30 Oca 2012

Çarpı İşi Lavanta Kesesi

Nihayet ben de bulaştım şu çarpı işine. Dikkat ediyorum, ahşap boyamayla uğraşanlar aynı zamanda kanaviçeyle de uğraşıyor. Ya da kanaviçe seven ahşap boyama da seviyor:)
carpı-isi-lavanta-kesesi
Benim bu hobiye ilgi duymamın tek sorumlusu Nalan Ablam. İlk yapmaya başladığımda onun kanaviçe işleme rehberine tahminen yüz kez girmişimdir. Hatta bu kuş evi modeli de yine Nalan Abla'nın zarafetle işlediği modellerden biri. Ama etamin alırken count ayrıntısına dikkat etmediğimden içini elyaf ve lavantayla doldurduktan sonra  minik birer yastığa dönüştüler. Al yanına, çık yolculuğa yani, otobüste boyun tutulmasına birebir:) Neyse efendim, çok renkli denemedim henüz, en fazla iki renk ama işlemesi gerçekten çok zevkli.
carpı-isi-lavanta-kesesi
Acaba yapabilir miyim diye düşünenleriniz varsa, bence hiç vakit kaybetmeyin ve hemen deneyin. Bir sonraki hedefim, şimdiden hatırı sayılır boyutlara ulaşan çarpı işi klasörümden daha renkli ve karışık bir desen seçip çalışmalara başlamak:)Gaza mı geldim ne:)
carpı-isi-lavanta-kesesi

20 Oca 2012

Sehpalarda Çarpıcı Desenler

Bu sehpalara bayıldım. Çok emekli,ama bir o kadar da göz alıcı. Çok daha fazlası için kaynak siteye mutlaka göz atmanızı tavsiye ederim.

sehpa-boyama

ahsap-boyama-desenler

19 Oca 2012

Boyutlu Ahşap Boyama Örnekleri

Her ne kadar çocuklara ve çocuk odalarına hitap etse de, benim bile içim gitti, çok beğendim. Boyutlu ahşap boyamaya güzel birer örnek olmuşlar. Daha fazlası için buraya lütfen.

ahşap-boyama-sandık

ahşap-boyama-pano

ahsap-boyama-cerceve

16 Oca 2012

6D Sinema ve Haftasonu

Daha önce size 5D'li olanından bahsetmiştim ya, haftasonu Nata Vega Alışveriş Merkezine gittik. Aslında şu Türkiye'nin en büyük, Avrupa'nın ikinci büyük akvaryumuna bakalım, bir de film izleyelim diye gittik. Ama akvaryum Mart ayında açılacakmış, istediğimiz filmin salonu da hazır değilmiş. Bu nedenle 6D sinemayı tercih ettik.

alışveriş-merkezi

 Şunu diyebilirim, 5D'den çok daha güzeldi. Biz dinazorlu bir film seçtik ve yerimize oturur oturmaz bir rüzgar esmeye başladı. Rüzgar diyorum, bildiğimiz rüzgar gibi yani. Öyle 5D'de olduğu gibi üfleme falan değil, sonra ekrandaki görüntü sulak bir yere geçince suratımıza yağmur yağdı resmen. Sırılsıklam olmasak da, hani yağmur damlalarını hissettik. Sonra, ekrandaki araç otluk bir araziye indi, ayaklarımıza o anda sanki gerçekten uzun otlara basıyormuşuz gibi dallar sürtündü, çok etkileyiciydi. En acaip kısmı ise, kocaman dinazorun ağzını açarak burnumuzun dibine gelmesiydi ki, kafamızı yutacakmış gibi elimizle savuşturmaya çalıştık. Artık dışarıdaki kameradan nasıl bir etki yarattıysak, bizim salonda sadece biz varken, çıktığımızda bilet kuyruğu olmuştu:) Hep böyledir zaten, mağaza, dükkan farketmez, boş diye gireriz, 5 dakika sonra ana-baba günü olur. Bizi kullanın diyoruz ama işte anlamıyorlar:)
Sonra bir baktık, alışveriş merkezinin içine lunapark kurulmuş, her türlü tehlikeli oyuncağa son derece meraklı biri olarak, gittik biletlerimizi aldık. Daha doğrusu artık teknoloji ilerlemiş, bir kart alıyorsunuz, içine para yükletiyorsunuz, sonra onu oyuncaklarda harcıyorsunuz.

alışveriş-merkezi

Resimlerde görünen tüm oyuncaklara bindik, hatta birşey daha vardı, hem döndüren hem sallayan ama denge açısından eşimle beni ayrı ayrı yerlere oturttular, onu çekmeyi unutmuşum. Eşim artık yeter deyince ki zaten binecek birşey kalmamıştı, sallanma faslına son verdik:)
alışveriş-merkezi

Anatolium tarafında da bu sevimli ayılarla karşılaştık, yılbaşından kalmışlar sanırım, hem çalıp hem söylüyorlardı ama biz seslerini duyamadık:)

Nata-Vega
Cumartesi günü kar yoktu ama hava epey rüzgarlıydı. Gece bir baktık ki kar başlamış hem de nasıl, toz halinde yağıyordu resmen.

kar-manzarası-Ankara

Pazar sabahı ise durum şu şekildeydi.

kar-manzarası-Ankara
Burası da bizim evin önü, yazın da çok hoş olur ama kışın çam ağaçları harika görünüyor gerçekten.

kar manzarası-Ankara

Pazar günü de Cepaya gittik. Sizi bilmem ama ben kışın alışveriş merkezlerini gezmeyi daha çok seviyorum. Hele değişik etkinlikler olursa daha çok eğleniyorum. Umarım sizin hafta sonunuz da benimki kadar iyi geçmiştir:)

14 Oca 2012

Aile İçi Şiddet

Şiddet, bir insan hakları ihlalidir ve kanunlar nezdinde suçtur. Günümüzde nadiren erkekler de maruz kalsa da, kadınlar ve çocuklar bu dramın çoğunlukla baş oyuncularıdır.

Eğitim seviyesi, gelir seviyesi gibi kriterler gözetilmeksizin her kesimden pek çok kadın aile içi şiddete maruz kalmaktadır ancak, çevresel kaygılar nedeniyle çok azı adli birimlere yansımaktadır.

Şiddet fiziksel ya da cinsel olabileceği gibi ekonomik ya da psikolojik de olabilir. Son zamanlarda kadınları konu alan örgütlenmelerle, şiddete uğrayan kadına yol gösteren çalışmalar ve bu vesileyle kabuğunu kırarak sesini duyuran kadınların sayısı artmaya başlamıştır. Yapılan yasal düzenlemelerle de şiddet uygulayanın alacağı cezalar arttırılmıştır. Ancak bu durum yeterli değildir. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü taraından bir el kitabı hazırlanmıştır.

Buna göre;
*Vücudunuza yönelik, size acı çektiren, yaralanmanıza kimi zaman ise töre bahanesiyle hayatınızı kaybetmenize sebep olacak her türlü eylem fiziksel şiddettir.

*Bağırma, korkutma, küfür etme, başka kadınlarla kıyaslama, kişilik bastırılması, eve kapatma, küçük düşürme, kıyafete, gidilen yerlere karışma gibi eylemler psikolojik şiddettir.

*Kadın evli olsa dahi eşi tarafından cinsel ilişkiye zorlama, çocuk doğurmaya/doğurmamaya zorlama, kürtaja, fuhuşa, ensest ilişkiye zorlama gibi davranışlar cinsel şiddettir.

*Para vermemek, kadının gelirini elinden almak, çalışmasına izin vermemek ya da zorla bir işte çalıştırmak, aileyi ilgilendiren ekonomik durumlarda kadının fikrini almamak gibi eylemler ise ekonomik şiddettir.

Şiddete uğradığınızda başvurabileceğiniz kuruluşlar:

*İl Sosyal Hizmet Müdürlükleri
*Alo 183 Telefon Hattı
*Sağlık Kuruluşları
*Baro
*Kadın Sivil Toplum Kuruluşları
*Cumhuriyet Savcılığı
*Polis Merkezi/Jandarma Karakolu
*Belediye


Sayılan yerlere başvurmanız durumunda, sizin ilgili yerlere yönlenmenize, gerekirse sağlık raporu almanıza, tarafınıza bir avukat atanmasına, 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun'dan yararlanmanıza, suç duyurusunda bulunmanıza ve güvenli bir yere yerleştirilmenize yardım edilecektir.

12 Oca 2012

Efsanevi Kıta: Mu

Büyük Okyanus'ta yer alan ve 14 bin yıl önce batan efsanevi kıta "MU"; binlerce yıl öncesine dayanan mitlere göre, kıta üzerinde yaşayan 64 milyon insan esrarengiz bir şekilde sulara gömülmüştü. O kıta batmasaydı insanlık belki de bugün olduğu yerden çok ileri olacaktı. Peki neydi bu kıtanın esrarı?

Ada üzerinde dört ayrı ırk, tek tanrılı bir din, sembolizme dayalı bir öğretim sistemi ve gelişmiş bir uygarlık yaşadığına dair ilk iddianın sahibi James Churchward. Churchward'ın adayla ilgili en önemli iddiası yeryüzünde insanın ilk ortaya çıktığı yer olmasıydı. Yine bu iddiaya göre, Yeni Zelanda ve Hawaii de birdenbire ortadan kaybolan bu esrarengiz kıtanın parçaları. Peki neden yok oldu bu koca kıta?

Varsayımlara göre, kıtanın altında yer alan gaz odacıklarının patlamalara yol açması nedeniyle, kıta milyonlarca kişiyle birlikte sulara gömüldü. Şimdiye kadar ortaya atılan tüm iddialar ve Pasifik Okyanusu’nda bir kıtanın varlığı konusundaki görüş, çeşitli belge ve bulgular mevcut olmakla birlikte, henüz arkeologlar arasında yaygınlık kazanmamış bir görüş veya bir varsayım olmaktan öteye gidememiştir.

Churchward'ın iddia ettiğine göre Mu uygarlığını araştırmasına başlaması, Batı Tibet'teki, adını vermediği gizli bir tapınağın arşivlerinde bulunan, çok eski bir dilde yazılmış olan Naacal Tabletleri'ni okumasıyla başlamıştır. Söylediğine göre; bu tabletleri okuyabilme becerisini de yine o tapınakta bulunan bir Tibet rahibinden öğrenmiştir. Churchward sonraki yıllarda, mineralog ve arkeolog olan Dr. William Niven tarafından Meksika'da ortaya çıkarılan tabletler üzerinde çalışmıştır. Çin'e ve çevre adalara kaçanların kitabelerinde "kıtamız battı, biz de buraya kaçtık." yazmaktadır. Bu yazılı kayalar 14 bin yıllıktır, c14 karbon testleriyle sabittir. Türkler'in de Mu Kıtasından geldiği söylentileri de varsayım olarak eklenmiştir.

Mu Kıtası, Türkiye'nin ilk cumhurbaşkanı M. Kemal Atatürk'ün talimatıyla kurulan bir ekip tarafından araştırılmıştır. Deniz dibinde bulunan kalıntılara karbon testleri yapılmıştır. Yaklaşık 50 yıl boyunca 20’den fazla ülkeye giderek mu uygarlığı hakkında veri toplayan James Churchward’un ve mu varsayımını destekleyenlerin mu uygarlığı hakkındaki görüşleri kısaca şöyle özetlenebilir:

* Yeryüzünde insanın ilk ortaya çıktığı kıta Mu kıtasıdır.

* Mu kıtası kuzeyden güneye 3000 mil, doğudan batıya 5000 mil kadar uzanan, üç kara parçasından oluşan
büyük  bir kıtaydı.

*Günümüzde Polinezya, Mikronezya ve Melanezya takımadalarını oluşturan adalar, muhtemelen bu kıtadan arta kalan kara parçalarıdır.

*Bu kıta, kıtanın altında yer alan gaz odacıklarının patlamalara yol açması nedeniyle, yaklaşık 12.000 yıl önce 64 milyon nüfusuyla birlikte sulara gömülmüştür.

*Bu kıtada 70.000 yıl önce tek tanrılı bir din bulunuyordu. Aynı tarihlerde Mu'lular diğer kıtalarda koloniler oluşturmaya başlamışlardı ki, anavatan dışındaki en büyük imparatorluk, başkenti günümüzde Gobi Çölü’nün uzandığı bölgede bulunan Uygur İmparatorluğu’ydu.

* Mu dininin öğretimini "Naakaller" adı verilen rahipler üstlenmişlerdi ve sembolizme dayalı bir öğretimleri vardı.

* Mu dininin esası, Tanrı’nın tek oluşuna ve ruhsal gelişim için sürekli olarak tekrar doğmak inanışına dayanıyordu.

* Atlantis’teki din Mu’nun tek tanrılı dininden başka bir şey değildir.

* "Ra" sözcüğü güneş anlamına gelirdi ki, daire ile ifade edilen güneş sembolü, bir ad ve sıfat vermek istemedikleri, "o" diye hitap ettikleri tek Tanrı'yı simgelemede kullanılırdı; Mu imparatoru da “Mu’nun güneşi” anlamında ra-mu adıyla ifade edilirdi. "Ra" sözcüğü sonradan diğer kıtalara ve Atlantis yoluyla Mısır'a da taşınmıştır.
ilginc-olaylar

*Dört ırktan oluşan Mu'lularda yazı dilleri farklı olmakla birlikte, konuşma dilleri ortaktı. Mu'lular günümüz uygarlığına kıyasla manevi alanlarda çok daha ileriydiler.

*Telepati, durugörü, çift bedenlenme, astral seyahat gibi, uygarlığımızda ancak kimi medyumlarda ve mistiklerde görülebilen olağanüstü yetenekler mu'lularda olağan yetenekler olarak mevcuttu.

* Mu uygarlığının en önemli çöküş nedeni, teşevvüş adı verilen, bir aşamadan diğerine geçilirken yaşanan kargaşa dönemini atlatamamasıdır.

Genelde bu iddiaların herhangi birini destekleyecek arkeolojik veya antropolojik bulgu bulunmamaktadır. Mu dinine, kolonilerine (örneğin uygur imparatorluğu kolonisi fikri) ve Mu kıtasının nasıl battığına ilişkin iddialar 'Mu' varsayımını savunanlar arasında da genel geçer kabul görmemiştir ve farklı düşünceler mevcuttur.

Yıllar öncesinde Atatürk’ü epey heyecanlandıran bir araştırma Türkiye’de ortaya çıkabilmek için yıllarca beklemek zorunda kalmıştır. Türk tarihinin ve coğrafyasının araştırılmasını isteyen Atatürk, ilkel diller uzmanı ve tarihçi-diplomat Tahsin Mayatepek'i görevlendirmiş ve ömrünün son yıllarında ilginç kaynaklara ulaşmıştır.

Süreci inceleyip Atatürk’e raporlar halinde iletmesi için 1935’de Meksika’ya maslahatgüzar atandı ve Arkeolog William Niven’in Meksika’da yaptığı kazılarda bulduğu yaklaşık 15 bin yıl öncesine ait tabletlerin deşifrelerinden ve ardından James Churchward’ın Hindistan’da bulduğu benzer tabletlerin çevrilerinden Atatürk’ü haberdar etti.

Sağlığının bozuk olmasına rağmen Atatürk, Türkiye’ye getirilen kitaplarla çok ilgilendi ve hızlıca çevirilerini yaptırıp, bizzat kendisi geceler boyu okuyup üzerlerinde notlar aldı. Halen Anıtkabir’de bir kısmı sergilenen kitaplar ancak 2000'li yıllarda Türkçe'ye çevrilebildi.

9 Oca 2012

Panolarda Anahtar ve Nal

Bu panoları sırf bu anahtar ve nal için yaptım. İkisi de önemli benim için. Anahtar yaklaşık 50 yıllık, babamın çocukluğundan kalma, kim bilir hangi evin. At nalı ise babamın daha ilkokuldayken eyersiz bindiği ata ait. O da nerden baksanız en az 40 senelik.
ahşap-panoya-dekupaj

Ahşap Tepsiye Peçete Dekupaj Nasıl Uygulanır?

Herkese merhaba! Nasılsınız? Bugün sizlerle peçete dekupaj tekniği uyguladığım ve el boyamasıyla tamamladığım ahşap tepsimi paylaşmak istiy...