin için aldığımız ilk eşya; mama sandalyesiydi. O zamanlar, ooo daha büyüyecek, oturacak da üzerinde yemek yiyecek, daha çok var çok, derken birkaç gündür biz kahvaltı yaparken sen de mama sandalyende oturmaya başladın. Eh bu ay itibariyle elinle masa örtüsünü tutup çekecek ve üzerindeki her şeyi devirebilecek güce eriştiğinden seni pek masaya yaklaştırmasak da, bizimle aynı hizada olmaktan pek hoşnutsun. Bizimle aynı anda kahvaltı yapıp üstüne başına yemek dökeceğin günleri de sabırsızlıkla bekliyoruz yavrucum. Hain planlarımız arasında o limon klasiği de var, demedi deme:)
yenidoğan-6.ay
Bebeğim, ben gecikmeli de olsa her ay sendeki değişimleri yazmaya çalışıyorum ki, unutmayayım, güzel kızım büyüyünce sorarsa anne ben nasıldım diye birlikte hatırlayalım. Ne değişmedi dersen uyku düzenin, banyo keyfin ilk aklıma gelenler... Bunlar doğduğundan beri aynı. Bunun dışında üstünü değiştirmekten hala nefret ediyorsun bıdığım. Çorap, pantolon fark etmiyor. Ben birini kan ter içinde giydirip diğerine geçmişken sen ilk paçayı ya da çorabı çoktan çıkarmış oluyorsun ve beni böyle uğraştırmaktan acayip keyif alıyorsun:)
Çorap, pantolon demişken aklıma geldi. Sen karnımdayken o kadar şiddetli tekmeler atardın ki, resmen tsunami gibi dalgalar hissederdim içimde. Doğduktan sonra da kollarından önce hep bacaklarınla ifade ettin kendini. Sevinince de üzülünce de ilk yaptığın şey iki bacağını aynı anda havaya kaldırıp aynı anda indirmek. Uykuda bile yapıyorsun bu hareketi. Üzerini açmak için vücudunu sabit tutup sadece bacaklarınla hallediyorsun bu işi. Heyecanlandın mesela, bisikletçileri kıskandıracak bir hızda pedal çevirmeye başlıyorsun:) Ya da kucağa alınmak istiyorsun diyelim, kollarından önce bacaklarınla anlatıyorsun derdini:)
ela-masal
Annesinin biricik yavrusu, kıymetlim, Allah bize senin yokluğunu yaşatmasın, acınla terbiye etmesin. Dilerim, isteyen, bir evlat için yanıp tutuşan, maddi manevi her yolu deneyen, her defasında yıkılan ama yine de pes etmeyen, bu uğurda yıllarını, paralarını, umutlarını harcayan çiftlere, başta çok sevgili dayıma ve eşine en kısa zamanda nasip olur bu eşsiz duygu. Diliyorum, çünkü insanın kalbini hem büyüklüğüyle dolduran, hem şiddetiyle sarsan, hem deli gibi korkutan, hem de mutluluktan havalara uçuran bu muhteşem hissi tatmak herkesin (*) hakkı. Daha önce söylemiş miydim annecim? Seni çok çok çok seviyorum...
(*) El kadar yavrusunu aç susuz günlerce evde bırakıp ölüme terk edenler, bir günlük yavruyu çöp kutularına bırakanlar, nefes almaya çalışan bebeğini eliyle boğmaya çalışanlar ve diğerleri hariç. Her aklıma geldiğinde içim eziliyor, soluğum kesiliyor sizin yüzünüzden. Siz hala yaşamaya nasıl devam edebiliyorsunuz aklım almıyor...

Ahşap Tepsiye Peçete Dekupaj Nasıl Uygulanır?

Herkese merhaba! Nasılsınız? Bugün sizlerle peçete dekupaj tekniği uyguladığım ve el boyamasıyla tamamladığım ahşap tepsimi paylaşmak istiy...