kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kitap etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Şub 2013

Kitap Okuma Şekilleri


kitap-okuyan-kadın
Konu kitap olunca mimlere hayır demek imkansız:) Benim kitap okumamı sınırlandırabileceğim herhangi bir zaman ya da mekan yok açıkçası. Çantamdan kağıt mendil nasıl eksik olmuyorsa, kitap da eksik olmaz. Her yere istisnasız kitapla giderim. Çantam nereye, kitabım oraya:) Aslında çantada taşıma açısından cep boylar çok ideal ama onları da okurken, sayfalarını ayırmakta zorlanıyorum. 

Geçen günlerde Grange'in Şeytan Yemini'ni bitirdim. Okuyanlar kitabın ebatlarını bilir, çantada taşımam nedeniyle bir hafta boyun ağrısı çektim. Ama bir şey itiraf etmeliyim, benim en sevdiğim kitaplar genelde bu şekildedir;  yani diğer kitaplara göre daha uzun ve çok sayfalı:) 
kitap-okuyan-kadın
Kitap taşımanın faydalarını saymakla bitiremem. Bekleme durumuna geçeceğim her yerde kitap okurum. Arabada, metroda, kuyrukta, postanede ve isminde hane eki olan her mecrada:) Hele hele unuttuğunuz bir anda hatırlayıp "Yaa, benim kitabım vardı." deyip çantaya uzanırsınız ya, işte o anki mutluluğun değeri hiç bir şeyle ölçülemez.

 Kardeşim arabada başını öne dahi eğemez, midesi bulanır, tansiyonu düşer. Aslında çocukken ben de öyleydim, ama uzun seyahatlerimden bana kalan en güzel miras; hareket halindeki araçta evdeymiş gibi okuyabilmemdir.
kitap-okuyan-kadın
Çocukken kitaplarımı genelde elimde fenerle, yatakta yorganı kafama çekip okurdum. Ara sıra hala bu şekilde okurum. Ama çoğunlukla belimin üzerine kaykılır ve ayaklarımı sehpaya uzatarak okurum. Ayaklarımı uzatabilmek çok önemli benim için:) Uzanmak istersem mutlaka yan dönerim, kitabı da göz hizama yatırıp o şekilde okurum.

Ya da pofuduk bir mindere sırt üstü yatar, ayaklarımı kalorifere dayarım, kitabı da kollarım yorulana dek havada tutarım. Okuduğum kitaplarda iz bırakmayı sevmem, yazıların altını çizme huyum olmadığı gibi, çizilmiş kitaplar da çok itici gelir. Çok sevdiğim bölümleri ya da sözleri ise ayrı bir yere not etmeyi tercih ederim.
kitap-okuyan-kadın
Buraya kadarki sözlerim romanlarım için geçerliydi. Mesleki konularla ilgili kitapları ve dosyaları çoğunlukla ofisimdeki masamda okurum. Elimin altında mutlaka bir ajanda ve kalem vardır. Okumaktan ziyade o kitaba çalışırım. Dava dosyalarını incelerken de dosyanın en arka sayfasından not almaya başlar ve ilk sayfasına kadar devam ederim. (Bilmeyenler için not: Dava dosyalarının en son sayfası, aslında dosyanın ilk sayfasıdır.)

Bu arada ajandama yazdığım önemli hususları dosyadaki evrakların kenarlarına da minicik minicik yazarım ki, duruşmaya kim girerse okusun ve o noktalara dikkat etsin diye:) Kitaplarda değil ama dosyalarda fosforlu kalemle altını çizdiğim yerler olur. Bu da genelde karşı tarafın verdiği dilekçede aleyhine ya da aleyhimize olabilecek hususlardır:)
kitap-okuyan-kadın
Kitap okumak, kitaplarla uğraşmak benim için bir bağımlılık açıkçası. Her gün hangi kitaplar çıkmış diye kitap sitelerinde gezinmek, listeler yapmak, alıp okuduklarımın üzerini çizmek beni mutlu eden, heyecanlandıran detaylar. Biraz mim dışına çıktım ama olacak o kadar. Okuyan herkesi mimledim. Bol kitaplı, bol okumalı bir hafta dilerim herkese:)

1 Eki 2012

Kristin Hannah-Gece Yolu

Kristin Hannah kitaplarını okurken içimde hep aynı düşünce hasıl oluyor: "Bak şimdi başlıyorum, salya sümük ağlatacak, boğazıma yumruları dizecek ama sonu eninde sonunda mutlu bitecek!!!"

Kristin Hannah-Gece Yolu


Gece Yolu da bunlardan biri. Baştan söyleyeyim, çok etkileyici. Konusuna gelirsek; tam bir helikopter anne olan Jude Farraday, ikizleri Mia ve Zach'ın tüm hayatlarını planlamakta, her anlarını kontrol etmekte ve onların sağlam bir üniversite eğitimi alacaklarına dair hayaller kurmaktadır. 

Mia ve Zach, son derece zeki ve başarılı öğrencilerdir ve ikiz olmalarının getirdiği derin bağlılıkla her an birbirlerinin düşüncelerini, acılarını ya da sevinçlerini hissetmektedirler. Mia olağanüstü güzelliğine rağmen çekingen ve zor arkadaş edinen bir genç kızken, Zach tüm okulun hayran olduğu, girişken, göz kamaştıran bir delikanlıdır.

Mia ve Zach'ın okuluna bir gün Lexi adında bir kız öğrenci gelir. Zor bir çocukluk geçiren, alkol bağımlısı bir anneden arta kalanlarla idare eden ve annesinin ölümünden sonra hayatta olduğunu öğrendiği yoksul teyzesiyle karavanda yaşamaya başlayan Lexi, ne gariptir ki zengin bir hayat süren Mia gibi çekingen ve aşağılanma korkusuyla zor arkadaş edinen bir genç kızdır. 

Mia, Zach ve Lexi'nin yolları bir şekilde kesişir ve zamanla sağlam bir dostluk oluşur aralarında. Zach ve Lexinin birbirlerine aşık olmaları ise geri dönülmez olayların başlangıcı olacaktır. Jude Farraday'ın kurduğu muhteşem aile tablosu gün gün yıkılacak, bir yaz gecesi yaşanan feci kaza, aileyi paramparça edecektir.

Kitabın bundan sonrası, okuyucuyu düğüm düğüm eden ve bazı şeylerin farkına vardıran satırlardan ibaret. Beni en çok etkileyen ise küçük Mia'nın hayali arkadaşıyla olan ilişkisi ve arkadaşının ona vedasıydı. Hayali arkadaşın kim olduğu ise kitabın sürprizi olarak kalsın:) Kristin Hannah severler için son derece doyurucu bir kitap.Yazdığı her kitapta bu kadar yoğun duyguları sayfalara sığdırabilmesi ise takdire şayan.

19 Eyl 2012

S.J Bolton - Zehir

Tatil için yanıma dört kitap almıştım ama ancak ikisini okuyabildim. Bunlardan ilki S.J. Bolton'ın Zehir isimli kitabıydı. Benim ilgi alanım gerilim, zeka yüklü kitaplar daha çok. Kitapçıya giderken de her zaman listem hazır olur, ona göre alışveriş yaparım. Ama bu kitabı, kitapçı ısrarla önerince ve son günlerde çok talep olduğunu söyleyince aldım. İyi ki de almışım.
Zehir

Orijinal ismi Awakening-Uyanış olan kitabın konusuna gelirsek... Hikaye küçük bir kasabada vahşi hayvan veterinerliği yapan Clara'nın, düzenli olarak kontrol ettiği yaşlı bir kadının evinde, kadını ve köpeğini ölü bulmasıyla başlıyor. İlginç olan ise; çok eski zamanlara ait bir cezalandırma yöntemini hatırlatır şekilde, köpeğin bir yılanla birlikte çuvala koyularak boğulmuş olması. (Roma Hukuku'nda parricidium-ebeveyni öldürme suçu; mahkumun bir yılan, bir köpek, bir maymun ve bir horozla birlikte çuvala koyularak ağzının bağlanması ve denize atılarak öldürülmesi şeklinde cezalandırılıyordu. Kitap da bu konuya gönderme yapmıştır.)

Esas kız Clara, aslında oldukça yetenekli, vahşi hayvanlarla, özellikle son derece zehirli yılanlarla başa çıkabilecek kadar cesur bir veteriner. Ancak yetenekleriyle ünlü olmak varken neredeyse görünmez olmayı seçiyor ve küçük bir kasabada çalışmaya başlıyor. 1-2 istisna dışında hiçbir komşusuyla yakın ilişkiye girmiyor, konuşurken hiçbir şekilde yüzünü kaldırmıyor ve insanların gözlerine bakamıyor. Çünkü yüzünün bir tarafı son derece güzelken, diğer tarafı çocukluğunda geçirdiği ve annesini suçladığı çok hüzünlü bir kazanın izlerini taşıyor.

taipan
Kasabada yılan zehrine maruz kalarak ölen bir adamın ardından olayı araştırmaya başlayan Clara, ölen adamdaki zehir miktarının normalden çok daha fazla olduğunu fark ediyor. Gün geçtikçe yeni yılan vakalarının ortaya çıkması, eski ve sapık bir tarikatın kasabadan silinmeyen izleri ve tüm bunlar olurken olaylara bir şekilde müdahil olan Clara'nın, saklanan sırları ortaya çıkarma mücadelesi çok akıcı bir dille anlatılmış. Kitabın, taşıdığı gerilim yanında verdiği bilgiler de enteresan. Mesela şu an bir damla zehrinin onlarca insanı öldürebileceğini öğrendiğim taipanlara karşı ayrı bir saygı duyuyorum:) Bu kitap benim yılanlara bakış açımı değiştirdi. Özetle; Sharon Teyze iyi iş çıkarmış, ellerine sağlık:) 

3 Ağu 2012

Sisle Gelen Yolcu

Çok fazla kitap okuyorum son günlerde. Ama son zamanlarda okuduğum en etkileyici, en sürükleyici romanlardan biriydi Sisle Gelen Yolcu. Kurgusu, dili tam kıvamındaydı. Roman okurken en sevmediğim şey; romanda gerekli gereksiz bir sürü karakterin ve karışık isimlerin yer alması ve karakteri unutunca "ya bu kimdi" deyip 10-20 sayfa geriden o kişinin kim olduğunu arama çalışmalarıdır.  Bu kitap oldukça uzun olmasına rağmen konular ve bölümler birbirini izliyor ve böylece sıkılmadan okuyabiliyorsunuz.

sisle-gelen-yolcu

Konusuna gelince...Psişik kaçışlar yaşayan bir bavulsuz yolcu. Farklı yerlerde işlenen mitolojik cinayetler ve her cinayetten sonra ortaya çıkan yeni kimlikler.

Cinayet mahallinde parmak izleri bulunan psikiyatr Mathias Freire, evsiz Victor Janusz, deli ressam Narcisse, kalpazan Nono, ve parlak psikiyatr François Kubiela ve babasının bir işkence uzmanı olduğunu öğrendikten sonra hayatı altüst olan komiser Anaïs Chatelet, kitabın okuyucuyu maceradan maceraya sürükleyecek kahramanları.  Kitabın tanıtım cümleleri ise gerilim sevenler için iştah uyandıracak cinsten.

Ben gölgeyim.
Ben avım.
Ben katilim.
Ben hedefim.
Kurtulmak için tek çarem var;diğerinden kaçmak.
Peki ya diğeri de bensem?
Grange'in  bugüne kadar en beğendiğim kitabı Koloni idi. Artık Sisle Gelen Yolcu ilk sırada, şiddetle tavsiye ediyorum.

Yazımın esas konusuna gelirsek; kitapta resimde pişmanlık olarak belirtilen bir durum var. Elbette ayrıntıları anlatıp sürprizi kaçırmayacağım. Nette biraz araştırdım ancak gerçekliğinden emin olamadığım için paylaşmak istedim. Belki de sadece kurgudur bilemiyorum. Kitaba göre;  Ressam Courbet'in "Yaralı Adam" portresi pişmanlığa en iyi örnekmiş.

courbet-yarali-adam

Bu tabloda Courbet kendisini resmetmiş, sevgilisi de omzunda yatıyormuş. Ancak tablo bittiğinde sevgilisi Courbet'i terketmiş ve Courbet de kızı silerek kızın yerine bir hançeri göğsüne ise yara ve kan eklemiş. Elbette yoruma gerek bırakmayacak derecede açık bir sonuç. Tablonun röntgeni çekilmiş ilerleyen yıllarda ve Courbet'in omuzunda bir kızın bulunduğu net bir şekilde görülüyormuş.

Bana çok ilginç geldi. Sırları saklamak için ideal bir yöntem gerçekten.

Ahşap Tepsiye Peçete Dekupaj Nasıl Uygulanır?

Herkese merhaba! Nasılsınız? Bugün sizlerle peçete dekupaj tekniği uyguladığım ve el boyamasıyla tamamladığım ahşap tepsimi paylaşmak istiy...