Herkese merhaba! Yayınlarıma eskiden olduğu gibi gülen bir surat, yeni bir şeyi paylaşma heyecanı, ne bileyim işte klasik blogger duygularıyla başlamayı çok isterdim ama olmuyor bir türlü. Terör ve şehit haberlerinden sonra gündemdeki çocuk cinayetleri ve istismarları çok canımı sıkıyor. Hiç olmamış gibi davranmak da bana uymuyor. Dolayısıyla son yayınlarımın tatsız olması kaçınılmaz oluyor. Her neyse...
Vintage anı albümünü ve kutusunu İstanbul'dan Gamze Hanım için hazırladım. Teknik detaylar diğer albümlerimle aynı. 6 yaprak, 12 sayfadan oluşan albüm, 10cm*15cm ebatlarında ortalama 60 fotoğraf alıyor. Sayfaları bir taraf cep bir taraf interaktif olacak şekilde tasarladım.
Bu kadar çok albüm hazırlayınca interaktif sayfa ufkunuz da genişliyor
ister istemez. Her albümde vazgeçmediğim sayfaların yanında bir de
sürekli farklı şekilde tasarladığım sayfalar oluyor. Farklı farklı
yönlere açılan, hiç umulmadık bir yerinde minicik bir cep barındıran
sayfalar beni mutlu ediyor. Muhtemelen sahibini de...
Bu arada aklımdayken bahsetmek istediğim birkaç konu var. Malum artık
2 yaşına yaklaşmış ele avuca sığmaz bir yaramaz var evde. Eskisi gibi çok sık
blog ziyareti yapamıyorum, yorum bırakamıyorum. Sürekli takip ettiğim ve yeni keşfettiğim birkaç blog dışında çok aktif değilim ne yazık ki. Ziyaretçi sayım çok
değişmedi ancak haliyle aldığım yorumlar oldukça azaldı. Blog
yazmaya ilk başladığım senelerde muhtemelen bu durum beni üzerdi ama
artık üzülecek ya da endişelenecek öyle mühim konular var ki açıkçası
yorum almışım almamışım çok da umurumda değil. Sevdiğim insanların yorumunu görünce sevinirim elbette ama bence bir blog izlenmek istediği için takip edilmeli, karşılık beklemeden. Ya da tam tersi sırf yorum bıraktı diye gidip de bir blog takip edilmemeli. Yani diyorum ki, gelip yorum bırakıp bana da beklerim diye kimsenin kimseyi darlamaya, blog adresini sorgusuz sualsiz yorumuna yapıştırıp başkasının seosundan beslenmeye hakkı yok.
Bir de maille ilgili söyleyeceklerim var. Şimdi bazı arkadaşlar bloguma gelmişler, albüm yazılarımı abartmıyorum noktasına ve de virgülüne kadar ezberlemişler. Eyvallah! Ama sonra yazının altına yorum bırakmak yerine oldukça uzun ve kapsamlı mailler göndermişler. Benim ciddi scrapbook çalışmalarına hamileyken başladığım düşünülürse, neredeyse 3 yılda tüm öğrendiklerimi, tüm birikimlerimi bir maille, üstelik maddeler halinde sıralayarak sormuş bir tanesi mesela. Şahsen benim bu maili cevaplayacak vaktim ya da hevesim olsaydı, bana yapılan workshop tekliflerini değerlendirir, aynı anda bir sürü kişiye ulaşır üzerine de para kazanırdım. Yardım istenir, yardım edilir ama her şeyin bir usulü var. Bu tarz hazıra konma maillerini cevaplamıyorum, cevaplamıcam.
Herkesin bildiği üzere scrapbook albümlere hobi olarak başladım. İyi mi kötü mü bilmem ama bir işi kafaya taktığımda gerçekten takarım ve tüm detaylarını öğrenmeden kesinlikle bırakmam. Albümlerle uğraşmaktan da çok keyif alıyorum, çok araştırıyorum, yeni çıkan ürünleri alıyorum, deniyorum vs. Ahşap boyamaya da böyle başlamıştım ve küçük tahta parçalarıyla başladığım merakım beni kocaman mobilyalar boyamaya kadar götürmüştü. Ahşap, cam, seramik derken iş ahşaptan sonra en büyük tutkum kağıda gelince bende akan sular durdu. Çünkü esasında albüm yapmamın en önemli sebebi o güzel desenli kağıtların bana ve ruhuma çok iyi gelmesidir. Albümlerimin ilgi görmesi çok hoş ama sırf beğeniliyor olması benim her maili cevaplayacağım ya da her siparişi kabul edeceğim anlamına gelmiyor. Şu konuya bir açıklık getirelim. Ben bir maile cevap vermiyorsam o maile cevap vermiyorum demektir. Üstelemenin, defalarca aynı şeyi göndermenin bir anlamı yok. Keyfimin yettiği zamanlarda yaptığım işin inisiyatifi de bana aittir, bu da böyle biline. Herkese iyi tatiller!
Yorumlar
Soru sorulur, yardım talep edilebilir, karşıdaki kişi müsaitse cevaplar buraya kadar normal ama öyle çetrefilli sorular sorarlar ki değil maille cevaplayabilmek oturup ciddi ciddi çalışmak gerekir. E peki buna vakit bulabilmek mümkün mü? Elbette mümkünat dışı ayrıca emin ol o uzun uzadıya sorular soranların yarısından fazlası teşekkür bile etmiyor.
Teşekkür konusu da ahşap ve cam boyama konusunda son derece muzdarip olduğum bir konu maalesef. Çok haklısın. Güzel sözlerin için de teşekkür ederim canım benim:)
Yalnız efsane bunlar ya. Ben uhuyla elişi kağıdıyla kelebek yapamazken bir de :D
Beğenmene sevindim bu arada:)
Ellerinize sağlık bu arada muhteşem görünüyorlar...
http://fincanteyze.blogspot.com.tr/