Uzun bir aradan sonra herkese merhaba! Umarım herkesin sağlığı, sıhhati yerindedir. Bundan aylar önce bir gün, ben evin içinde dolanırken eşim de Çin'deki salgınla ilgili haberleri izliyordu. "Ölü sayısı artıyormuş", dedi. Gözümün ucuyla televizyona baktığımı ve açıkçası basit ve lokal bir durum olduğunu düşündüğümü çok net hatırlıyorum. Sonra silindi gitti aklımdan, çünkü kafamda çok daha öncelikli konular vardı... Ama lokal sandığım olay inanılmaz bir hızla global hale geldi ve resmen kapımıza dayandı. Kolonya muhabbetinin haberlerde ilk konu edildiği akşamı hatırlıyor musunuz? Onun sabahında, biz elimizde sıcacık kahvelerimizle evden çıktık, arabaya bindik, önce Ela Masal'ı okula bıraktık ardından ofise geçtik. Ofis ve adliye işlerini halledip öğleden sonra hem Türk hem de çok sayıda yabancının aktif üye olduğu spor salonumuza gittik. İki saate yakın kaldık orada.😱Sonrasında Ela Masal'ı almadan önce ufak tefek eksiklikleri tamamlayalım diye yol üzerindeki gross marketlerden birine uğradık. (Demek ki virüs o sırada hala yoldaymış yoksa bulaşabilecek tüm mekanları bir günde, üstelik maskesiz ve eldivensiz dolaşmak şu an resmen intihar! Maske ve eldiven takmadan kendini çıplak gibi hisseden tek kişi olmadığımı söyleyin bana😊) Ve şok! O devasa park alanında bir türlü yer bulamadık. Dakikalarca döndük durduk. Tüm bu insanlar kolonya ya da sabun almaya gelmiş olamaz değil mi diye de konuşuyoruz bir taraftan. Neyse nihayet çıkan bir aracın yerine park edip içeri girdik. Bakın bu yaşıma geldim, ama o marketin kapısından girdiğimde gördüğüm manzarayı daha önce hiç görmedim. Manzara şuydu: İnanılmaz bir kalabalık, çoğu müşterinin önünde zorlukla ittirdiği, tıka basa tuvalet kağıdı, kolonya şişeleri, çamaşır suları ve devasa boy dezenfaktanlarla doldurulmuş ikişer market arabası, herkesin yüzünde endişeli bir ifade ve full sessizlik! Ufak bir mırıltı dahi yok, müzik yok. Eşimle o kadar şaşkınız ki, konuşamadık bir süre, anlamaya çalıştık. Gözümün önünden şimdiye kadar okuduğum dünyanın sonu temalı sayısız kitap, bayıla bayıla izlediğim felaket senaryolu filmler geçti. Ne var ki yaşaması hiç de keyifli değilmiş. Yok bunlar gerçek olamaz hissi o gün nasıl gelip oturduysa içimize, hala daha gitmiş değil.
Evde vakit geçirmeyi oldum olası severim ama işe gitmediğimiz, okulun olmadığı, en sevdiğim mevsimi camdan izlediğim bir hayat çok zor... Çok şükür sağlıklıyız, bu günleri de sağlıkla atlatırız inşallah ama dışarıdaki hayatı herkes gibi ben de çok özledim...
Karantina günleri nasıl geçiyor derseniz, ilk sırada dip-köşe temizlik ve yemek var. Ev temizse, marketten alınan herşey kırklanmışsa ve akşam yemeği de hazırsa o günü daha rahat geçiriyorum itiraf edeyim. İki güne bir, iki saat spor yapıyorum ki spor benim ruhsal dengemi korumak için yapabileceğim en kıymetli şey. Bunlardan kalan zamanda ise hobilerime vakit ayırıyorum. Corona günlerinde hobi aşkı benimkisi😉 Eski günlerdeki gibi mobilya yenileyip ahşap boyama yapıyorum. Hatta bunların da videosunu çekiyorum ki kanalıma ekleyebileyim. Evde biriktirdiğim tohumları ekip, gün gün büyümelerini izliyorum.
Evin dekorasyonunu değiştirip eşyaları oradan oraya sürüklüyorum. Bazı akşamlar mumları, fenerleri yakıp fotoğraf çekiyorum. Dikiş denemeleri yapıyorum. Bir sürü maske diktim mesela. Bol bol kitap okuyup film/dizi izliyorum. Ve tüm bunlar olurken Ela Masal hep yanımda. Neredeyse yaptığım herşeye eşlik ediyor elinden geldiğince. İnatlaştığımız da oluyor, tartıştığımız da... Ama iki kucaklaşma, üç öpücük derken unutuveriyoruz herşeyi. Bizimle çok mutlu olduğunu söylese de o da sıkılıyor hissediyorum, görüntülü görüşseler de arkadaşlarını, okulunu özlüyor, üç yaşından beri her haftasonu gittiği cimnastik kursunu dilinden düşürmüyor. Biz neyse de, bu günler en çok çocuklara zor... Herşeye rağmen bugünlerde yüzümü en çok güldüren, doğanın nasıl da iyileşmeye başladığını ispatlayan fotoğraflar, azalan hava ve deniz kirliliği, nesli azalan kaplumbağaların yumurtlaması gibi şahane haberler... Bazen bu virüsün sırf dünyayı birazcık dinlendirmek için ortaya çıktığını düşünüyorum...
Bu panoları hatırlarsınız belki, çerçeveli olanlarını Ela Masal doğmadan önce işlemiştim. Üçüncüye ise başlamış, epeyce ilerlemiş, neredeyse tüm tatillere yanımda taşımış ancak bitirememiştim. Ne derler bilirsiniz, karantina günlerinde hiç bir hobi yarım kalamaz😜Nihayet bitti ama çerçevesi için bir süre daha beklicez sanırım. Serinin dördüncü panosuna da bir hevesle başladım, bakalım o ne zaman bitecek... Merak edenler için, 18 count etamine DMC Muline iplikleriyle işledim. Toplam 25 renk kullandım.
Benden şimdilik bu kadar. Tekrar görüşünceye kadar, lütfen kendinize ve sevdiklerinize iyi bakın. Hosçakalın!
Evde vakit geçirmeyi oldum olası severim ama işe gitmediğimiz, okulun olmadığı, en sevdiğim mevsimi camdan izlediğim bir hayat çok zor... Çok şükür sağlıklıyız, bu günleri de sağlıkla atlatırız inşallah ama dışarıdaki hayatı herkes gibi ben de çok özledim...
Karantina günleri nasıl geçiyor derseniz, ilk sırada dip-köşe temizlik ve yemek var. Ev temizse, marketten alınan herşey kırklanmışsa ve akşam yemeği de hazırsa o günü daha rahat geçiriyorum itiraf edeyim. İki güne bir, iki saat spor yapıyorum ki spor benim ruhsal dengemi korumak için yapabileceğim en kıymetli şey. Bunlardan kalan zamanda ise hobilerime vakit ayırıyorum. Corona günlerinde hobi aşkı benimkisi😉 Eski günlerdeki gibi mobilya yenileyip ahşap boyama yapıyorum. Hatta bunların da videosunu çekiyorum ki kanalıma ekleyebileyim. Evde biriktirdiğim tohumları ekip, gün gün büyümelerini izliyorum.
Evin dekorasyonunu değiştirip eşyaları oradan oraya sürüklüyorum. Bazı akşamlar mumları, fenerleri yakıp fotoğraf çekiyorum. Dikiş denemeleri yapıyorum. Bir sürü maske diktim mesela. Bol bol kitap okuyup film/dizi izliyorum. Ve tüm bunlar olurken Ela Masal hep yanımda. Neredeyse yaptığım herşeye eşlik ediyor elinden geldiğince. İnatlaştığımız da oluyor, tartıştığımız da... Ama iki kucaklaşma, üç öpücük derken unutuveriyoruz herşeyi. Bizimle çok mutlu olduğunu söylese de o da sıkılıyor hissediyorum, görüntülü görüşseler de arkadaşlarını, okulunu özlüyor, üç yaşından beri her haftasonu gittiği cimnastik kursunu dilinden düşürmüyor. Biz neyse de, bu günler en çok çocuklara zor... Herşeye rağmen bugünlerde yüzümü en çok güldüren, doğanın nasıl da iyileşmeye başladığını ispatlayan fotoğraflar, azalan hava ve deniz kirliliği, nesli azalan kaplumbağaların yumurtlaması gibi şahane haberler... Bazen bu virüsün sırf dünyayı birazcık dinlendirmek için ortaya çıktığını düşünüyorum...
Bu panoları hatırlarsınız belki, çerçeveli olanlarını Ela Masal doğmadan önce işlemiştim. Üçüncüye ise başlamış, epeyce ilerlemiş, neredeyse tüm tatillere yanımda taşımış ancak bitirememiştim. Ne derler bilirsiniz, karantina günlerinde hiç bir hobi yarım kalamaz😜Nihayet bitti ama çerçevesi için bir süre daha beklicez sanırım. Serinin dördüncü panosuna da bir hevesle başladım, bakalım o ne zaman bitecek... Merak edenler için, 18 count etamine DMC Muline iplikleriyle işledim. Toplam 25 renk kullandım.
Benden şimdilik bu kadar. Tekrar görüşünceye kadar, lütfen kendinize ve sevdiklerinize iyi bakın. Hosçakalın!
Yorumlar
eşime belki de çok iyi zamanlarda oldğumuzu söylüyorum
ben de. Allah sağlık ve iyilik versin hepimize, dua etmekten
başka seçeneğimiz yok.