6 Nis 2015

Scrapbook Mini Albüm

scrapbook-mini-album

Herkese merhaba. Ela için yaptığım ilk albumden sonra, eşimle olan fotoğraflarımız için de bir album yapmak istiyordum. Nihayet tamamlayıp fotoğraflarını çekebildim. 

scrapbook-mini-album

Albüm yaklaşık olarak 20*22*7 cm boyutlarında ve 6 yapraktan oluşuyor. Albümü yaparken scrapbook kağıtları, ağır gramajlı fon kartonları, danteller, düğmeler, delgeçler, mühürler ve çeşitli aksesuarlar kullandım.

scrapbook-mini-album

Albümü bir sayfa interaktif, bir sayfa cepli olacak şekilde tasarladım. İlk sayfa waterfall da denilen ve küçük fotolar için kullanılan kapaklı bir bölümden oluşuyor.

scrapbook-mini-album

scrapbook-mini-album

Albüm toplamda 65 adet, 10*15 cm ebatlarında fotoğraf alıyor. Ancak fotoğraf sayısı azaltılarak bazı kısımlar notluk olarak da kullanılabilir elbette.

scrapbook-mini-album

İnteraktif sayfaları yaparken zarflardan faydalandım. Zarflar birbirine uygun şekilde eklendiğinde çift taraflı açılabiliyor ve böylece hem ön hem de arka yüzlerine fotoğraf yerleştirmek mümkün oluyor.

scrapbook-mini-album

scrapbook-mini-album

Sayfalara hareket katmak için scrapbook kağıdından yaptığım çiçekleri ve kullandığım kağıtlardan kestiğim ve yapışkanlı evayla boyutlandırdıgım resimleri sayfa köşelerine ekledim. Kelebek detaylı delgeçle de sayfa ağızlarına şekil verdim. Ayrıca tüm sayfaları eskittim. 

scrapbook-mini-album

scrapbook-mini-album

scrapbook-mini-album

Bu aralar ev değiştirmekle meşgulüz. Aynı site içerisinde farklı bir eve taşınıyoruz. Evler büyüklük olarak birebir aynı ama bu evde en üst katta fazladan bir mutfak daha var. Bu da zorunlu olarak odaları değiştirmemizi gerektiriyor.  İşin keyifli kısmı ise, tam bir curcunaya dönen hobi odamı oturma odasına çevirip, en üst katı komple hobi katı yapıyor oluşumuz. Böylece ahşap boyama vs. yaptığımda kullanabileceğim, yani rahatça kirletebileceğim bir lavaboya, büyük mobilyaları rahatça boyayabilmek için geniş bir alana ve kitaplıklarımın, masamın ve malzeme dolaplarının birbirine değmeden açılıp kapanabileceği rahat bir bölüme kavuşmuş olacağım:)
scrapbook-mini-album

Taşınma başlamadan elimdeki bazı yarım işleri bitirdim. Sanırım blogda hiç yok ama transfer yöntemiyle bir tepsi yaptım.Sonra kesme tahtasından kara tahta notluk ve bir de kilden takı tabakları hazırladım. Ben evi yerleştirirken siz de bunları okursunuz ilerleyen günlerde:)  Scrapbook olarak ise hem bizim için hem de Ela için yapmak istediğim birkaç albüm daha var aklımda. Malzemeleri falan hazır ama bunlardan önce her tarafa dağılmış yemek ve pasta tariflerim için çok cici bir tarif defteri var sırada bekleyen. Offf, bu şekilde tüm ön hazırlığı biten ancak yapılmayı bekleyen öyle çok şey var ki. O koca listemi bitirmeden ölürsem çok üzülürüm:)
scrapbook-mini-album
Ölüm demişken az kalsın unutuyordum, bugün benim doğum günüm:) Tam olarak 33 yaşındayım, sevdiğim adamın karısı, Ela Masal'ın annesiyim. Şükür ki sevdiklerim yanımda, sağlığım yerinde, bir mesleğim ve boş vakitlerimi dolduran hobilerim var. Ama yolun yarısına az bir zaman kalsa da bu yaşımın en kıymetli yanı, ilk kez anne olarak girmem. Bu açıdan Ela benim miladım. Anneliğim hep bebeğimle yaşıt olacağına göre, umarım önümde daha uzun yıllar vardır. Umarım geçen seneler hep bir öncekinden daha iyi olur, herkes için...
Herkese çok mutlu bir hafta dilerim:)
scrapbook-mini-album

26 Mar 2015

Seramik Boyama Galata Kulesi

seramik-boyama
Herkese merhaba. Önceden yani Ela'dan önce bir akşamda bir objeyi boyar, objenin boyası kururken çarpı işi yapar, sonra gidip objenin ikinci kat boyasını atar, sonra bu boya kururken kitap okurdum. Gün gün yaptığım işler değişirdi ama yoğunluk hep aynıydı. Tüm bu süreci elinde kumandayla yattığı yerden izleyen eşim ne zaman boş boş oturacağımı merak eder ve muhtemelen benden çok yorulurdu!
Şimdi sadece bir projemi neredeyse bir  haftada tamamlıyorum ve akşamları da genelde tek bir hobimle ilgilenebiliyorum. Hiç şikayetçi değilim, kızımla vakit geçirmek giderek daha keyifli bir hal alıyor ve göz açıp kapayıncaya kadar onunla birlikte yapacağımız etkinlik vakitlerinin de geleceğini biliyorum. Sadece blogumu birazcık öksüz bırakmış gibi hissediyorum. Normalde uykuya dalana kadar kafasından milyon tane fikir geçiren biri olarak, bunları yazıya, fiiliyata dökememek biraz üzücü.
seramik-boyama
İçimi döküp rahatladığıma göre, son boyadığım objelerden seramik galata kulesinden bahsedebilirim. Benim bir seramik obje görünce dayanamayıp eline geçen her rengi kullanma sevdam ne olacak bilemiyorum ama (bakınız seramik boyama saat) çalışmaya başlamadan kafamda şekillenen görüntüye ulaşana kadar pek çok renk kullanıyorum. Aslında düşündüğüm şey birazcık büyülü, hafif ışıltılı, eh mevzu Galata Kulesi olduğuna göre biraz gizemli biraz da tarihi bir görüntü. Hani neredeyse dumanların arasından hop diye bir Cenevizli fırlayacak ya da ne bileyim minik pencerelerin birinden Hezarfen Ahmet Çelebi ce-eeee yapacak:) Tabii fotoları duman efektiyle çekebilseydim daha inandırıcı olacaktı ama ne demişler imagine it!
seramik-boyama
Seramik objeyi nasıl boyadığıma gelirsek... Önce seramik objeyi yıkadım. Ardından metalik yeşil, gök mavisi, metalik mavi, metalik bakır, antiquin, kahverengi ve bordo kullanarak objeyi renklendirdim. Yani objenin tamamını tek bir renge boyamak yerine dokulu süngere biraz boya aldım ve objeye hafif hafif vurarak denk gelen yerlere sürdüm. Ardından diğer renge geçtim ve bu kez ilk seferde boya değmeyen yerlere dokundurdum süngerimi. Bu şekilde tüm objeyi tamamladım. Sonra antiguinle eskittim. Baktım renk çok kararmış, biraz maviyle açtım. Çok açık olmuş deyip biraz bakır sürdüm. Yeşil nereye gitti deyip başa döndüm. Ay bir türlü tatmin olmadım yani:) Nihayet bitirince aynen daha önce boyadığım aynada olduğu gibi ışıltısı eksik kalmasın diye simli boyayla gezindim etrafında. Son olarak su bazlı vernikle korumaya aldım. Sonu olmayan listemdeki işlerden biri daha bitti. Darısı diğerlerinin başına.
seramik-boyama
Eee kızlar, sizin listeler ne alemde, anlatın bakalım:) Şimdiden herkese ailesiyle birlikte geçireceği güzel bir hafta sonu diliyorum:)

13 Mar 2015

Ela Masal-9. Ay

Ela Masal-9. Ay
Canım Yavrum,
Yine günlerin geceleri kovaladığı, zamanın su gibi akıp gittiği, ya bu kız daha dün doğmamış mıydı edebiyatının paramparça edildiği bir ayı daha geride bıraktık. Tontişim, tebrikler:) Sen artık iki buçuk dişi olan, 9 aylık bir nur topusun:).

Ela Masal-9. Ay

Bebeğim, sen 6 aylık olduğunda teyzenle aşı konusunda muhabbet etmiştik ve oh ne güzel, artık bir yaşına kadar aşı maşı yok diye sevinmiştik. Ama meğer yüce devletimiz, ülkede salgın var diye kızamık aşısını 9. aya çekmiş. Eh kuzenin de iki yaşını çoktan geçtiğinden teyzen de bu detayı unutmuş. Böylece o gün seni önce sağlık ocağının istediği kan sayımı ve mutad aylık kontrollerin için doktora götürdük kuzucum. Doktorun yanında birazcık ağladın. Sonra kan alınırken bu defa da kolunun acısından ağladın epeyce. Bilmiyorum belki de kan alan hemşirenin ebatları korkutmuştur seni. Yani babana göre, korkman normalmiş:) Neyse boncuğum oradan çıktık ve sen arabada uyuyakaldın. Sonrasında aşı için sağlık ocağına gittik. Uykundan uyandırdık, arkasından bacağına yapılan aşıyla tekrar ağlamaya başladın. Yazarken bile nefret ettim kendimden ama o gün seni dinlenip dinlenip ağlattık yavru kuşum. Çok özür, iyiliğin için...

Ela Masal-9. Ay
Pamuğum, bu ay beni en çok mutlu eden şey, doğrudan beni muhatap alarak söylediğin "anyeee" kelimesi oldu. Tabi duruma göre bazen "annniii", ya da "annnneeeemmm memmemmem" şeklinde değişiklik gösterdiği de oldu ama ben tüm versiyonlarına bayıldım canımın içi. Anye demek bir bebeğe ancak bu kadar yakışırdı:)
Ela Masal-9. AyElacım bu ay ilk defa uçağa bindin. Hatta bunu 3 defa daha tekrarladın. Seninle uçmak bir harikaydı bebeğim:) Çünkü bindikten kısa bir süre sonra uyuyup inmeden kısa bir süre önce uyandın. Bu arada tüm uçağın maskotu olmayı, uçaktan inene kadar hacı adayları gibi her koltuktaki yolcuyla selamlaşmayı, herkesi şirinliğinle en azından tebessüm ettirmeyi başardın:) Sonraki uçuşlarda çok daha profesyoneldin. Hiç uyumayıp manzaranın keyfini çıkardın. Hatta tam arkamızdaki, çocuğu durmaksızın ağlayan, çocuğunu susturmak yerine seni gösterip "ya ama o da bebek, o niye ağlamıyor da bizimki ağlıyor" diyen dengesiz kadını bile komplekse soktun, afferin sana:) Unutmadan sayende yaşadığımız turnike, koltuk, bilet ve diğer her türlü ayrıcalık için sana teşekkürü bir borç bilirim evladım.
Ela Masal-9. Ay
Güzel kızım, sanırım emeklemeyeceksin. Hayır çok isterdim ama sıkılıyorsun, o pozisyonda kalmak istemiyorsun. Elimizden tutup yürümen bir yana, artık beşik, koltuk ve mümkün olan hemen her yerden tutunup ayağa kalkmaya çalışıyorsun. Sana bir yürüteç aldık enerjini atman için. İlk gün istediğin yöne gidemedin ama ikinci gün tam bir minik örümcek gibiydin ve artık büroda girmediğin delik yok gibi. İşin kötüsü artık bizden kaçmayı da öğrendin:))
Ela Masal-9. Ay
Biricik yavrum, yeni yiyecekler tatma konusunda hala heveslisin ama maalesef yumurtayla arandaki tüm ilişkiyi iki lokmaya indirdin. Yeşil elma, ananas ve muz hala favorin. Öyle çorba ya da muhallebi tarzı şeyleri de bir iki kaşık deneyip bırakıyorsun. Doktorun alışma döneminde olduğunu, kilonun, kan değerlerinin gayet iyi olduğunu ve seni zorlamamamızı söyledi. O yüzden bir yaşına kadar sana müsaade bebeğim. Vermeyeceğimi bildiğin halde kakaolu top kek görünce açılan ağzın, mis gibi ev yapımı yemeklere de aynı iştahla açılır bir gün umarım:))
Ela Masal-9. Ay
Artık ellerini çok daha net durumlar için kullanıyorsun boncuğum. İstediğin şeyi parmaklarınla gösteriyorsun. Gel gel ya da pisi pisi yapıyorsun. Bitti deyince iki eline birbirine çırpıyorsun, alkışlamayı biliyorsun. Hoşçakal der demez el sallamaya başlıyorsun. Hatta telefonda konuştuğum kişiyle görüşürüz deyip vedalaşmaya başlamışsam yine elinle bay bay yapıyorsun, demek ki kulağın bende:) Kucağa alınmak istediğinde kollarını havaya kaldırıyorsun, oyuncaklarınla oynayıp sıkıldıktan sonra önünde ne var ne yok temizliyorsun. Tabi bu davranışın mama sandalyenin tepsisine koyduğum yiyecekler için de geçerli:)
Bebeğim kendi fotoğrafını nerede görürsen gör tanıyorsun ve resmen çıldırıyorsun. Gülüyorsun, değişik sesler çıkarıyorsun, ellerini çırpıyorsun:) Duyduğun hemen her sesi taklit ediyorsun, bunu yaparken başını yana doğru eğip gülümsüyorsun ve bizi mest ediyorsun:) Müzik dinlemeye bayılıyorsun, başını Hintliler gibi öne arkaya sallayıp elinle tempo tutuyorsun. Paylaşmayı öğreniyorsun canımın içi, eline aldığın iki oyuncaktan birini ya da kemirdiğin salatalık dilimini mutlaka bize de uzatıyorsun. Sonra öpüyorsun beni, ağız, göz, boyun neresi denk gelirse şapır şupur öpüyorsun ve ben kendimden geçiyorum:) Bana sesini çıkarmıyorsun ama baban güneş gözlüğü takarsa ağlıyorsun. Yaza kadar alışırsın umarım, yoksa babanın işi zor:)
Ela Masal-9. Ay
Mis kokulum, en güzel minyatürüm, günden güne büyüyen çiçeğim, süt kuzum benim. Seni bize verene, senin gibi bir melek için bizi seçene şükürler olsun, şükürler olsun, şükürler olsun.
Daha önce söylemiş miydim canımın ta kendisi, seni çok çok çok seviyorum...

20 Şub 2015

Ela Masal-8. Ay


ela-masal-8.ay

Canım Yavrum,
Neredeyse karnımda geçirdiğin süre kadar dışarıdasın. İki avucuma sığan vücudunu şimdi iki kolumla sarıp sarmalayabiliyorum. Boynumdan yukarı çıkmayan başın, şimdi omuzumun üzerinden dünyayı keşfediyor. Yine ne çabuk büyüdün sen yavru kuşum...

ela-masal-8.ay
Canımın içi, artık sessiz sedasız oturduğun, elinden aldığımız şeylere gıkını bile çıkarmadığın, uzanmayı bilmediğin için son derece tehlikesiz olduğun günler çoktan geride kaldı. Sen artık gözüne kestirdiğin şeyi almak için canını dişine takan, elindeki eşyasına sonuna kadar sahip, olur olmadık her şeye o minik ellerini uzatmaya çalışan çok yaramaz bir bebeksin. Evet, ne mutlu ki, hala resmen bebeksin:)
Konuşuyorsun bıdığım, ellerini iki yanına açıp gözlerimize bakıyorsun, gayet ciddi bir ifade ve ses tonuyla dakikalarca bir şeyler anlatıyorsun. Sana bakmadığımız zaman sürekli aynı sesi çıkararak dikkatimizi çekmeye çalışıyorsun. Canın sıkıldığında, yanında telefonla konuştuğumuzda, sinirlendiğinde ellerini yumruk yapıp iki yanına indiriyorsun ve gözlerini kocaman açarak başlıyorsun bağırmaya. Anne de diyorsun baba da. Ama hala bunların ne anlama geldiğini bilmiyorsun güzel kızım, yani direkt bizi muhatap alarak ve anne-baba diyerek başladığın bir cümlen yok henüz:)
ela-masal-8.ay
Bebeğim bazen seni oyalamak için eline kağıt, dergi gibi şeyler veriyordum ama senin kağıdı hem yırtmaya hem de yemeye bayıldığını anladığımdan beri vazgeçtim bu taktikten. Çünkü sen en kalın kağıdı bile hiçbir insan evladının bölemeyeceği kadar minik parçalara ayırıp her yere saçıyorsun, elinde kalan son minik parçayı kaşla göz arasında ağzına aıyorsun, ağzındaki kağıdı almak istediğimde ise parmağımı ısırıyorsun. Her açıdan zararlı yani tontişim:)
Miniciğim benim, ek gıda maceramız başlayalı 2 ay oldu ve ben sana her yeni yiyecek tattıracağımda hala heyecanlanıyorum. O ilk kaşık ağzına girdikten sonra ikinci kaşık için ağzın kendiliğinden açılırsa dünyalar benim oluyor. Ama ikizler burcu olman sebebiyle sanırım, birgün sevdiğini başka gün şiddetle reddedebiliyorsun. Vazgeçmediğin tek yiyecek ise yoğurt. Hatta bazen geri kalan her şeyi sırf yoğurdun hatırına yediğini düşünüyorum:)
ela-masal-8.ay
Canım benim, şu anda iki alt dişin tamamen çıktı, üst dişlerden biri ise azıcık kendini gösterdi. Gündüzleri pek çaktırmıyorsun ama geceleri bazen ağlayarak uyanıyorsun uykundan. Tam bilmesem de buna aniden gelen diş ağrılarının sebep olduğunu düşünüyorum. Neyse ki sen çok güçlü bir bebeksin ve ilk dişlerden antrenmanlı olduğundan çabucak atlatıyorsun:)
Birick yavrum, çok ama çok hareketlisin. Kucakta, otururken ya da ayakta sürekli minik hamsiler gibi çırpınıyorsun. Yerde bir baştan bir başa ışık hızında yuvarlanıyorsun. Emekleme pozisyonu da alıyorsun ama çabuk sıkılıp dönüyorsun. Bunun yerine iki elinle elimizden tutunup ayağa kalkmayı ve hem totonu hem de başını sallayarak oynamayı ya da tüm evi adım adım gezmeyi tercih ediyorsun. Baban senin emeklemeden yürüyeceğini söylese de ben seni emeklerken görmek istiyorum sanırım. Ama sonuçta emeklesen de yürüsen de bizim için bal kaymak olmaya devam edeceğinden ve seni her halde yiyip bitireceğimizden sorun yok bence:)
ela-masal-8.ay
Bebeğim fark ettiysen senin aylık yazılar her seferinde biraz daha gecikiyor. Bugün yarın derken bir bakıyorum öbür ayın sonu gelmiş. Ama bunun sebebi tembellik değil, gerçekten! Sonuçta cep telefonuyla her gün dünya kadar fotonu çekiyoruz ama bu yazılar için günlerden hafta sonu olması, benim hiçbir işimin olmaması, gün ışığının iyi olması ve bunların hepsi tamamsa senin de huysuz, uykulu ya da uykuda olmaman gerekiyor:) İşte tüm şartları sağladığım anda affetmiyorum ve hemen çekiyorum senin bu lolipop hallerini. Gecikmemin özeti bu yani annecim:)
Güzel kızım sen büyüdükçe bizim seninle ilgili hayallerimiz de büyüyor. Mesela daha bir kaç ay önce büyüyüp şu elbiseyi giyecek,  anne baba diyecek diye hayal kurarken bugün yürümen, koşman, uzun uzun  konuşman, yazın ilk kez denize girecek olman gibi hayalerimiz var. İşte yıllar geçtikçe bunların yerini okulun, eğitimin, derslerin, ergenliğin, gençliğin, evliliğin gibi çağına göre daha önemli hayaller alacak. Ülke bazında özelleştirsem de dünya ya da hayat diye genellesem de dışarıda seni ve bizi bekleyen çok tehlike ve pek çok kötü insan var meleğim. Sen bizim hayallerimizi süslerken tam da bugünlerde hayalleri yarım kalmış acılı anne-babalar var bebeğim. Allah'ım seninle ilgili hayal kurma imkanını elimizden almasın hiç. Hiçbir anne-babayı evlat acısıyla sınamasın, hele bu denli dehşet veren türüyle hiç...
ela-masal-8.ay
Can parçam, her ay bu yazıların son paragrafını yazarken boğazım düğümleniyor, kocaman bir öküz oturuyor göğsüme resmen:) Duyduğum biricik sevgiyi, sana olan aşkımı tam manasıyla karşılayacak bir dil yok maalesef. Yazıyı baştan sona okuyorum, bilmem kaç kelime olmuş, ama hep eksik, hep eksik...Neyse, ben en iyisi gidip seni tam da mışıl mışıl uyurken bir öpeyim, içime çeke çeke bir koklayayım. Belki biraz sakinleşirim annecim...
Unutmadan, daha önce söylemiş miydim kuzucum, seni çok çok çok seviyorum...

12 Şub 2015

Polyester Nasıl Boyanır?

polyester-cerceve-boyama
Herkese merhaba!Polyester nasıl boyanır? konulu o kadar çok mail alıyorum ki, bu konuda bir yayın yapmak şart oldu. Polyester; çalışması oldukça kolay ve hemen sonuç veren bir malzeme türü. Boyamaya başlamadan önce yıkamanızı ve bir kat kullandığınız vernikten ince bir kat geçmenizi özellikle tavsiye ediyorum.Bu, boyanın eşit dağılmasını ve daha pürüzsüz olmasını sağlıyor. 
Yıkama ve vernikten sonra polyester çerçeveleri önce mürdüm ve patlıcan morunu karıştırarak elde ettiğim renge boyadım. Daha sonra  kuru fırçaya lila aldım ve süpürme tekniği ile objeyi eskittim.
polyester-cerceve-boyama
Biraz simli boya ile ışıltı kattım ve su bazlı yarı mat vernikle vernikledim. Sipariş üzerine çalıştığım bu çerçeveler Nevşehir'deki sahibesine doğru yola çıktı bile. Güzel günlerde kullansın.

25 Oca 2015

Kış Temalı Cam Kavanoz Boyama


cam-boyama-kavanoz
Herkese merhaba, nasılsınız? Bu eski cam kavanozları annemden almıştım. Tombik objelere ayrı bir ilgim var, bu cam kavanozları da yenilemek için bekletiyordum. Kavanozları önce krem ardından en sevdiğim renk olan turkuaz cam boyasıyla boyayıp 170 derecede 40 dk. fırınladım. Daha önceki cam boyama yazılarımda detaylardan bahsetmiştim. Yine de defalarca sorulan bir noktayı hatırlatmakta fayda var. Cam objeyi fırınlarken soğuk fırına koyup soğuk fırından almak gerekiyor ki istenmeyen kazalarla karşılaşmayalım.
cam-boyama-kavanoz
Objenin tüm yüzeyini fırçanın ucuna aldığım metalik simli boya ile süpürdüm. Daha sonra havayla kuruyan kil ve kalıp yardımı ile kar tanelerini hazırladım ve dekupaj tutkalı ile objelere yapıştırdım. Yine simli boya ile kar tanelerini boyadım ve sprey vernikle vernikleyerek objeyi tamamladım.
cam-boyama-kavanoz
Herkese keyifli bir pazar ve mutlu bir hafta dilerim.Görüşmek dileğiyle...

10 Oca 2015

Ela Masal-7. Ay

Ela Masal-7. Ay
 Canım Yavrum,
Şunu anladım ki bebeğim, hafta/ay hesabı yapılan bir zaman dilimindeysen, zaman resmen ışık hızında ilerliyor. Seni beklerken de böyleydi. Günler haftalara, haftalar aylara dönüşürken, vakit ne zaman ay dönümü oldu anlamazdım. Şimdi yine aynı ruh hali içerisindeyim. 6 ay oldu, hop 7. aya girdik derken ben bu yazıyı yazana kadar 8. ayın da iki haftası geçti bile. Şükürler olsun...
Ela Masal-7. Ay
Bebeğim farkında mısın, ilk bayramlar, ilk kandiller, ilk tatiller derken yeni bir yıl da eklendi güzel ömrüne. İlk yağmur şahaneydi seninle ve ilk kar da. Mevsimler değişirken sen de günden güne büyüyorsun. Artık iki dişin var yavru kuşum, parmağımızı rahatlıkla ısırabildiğin, yeni mamaları tadabildiğin, dilin değdiğinde yepyeni sesler çıkarabildiğin, koskocaman bir dünyanın kapısını aralayan iki minik diş:) Biliyorum canın çok yandı, uykuların bölündü, sebebini bilmediğin bu acı senin tüm dengeni bozdu güzel kızım. Keşke benim canım yansaydı, keşke seni her öpüşümde sancıların, huzursuzluğun bana geçseydi tontişim. Ama öyle böyle bitecek annecim, ilkler hep zordur derler ya, inşallah sonrakiler hiç çaktırmadan çıkar da ailecek rahat ederiz.
Ela Masal-7. Ay
Pamuk şekerim, baban ve ben seninle uyanık olduğun her an, sürekli muhabbet halindeyiz. Başlarda sen kafana göre takılıp değişik sesler çıkarıyordun. Ama şimdi bizim söylediğimiz kelimeleri, sesleri taklit ediyorsun, ses tonunu bize göre ayarlıyorsun. "Babbabbapbaaa" olarak başlayan maceran "annneaaa" şeklinde devam ediyor. Bir şeyi ısrarla anlatmak istediğinde "hım"  deyip çeneni göğsüne indirip kaldırıyorsun, yemek istemediğin yiyecekler için ağzını kilitleyip başını geriye atıyorsun.
  Ela Masal-7. Ay
Boncuğum, kucağa alınmak istediğinde kollarını uzatıyorsun, kucağa alınınca boynumuza sarılıyorsun. Yalnız kalmaktan nefret ediyor, bir saniye yanından ayrılsak söylenmeye başlıyorsun. Her şeye ama her şeye gülüyor, yalnız belli şeylere kahkaha atıyorsun. Işıklar, lambalar ilgini çektiğinden, girdiğimiz her mekanda önce tavanları kolaçan ediyorsun. Diş etlerin kaşındığında ağzını kocaman açıp yüzümüzü ısırmaya çalışıyorsun ama biz senin bizi öptüğünü düşünüp havalara uçuyoruz:)
Bu ayın bombası alkışı öğrenmen oldu canımın içi. Sana "şap şaaap" diye seslenirsem ellerini açıp önünde ne varsa ona vurmaya başlıyorsun kocaman gülücüklerle:) "Ela Masaaal, alkııış" dersem ellerini birbirine vuruyorsun. Yalnız ufak bir sorunumuz var minnoşum. Ellerinden birini açıp diğerini yumruk şeklinde tuttuğundan o beklediğin ses bir türlü çıkmıyor ama sen yine de çok mutlu oluyorsun. Bir de artık parmaklarını daha detaylı kullanmaya başladın nur topum. Seni sık sık havada görünmeyen bir şeyleri yakalamaya ya da mama sandalyenin tepsisindeki minicik kırıntıları toplamaya çalışırken yakalıyorum. Kolların hep iki yanında açık ve ellerin sürekli hareket halinde.
Ela Masal-7. Ay
Bebeğim bu saç bantlarını sen doğmadan önce almıştım. Sen bir iki aylıkken de başına takıp fotoğraflarını çekmiştim. O zamanlar senin minik başına bol gelen bantlar, artık tam oluyor.. İlerde sorarsan anne niye üstüm başım her karede aynı ama kafadaki bantlar farklı diye, sebebi bebeğim, annenin fırsat bu fırsat deyip bantları başına geçirip geçirip fotoğrafını çekmesidir. Çünkü sen pek hoşlanmıyorsun bu bant işinden ve zaten topu topu yarım saat sonra kafanda hiçbir şey istemediğini net çığlıklarla izah ettin ay parçam:)
Ela Masal-7. Ay
Yıldız gözlüm, süt kokulu ilişkimize ek gıda kod adlı bir takım yiyecekleri sokmak zorunda kaldık mecburen. Sırf ilerde değişip değişmeyeceğini görmek için buraya da yazıyorum. Ev yapımı yoğurda bayıldın, patatesi başta sevdin ama havuçla birlikteliğinden hiçbir şekilde hoşlanmadın. Kabakla aran eh işte, kiviyi sevdin, elmaya mesafelisin. Muzu sevdin ama armuda hiç yüz vermedin. Yumurta sarısını yanında su içerek yiyorsun, pekmeze itirazın yok, D vitaminini çok seviyorsun, calpolü de:))
Ela Masal-7. Ay
Bunların dışında yavru kuşum, hala mis gibi kokunla başımı döndürüyorsun, her baktığımda içimi titretiyorsun. Koskoca 7 ay geçti ama hala anne olduğuma, kucağımda sen varken bile senin benim kızım olduğuna inanamıyorum. Sanki ilk kez görüyormuş gibi, sanki yüzyıllardır tanıyormuş gibi seviyorum seni.
Ve çocuklarla ilgili duyduğum her kötü haberle birlikte, senin için ne kadar korktuğumu anlatmak istesem... Bir insanın ayakkabısının gölgesi üzerine düşen bir karınca desem, yavrusunun birazdan leoparın ağzına gireceğini bilen ve olan biteni uzaktan izleyen anne geyik ya da ağa takılan balığın yeryüzüne yavaş yavaş çıkarken gözlerindeki ferin söndüğü o çok hızlı ama bir balığın hayatı için çok yavaş geçen o birkaç saniye diye tarif etsem... Korkularıma insani boyutta bir karşılık bulamadığım için saçmalıyorum işte annecim ama kafamdan geçen görüntüler bunlar.  Sen bana bakma.
Tombik parmaklarını, pufidik ayaklarını, külotlu çorap giymiş totişini yerim yerim yerim. Daha önce söylemiş miydim keltoşum? Seni çok çok çok seviyorum...

Ahşap Tepsiye Peçete Dekupaj Nasıl Uygulanır?

Herkese merhaba! Nasılsınız? Bugün sizlerle peçete dekupaj tekniği uyguladığım ve el boyamasıyla tamamladığım ahşap tepsimi paylaşmak istiy...