15 May 2015

Ela Masal 10. ve 11. Ay



Canım Yavrum, 
Bildiğin ve muhtemelen hiç hatırlamayacağın üzere son bir aydır toplanma, taşınma ve yerleşme işleriyle meşgulüz. Ayrı ayrı yazmaya fırsat bulamadığım için ben de son iki ay yazılarını toparlayıp beraber yayınlamaya karar verdim. Neler oldu neler, duyunca inanamayacaksın. Gel de anneciğin sana bu iki ayda ne kadar büyüdüğünü, nasıl değiştiğini ve birey olma yolunda ne kocaman adımlar attığını anlatsın:)


Yavru kuşum, ben şu an bilgisayarın başındayım. Sense oyun halına oturmuş legolarınla oynuyorsun. Tüm legolarını kutusundan çıkarıp sağa sola fırlatıyorsun ama "hadi topla annecim oyuncaklarını" dediğimde yine tek tek hepsini kutusuna koyuyorsun. Büyüdün derken ciddiydim yani:)

ela-masal-10.ay-11.ay

Bebeğim, daha iki ay önce senin emeklemeyeceğini düşünüyordum. Ama sen önce oturur vaziyette ve etrafında dönerek daha sonra ise klasik emekleme pozisyonu alarak ve tüm hızınla depar atmaya başladın:) O kadar kibar, öyle zarif emekliyorsun ki...Tabii önce rotanı belirliyorsun. Bunun için elinde tuttuğun herhangi bir şeyi gideceğin tarafa doğru fırlatıyorsun, sonra da onu almak için harekete geçiyorsun. Böylece oradan oraya her yeri gezmiş oluyorsun güzel kızım.

İşte biz böyle senin totini sallayışınla mest olmuşken, ilk emeklemenin üzerinden sadece iki gün geçmişken bir anda bana, babana ya da koltuğa tutunarak ayağa kalkmaya başladın. İlk adımların da hemen ardından geldi zaten. Hala tam olarak yürüyemiyorsun ama elinden tutarken eğer dengeni sağlamışsan hemen elimizi itip sevinç çığlıkları atarak birkaç adımlık özgürlüğünü ilan ediveriyorsun. Yerim senin yürüyüşünü:)

ela-masal-10.ay-11.ay

Annecim dişlerin henüz tam çıkmamışken zor da olsa yumurta sarısını, peyniri, yoğurdu-en çok da yoğurdu-yiyordun. Ama dişlerin çıktıkça yediğin yemek azaldı. Yumurtayı görünce ağzını kilitliyorsun resmen, bunu nereden öğrendin bilmiyorum. Günde 5 öğün yoğurt versem itirazsız yerdin, şimdi birkaç kaşık alıp sonrasında kaşığa vurup ne var ne yok döküyorsun. Bazen hadi bana yedir annecim diyorum, elindeki lokmayı ağzıma uzatıyorsun, sonra vazgeçip kendin yiyorsun, ben de sen kendini besledin diye havalara uçuyorum. Şu anda tam 6 dişin var ve yeni yeni kaşar peyniri ve tuzsuz zeytini yemeye başladın. Tahıllı ekmeklerle aran iyi. Elmayı ısırarak yiyebiliyorsun, muzu çok seviyorsun, kivi de fena değil. Bu ay ilk kez çağla yedin ve sevdin. Limon yalamak da favorilerin arasında. Pilavı ilk denediğinde sevmemiştin ama şaşırtıcı bir şekilde bu ay ilk defa küçük bir kase yedin. Sulu yemeklerden tattırmak istediğimde hiç şans vermiyorsun ama elimdeki magnum için ağlayabiliyorsun:) Sen daha bebeksin yavru kuşum, yemekle abur cuburun arasındaki farkı bir görüşte nasıl anlıyorsun, gerçekten merak ediyorum.  Neyse ki tüm sızlanmalarıma ve şikayetlerime rağmen beni çok mutlu eden bir konu var ki o da hala anne sütüne bayılman. Anne sütü hala seni en çok rahatlatan, gerginliğini alan, korkularından arındıran ve kucağıma huysuz bir şekilde yatmış olsan bile hep yüzünde kocaman bir gülümsemeyle kalkmanı sağlayan tek şey. Aferin sana meleğim:)

ela-masal-10.ay-11.ay

Can parçam, bir sürü oyuncağın var. Hatta çocukluk yıllarımdan bu yaşıma kadar biriktirdiğim, hatırası olan oyuncaklarım dahil hepsi senin artık. Buna rağmen sen nerede bir elektronik cihaz, aygıt vs. görsen resmen dibinde bitiyorsun. Mesela kumandayı eline geçirir geçirmez arka kapağını açıp pillerini çıkarıyorsun ya da ağzına alıp kemiriyorsun. Sırf bu yüzden güzel kızım, evde biriken ne kadar bozuk, eski mouse, klavye, telefon ve kumanda varsa hepsini toplayıp sana verdik ki çalışan cihazlardan uzak durasın, ama pek bir işe yaradığını söyleyemeyeceğim:)

ela-masal-10.ay-11.ay

Tontişim sen artık tam bir taklitçi minik maymuna dönüştün bu son iki ayda. Ellerimizi, kollarımızı dikkatle izleyip hemen ardından aynı hareketleri kendin de yapmaya başlıyorsun. Çıkardığımız sesleri hem de aynı tonlamayla çıkarıp dikkatimizi çekmeye çalışıyorsun. Mesela ben doğduğun günden beri her altını açmamda ayaklarının altını öpüp kokluyorum. Sen yaptığım şakaları anlamaya başladığından beri ise "üff bu ayaklar  kokmuş" deyip burnumu kırıştırıyorum. Sen de kahkalar atarak gülüyorsun. Artık gün içinde ne zaman şirinlik yapmak istesen ya da ne zaman bir aynada kendini görsen suratını kırıştırıp o minicik ağzını büzüştürüp burnunu çekmeye başlıyorsun. Bayılıyorum:)

Bebeğim büyümenle birlikte elinin ne kadar ağır olduğunu da yakından öğrenmiş bulunuyoruz. Evet sana ellerini yumruk yapmayı öğretmiş olabilirim ama bunu yumruk atmak şeklinde bende ya da babanda denemen gerekmezdi bence:) Yine de "çok acıdı, hadi öp de geçsin" dediğimde dudaklarını yüzüme yaslayıp hımm diye bir ses çıkarıyorsun ki sanırım 100 yumruk falan daha yiyebilirim, sorun yok keltoşum:)

ela-masal-10.ay-11.ay

Hala çok sosyalsin bitanecik kuzum. Gittiğimiz her yerde bindiğimiz her asansörde, kendine laf atıp gülücükler göndereceğin birini buluyorsun mutlaka. Kendi ebatlarındaki bebeklere ve hatta biraz daha büyük çocuklara çıldırıyorsun. Biz senin arkalarda bir yerlerde bir bebek gördüğünü o süper desibeldeki, heyecan ve sevinç yüklü çığlığından ve deli gibi ellerini çırpmandan anlıyoruz.Yalnız bu ay ilk defa köpek havlamasından korktuğunu keşfettik. Hem yan komşunun devasa köpeği Bambam, hem de artık gözleri görmeyen zavallı Zeytin'in havlamaları seni dakikalarca ağlattı. Kıyamam ben sana güzel gözlüm benim:)

Daha önce babanın güneş gözlüğünden korkuyordun ya pamuğum, hah işte artık korkmuyorsun. Bir anda alıştın ve babanı acayip mutlu ettin. Ama baban tıraş olduğunda bir yarım saat kesinlikle yaklaşmıyorsun, baban sana yaklaştığı anda da çığlığı basıp ağlıyorsun. Bakalım bu ne zaman değişecek:)

ela-masal-10.ay-11.ay

Artık her şeyi işaret parmağınla gösteriyorsun ve bizden bir cevap bekliyorsun akıllı kızım. Biz de "o saat, bu pencere" şeklinde her defasında sana cevap veriyoruz. Hele ne istiyorsun dediğimizde gerçekten istediğin şeyi gösterirsen çok mutlu oluyoruz bitanem. Seninle asgari düzeyde bile olsa anlaşabilmek o kadar anlamlı ve güzel ki...

Anneciğim artık sen de parka giden çocuk güruhuna katılmış bulunuyorsun. Salıncaklar ise her çocuk gibi favorin. Salıncağın boyutu hala senin gibi bir miniğe göre büyük. Ama sen bir elinle öndeki, diğer elinle arkadaki zincirden tutunup köy ağası modunda hafif geriye kaykılıyorsun ve etrafı büyük bir ciddiyetle izlemeye başlıyorsun. Biz seni salladıkça keyiflenip kahkahalar atıyorsun. Sen kahkalar attıkça biz mutlu oluyoruz. Demek ki kısır döngüler de güzel olabiliyormuş bazen ve çocuklu ailelerin park keyfi diye bir eğlencesi varmış hakikaten.

Bebeğim arabada genelde aynı radyoları dinlediğimizden senin de aşina olduğun, çalmaya başladığında resmen delirdiğin, ellerinle ayaklarınla tempo tuttuğun bazı şarkılar var. Hatta daha ilk tınısını duyduğunda mutlaka kendi koltuğundan eğilip bana bakıyorsun ve sonrasında mırıldanarak eşlik ediyorsun şarkıya. En sevdiğin brianna-all I need. Büyüdüğünde arar bulur dinlersin belki tekrar. Hadise'nin prenses şarkısının baba evi dediği kısımda babaaaa diye bağırıyorsun. Lost frequencies-are you with me, kate linn-zaynah ve akcent-kamelia ela masal top 5 olarak sayılabilir civcivim:) Senin o şarkıları ayırdeden kulağını, şarkıya eşlik eden dilini, bileklerini döndüre döndüre oynattığın ellerini yerim, anlıyor musun:)

ela-masal-10.ay-11.ay
Ela Masal'ım, yavrum, çok hızlı büyüdün yine. Hem çok seviniyorum, temel taşların tamamlanmasına az kaldı diye, hem de üzülüyorum seninle geçen bu günlerin, saatlerin tekrarı yok diye. Neyse ki doğduğundan beri hiç ayrılmadık ve sendeki mikronluk değişikliği bile olduğu anda görebildim. Seni kimseden dinlemek zorunda kalmadım, ben hep anlatan taraftım. Çok şanslıyım, çok şanslıyız bebeğim. Şükürler olsun! Sırtındaki o  kıpkırmızı çileğini, sol kolunun dirsek içindeki çift çizgini öperim, öperim, öperim:)
Daha önce söylemiş miydim annesinin kuzusu, seni çok ama çok ama çok seviyorum...

9 May 2015

Cihan'ın Bahçesi

cihanın-bahcesi

Cihan Ablacım,
Hiç yüz yüze gelmedik seninle. Buna rağmen blogundan paylaştığın güzellikler sayesinde, ne kadar pozitif, kocaman yürekli bir insan olduğunu seni her ziyaret edişimde hissettim. Sanırım yazılarını okuyup da-tam da senin istediğin gibi-senin yanından kötü hislerle ayrılan tek bir ziyaretçin olmamıştır. Elişlerin, kanaviçelerin, örgülerin, çiçeklerin, torunlarına olan sevgin, masal gibi bahçen, hani gelsek artık hiç yabancılık çekmem dediğim evinin sevimli köşeleri. Ve rengarenk, cıvıl cıvıl fotoğraflarla süslü her yazının sonunda belli belirsiz hüznün, gidenlere olan özlemin...

Ani gidişine çok ama çok üzüldüm ablacım. Hayatı bu kadar dolu dolu yaşayan sen gibi birinin nedense hiç ölmeyeceğini düşünüyor insan. Ama şimdi dönüp dönüp eski yazılarını okudukça, "içini yakıp kavuran" acılarını, "beni bekleyenler, özleyenler var" ya da "hayat çok zor"  derken neyi kastettiğini, kalbinin bir yarısı ailene, sevdiklerine adanmış olsa da diğer yarısının ne denli üzgün olduğunu daha iyi anlıyorum sanırım.

Hepsi sona erdi ve ben bu açıdan senin adına çok mutluyum. Mekanın cennet olsun, yattığın yer nurlarla dolsun. Geride kalan tüm sevdiklerine Allah sabırlar versin. Hasret kaldığın melek kızına da bizden çok selam söıyle. Gerçekte nasıldır bilinmez ama nedense tam da şu an o güzel yürekli anne-kızın yukarlarda bir yerlerde ellerinde çay fincanları, etraflarında kanaviçelerle yemyeşil bir bahçede oturdukları ve kahkahalar atarak muhabbet ettikleri bir resmi hayal etmek bana çok iyi geliyor, içimi ferahlatıyor. Güle güle ablacım, yolun açık olsun...

20 Nis 2015

Kesme Tahtasından Kara Tahta Notluk

kesme-tahtasından-notluk
Birkaç ay önce yapımcı bir hanımefendiden bir mail aldım. Mail, benim için spam sayılacak kadar mucizeviydi:) Hemen aradım kendisini. Hanımefendi bana yeniden yapılanan bir tv kanalı için eski eşyaları yenileyen (evet o benim), ahşap ve dekoratif boyama yapan bir bloggerın hazırlayacağı bir program yapmak istediklerini, benim blogumu incelediklerini ve aradıkları şartları sağladığımı düşündüklerini, tv programı ve sunuculuk fikriyle ilgilenip ilgilenmediğimi sordu.
Allah aşkına, bana bir tane blogger gösterin ki hayallerinden biri tv programı yapmak olmasın:) Ben de böyle bir teklifin çok cezbedici olduğunu, çalışma şartları uygun olursa (Ela'yı ve Ankara'daki programımı düşünerek) sevinerek-hayır-havalara uçarak kabul edeceğimi belirttim. Eşim benden hevesli, "ben buradaki şartları ayarlarım, sen kabul et, hemen gidip İstanbul'dan ev tutalım, ben çekim saatlerinde Ela ile ilgilenirim" dedi, canım benim:) Neyse hanımefendi kendisine çalışmalarımı, yayınlarımı linkleriyle beraber özetleyen, kendi fotoğraflarımın da olduğu bir mail göndermemi istedi.
Ben de bugüne dek yenilediğim eşyaları, çok farklı fikirler paylaştığımız nedesem isimli ortak yapımımızı, efendime söyliyeyim dergi röportajımı (basında ben!) ve "doğurdum ama hala fitim kahretsin" pozlarımı kendisine gönderdim. Kanaldan olumlu yanıt alır almaz bana döneceğini belirtti.
kesme-tahtasından-notluk
Program hafta içi her gün kısa kısa ya da hafta sonu bir gün uzun olacak şekilde düşünülmüş. Konsept tamamen geri dönüşüm ve eski eşyaların yenilenmesinden ibaret. Sunucu önce peşinde kameramanla eski eşya satan bir yere gidecek, eşyayı alıp ev şeklinde dekore edilmiş stüdyoya gelecek ve o eşyadan yepyeni, kullanılabilir bir şey üretecek.
Fikri çok sevdim. Hatta ek olarak çok becerikli blogger arkadaşlarımın olduğunu, her bölümde farklı birini misafir edebileceğimi söyledim. Yapımcı da bu fikri çok sevdi:) Gel zaman git zaman kanaldan cevap beklendi ancak yayın akışında böyle bir programa yer verilmedi, yapımcıya olumlu ya da olumsuz bir dönüş de olmadı. Yani proje şimdilik askıda ama bir gün gerçek olursa ilk iş kesme tahtasından notluk yapacağım, kesin:))
kara-tahta-notluk
Bu zavallı kesme tahtası aslında bambudan, kaymak gibi yüzeyi olan eli yüzü düzgün bir eşyaydı. Ama eşim saolsun, bulaşık makinasına atınca tahta resmen çekmiş ve yer yer çatlamış. Benim lugatımda atmak diye bir kelime olmadığına göre kesme tahtası da kara tahta notluk oluverdi. Yapılışına gelirsek; kara tahta boyasını alıyoruz.
Bir kat yukarıdan aşağıya, iz yapmayan bir fırça ile düzgün bir şekilde boyuyoruz. Kuruduktan sonra bu defa sağdan sola ya da soldan sağa yine düzgün bir şekilde boyayıp kurumaya bırakıyoruz. Bu kadar:) Aman cilalamaya kalkmayın, yazı falan yazamazsınız üzerine.
kara-tahta-notluk
Ben asma kısmını tığla sık iğne şeklinde yaptım, sonra üçer zincir çekerek ve kurdeleyi de içine alarak devam edip başladığım noktaya döndüm. Kurdelenin uçlarını da fiyonk yaptım. Alt kısımda yine fiyonk ve biraz dantel kullandım. Tebeşir için küçük bir kurdele parçasından kılıf yaptım. Hem yazarken elimiz kirlenmesin hem de işimiz bitince o minik mandala tutturabilelim diye.
Herkese hayallerinin gerçek olduğu, güzel haberler aldığı süper şahane bir hafta dilerim:)

15 Nis 2015

Ahşap Boyamada Transfer Tekniği

ahsap-boyamada-transfer
Evde kullandığım pek çok ahşap objede transfer tekniğini uygulamama rağmen, şimdiye kadar blogta hiç paylaşmadığımı fark ettim. Bu nedenle uzun zamandır kullanmak istediğim bu güzel gözlü geyiğimle, transfer tekniğini kullanarak bir tepsi hazırladım. Aslında tam bir kış tepsisi olacaktı ama araya o kadar çok iş girdi ki, ben yayınlayana kadar bahar geldi:)
ahsap-boyamada-transfer
Kolay transferler çıktığından beri, bildiğimiz transfer yöntemi artık zor transfer olarak anılıyor. Ancak bana göre normal bir dekupaj uygulamasından daha zor değil. Çünkü dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, uygulama esnasında hava kabarcığı kalmamasıdır ki, dekupaj tekniğinde de -ister kağıt, ister peçete- hedef kabarcıksız, pürüzsüz bir uygulamadır. 

Bu tekniği uygulamak isterseniz, seçeceğiniz bir resme, transfer tutkalına, eski bir kredi kartına, ahşap bir objeye ve verniğe ihtiyacınız var. Transfer yapmak istediğiniz resmin ön yüzüne transfer tutkalını düzgün bir şekilde sürdükten sonra objeye yapıştırıyorsunuz. Yalnız bir anda resmi tepsiye bırakırsanız muhtemelen hem yamuk hem de bol kabarcıklı olacaktır. Bunun yerine önce bir kenarını tepsiye koyup, sert bir kartla bastırarak kalan kısmı yapıştırırsanız hatasız bir sonuç elde edersiniz. 

ahsap-boyamada-transferBen beyaza boyadığım ahşap tepsiye güzel gözlüyü anlattığım şekilde yapıştırdım ve tam bir gün sonra nemli bir süngerle resmi yavaş yavaş ıslattım. Tamamen ıslanan resmi parmağımla soydum. Burada resme nazik davranmazsak, transfer olmasını istediğimiz kısmın tepsiden tamamen soyulmasına sebep olabiliriz.
Bu yüzden acele etmeden, ağır ağır soyuyoruz. Bu aşamadan sonra yine farklı tekniklerle resmi tamamlayabilir ya da öylece bırakabiliriz. Ben diş fırçasına aldığım gri boyayı püskürterek tepsinin kalanını tamamladım. Dediğim gibi bu bir kış tepsisiydi ve aklımdaki görüntü de tam olarak böyleydi. Tepsinin altını tamamen siyaha boyadım, tepsinin kenarlarını kuru bir fırçaya aldığım az miktarda siyahla süpürdüm ve gölgelendirdim. Ardından da vernikledim. Denemek isteyenlere kolay gelsin şimdiden.
Herkese bol güneşli, güzel bir hafta dilerim:)

6 Nis 2015

Scrapbook Mini Albüm

scrapbook-mini-album

Herkese merhaba. Ela için yaptığım ilk albumden sonra, eşimle olan fotoğraflarımız için de bir album yapmak istiyordum. Nihayet tamamlayıp fotoğraflarını çekebildim. 

scrapbook-mini-album

Albüm yaklaşık olarak 20*22*7 cm boyutlarında ve 6 yapraktan oluşuyor. Albümü yaparken scrapbook kağıtları, ağır gramajlı fon kartonları, danteller, düğmeler, delgeçler, mühürler ve çeşitli aksesuarlar kullandım.

scrapbook-mini-album

Albümü bir sayfa interaktif, bir sayfa cepli olacak şekilde tasarladım. İlk sayfa waterfall da denilen ve küçük fotolar için kullanılan kapaklı bir bölümden oluşuyor.

scrapbook-mini-album

scrapbook-mini-album

Albüm toplamda 65 adet, 10*15 cm ebatlarında fotoğraf alıyor. Ancak fotoğraf sayısı azaltılarak bazı kısımlar notluk olarak da kullanılabilir elbette.

scrapbook-mini-album

İnteraktif sayfaları yaparken zarflardan faydalandım. Zarflar birbirine uygun şekilde eklendiğinde çift taraflı açılabiliyor ve böylece hem ön hem de arka yüzlerine fotoğraf yerleştirmek mümkün oluyor.

scrapbook-mini-album

scrapbook-mini-album

Sayfalara hareket katmak için scrapbook kağıdından yaptığım çiçekleri ve kullandığım kağıtlardan kestiğim ve yapışkanlı evayla boyutlandırdıgım resimleri sayfa köşelerine ekledim. Kelebek detaylı delgeçle de sayfa ağızlarına şekil verdim. Ayrıca tüm sayfaları eskittim. 

scrapbook-mini-album

scrapbook-mini-album

scrapbook-mini-album

Bu aralar ev değiştirmekle meşgulüz. Aynı site içerisinde farklı bir eve taşınıyoruz. Evler büyüklük olarak birebir aynı ama bu evde en üst katta fazladan bir mutfak daha var. Bu da zorunlu olarak odaları değiştirmemizi gerektiriyor.  İşin keyifli kısmı ise, tam bir curcunaya dönen hobi odamı oturma odasına çevirip, en üst katı komple hobi katı yapıyor oluşumuz. Böylece ahşap boyama vs. yaptığımda kullanabileceğim, yani rahatça kirletebileceğim bir lavaboya, büyük mobilyaları rahatça boyayabilmek için geniş bir alana ve kitaplıklarımın, masamın ve malzeme dolaplarının birbirine değmeden açılıp kapanabileceği rahat bir bölüme kavuşmuş olacağım:)
scrapbook-mini-album

Taşınma başlamadan elimdeki bazı yarım işleri bitirdim. Sanırım blogda hiç yok ama transfer yöntemiyle bir tepsi yaptım.Sonra kesme tahtasından kara tahta notluk ve bir de kilden takı tabakları hazırladım. Ben evi yerleştirirken siz de bunları okursunuz ilerleyen günlerde:)  Scrapbook olarak ise hem bizim için hem de Ela için yapmak istediğim birkaç albüm daha var aklımda. Malzemeleri falan hazır ama bunlardan önce her tarafa dağılmış yemek ve pasta tariflerim için çok cici bir tarif defteri var sırada bekleyen. Offf, bu şekilde tüm ön hazırlığı biten ancak yapılmayı bekleyen öyle çok şey var ki. O koca listemi bitirmeden ölürsem çok üzülürüm:)
scrapbook-mini-album
Ölüm demişken az kalsın unutuyordum, bugün benim doğum günüm:) Tam olarak 33 yaşındayım, sevdiğim adamın karısı, Ela Masal'ın annesiyim. Şükür ki sevdiklerim yanımda, sağlığım yerinde, bir mesleğim ve boş vakitlerimi dolduran hobilerim var. Ama yolun yarısına az bir zaman kalsa da bu yaşımın en kıymetli yanı, ilk kez anne olarak girmem. Bu açıdan Ela benim miladım. Anneliğim hep bebeğimle yaşıt olacağına göre, umarım önümde daha uzun yıllar vardır. Umarım geçen seneler hep bir öncekinden daha iyi olur, herkes için...
Herkese çok mutlu bir hafta dilerim:)
scrapbook-mini-album

26 Mar 2015

Seramik Boyama Galata Kulesi

seramik-boyama
Herkese merhaba. Önceden yani Ela'dan önce bir akşamda bir objeyi boyar, objenin boyası kururken çarpı işi yapar, sonra gidip objenin ikinci kat boyasını atar, sonra bu boya kururken kitap okurdum. Gün gün yaptığım işler değişirdi ama yoğunluk hep aynıydı. Tüm bu süreci elinde kumandayla yattığı yerden izleyen eşim ne zaman boş boş oturacağımı merak eder ve muhtemelen benden çok yorulurdu!
Şimdi sadece bir projemi neredeyse bir  haftada tamamlıyorum ve akşamları da genelde tek bir hobimle ilgilenebiliyorum. Hiç şikayetçi değilim, kızımla vakit geçirmek giderek daha keyifli bir hal alıyor ve göz açıp kapayıncaya kadar onunla birlikte yapacağımız etkinlik vakitlerinin de geleceğini biliyorum. Sadece blogumu birazcık öksüz bırakmış gibi hissediyorum. Normalde uykuya dalana kadar kafasından milyon tane fikir geçiren biri olarak, bunları yazıya, fiiliyata dökememek biraz üzücü.
seramik-boyama
İçimi döküp rahatladığıma göre, son boyadığım objelerden seramik galata kulesinden bahsedebilirim. Benim bir seramik obje görünce dayanamayıp eline geçen her rengi kullanma sevdam ne olacak bilemiyorum ama (bakınız seramik boyama saat) çalışmaya başlamadan kafamda şekillenen görüntüye ulaşana kadar pek çok renk kullanıyorum. Aslında düşündüğüm şey birazcık büyülü, hafif ışıltılı, eh mevzu Galata Kulesi olduğuna göre biraz gizemli biraz da tarihi bir görüntü. Hani neredeyse dumanların arasından hop diye bir Cenevizli fırlayacak ya da ne bileyim minik pencerelerin birinden Hezarfen Ahmet Çelebi ce-eeee yapacak:) Tabii fotoları duman efektiyle çekebilseydim daha inandırıcı olacaktı ama ne demişler imagine it!
seramik-boyama
Seramik objeyi nasıl boyadığıma gelirsek... Önce seramik objeyi yıkadım. Ardından metalik yeşil, gök mavisi, metalik mavi, metalik bakır, antiquin, kahverengi ve bordo kullanarak objeyi renklendirdim. Yani objenin tamamını tek bir renge boyamak yerine dokulu süngere biraz boya aldım ve objeye hafif hafif vurarak denk gelen yerlere sürdüm. Ardından diğer renge geçtim ve bu kez ilk seferde boya değmeyen yerlere dokundurdum süngerimi. Bu şekilde tüm objeyi tamamladım. Sonra antiguinle eskittim. Baktım renk çok kararmış, biraz maviyle açtım. Çok açık olmuş deyip biraz bakır sürdüm. Yeşil nereye gitti deyip başa döndüm. Ay bir türlü tatmin olmadım yani:) Nihayet bitirince aynen daha önce boyadığım aynada olduğu gibi ışıltısı eksik kalmasın diye simli boyayla gezindim etrafında. Son olarak su bazlı vernikle korumaya aldım. Sonu olmayan listemdeki işlerden biri daha bitti. Darısı diğerlerinin başına.
seramik-boyama
Eee kızlar, sizin listeler ne alemde, anlatın bakalım:) Şimdiden herkese ailesiyle birlikte geçireceği güzel bir hafta sonu diliyorum:)

13 Mar 2015

Ela Masal-9. Ay

Ela Masal-9. Ay
Canım Yavrum,
Yine günlerin geceleri kovaladığı, zamanın su gibi akıp gittiği, ya bu kız daha dün doğmamış mıydı edebiyatının paramparça edildiği bir ayı daha geride bıraktık. Tontişim, tebrikler:) Sen artık iki buçuk dişi olan, 9 aylık bir nur topusun:).

Ela Masal-9. Ay

Bebeğim, sen 6 aylık olduğunda teyzenle aşı konusunda muhabbet etmiştik ve oh ne güzel, artık bir yaşına kadar aşı maşı yok diye sevinmiştik. Ama meğer yüce devletimiz, ülkede salgın var diye kızamık aşısını 9. aya çekmiş. Eh kuzenin de iki yaşını çoktan geçtiğinden teyzen de bu detayı unutmuş. Böylece o gün seni önce sağlık ocağının istediği kan sayımı ve mutad aylık kontrollerin için doktora götürdük kuzucum. Doktorun yanında birazcık ağladın. Sonra kan alınırken bu defa da kolunun acısından ağladın epeyce. Bilmiyorum belki de kan alan hemşirenin ebatları korkutmuştur seni. Yani babana göre, korkman normalmiş:) Neyse boncuğum oradan çıktık ve sen arabada uyuyakaldın. Sonrasında aşı için sağlık ocağına gittik. Uykundan uyandırdık, arkasından bacağına yapılan aşıyla tekrar ağlamaya başladın. Yazarken bile nefret ettim kendimden ama o gün seni dinlenip dinlenip ağlattık yavru kuşum. Çok özür, iyiliğin için...

Ela Masal-9. Ay
Pamuğum, bu ay beni en çok mutlu eden şey, doğrudan beni muhatap alarak söylediğin "anyeee" kelimesi oldu. Tabi duruma göre bazen "annniii", ya da "annnneeeemmm memmemmem" şeklinde değişiklik gösterdiği de oldu ama ben tüm versiyonlarına bayıldım canımın içi. Anye demek bir bebeğe ancak bu kadar yakışırdı:)
Ela Masal-9. AyElacım bu ay ilk defa uçağa bindin. Hatta bunu 3 defa daha tekrarladın. Seninle uçmak bir harikaydı bebeğim:) Çünkü bindikten kısa bir süre sonra uyuyup inmeden kısa bir süre önce uyandın. Bu arada tüm uçağın maskotu olmayı, uçaktan inene kadar hacı adayları gibi her koltuktaki yolcuyla selamlaşmayı, herkesi şirinliğinle en azından tebessüm ettirmeyi başardın:) Sonraki uçuşlarda çok daha profesyoneldin. Hiç uyumayıp manzaranın keyfini çıkardın. Hatta tam arkamızdaki, çocuğu durmaksızın ağlayan, çocuğunu susturmak yerine seni gösterip "ya ama o da bebek, o niye ağlamıyor da bizimki ağlıyor" diyen dengesiz kadını bile komplekse soktun, afferin sana:) Unutmadan sayende yaşadığımız turnike, koltuk, bilet ve diğer her türlü ayrıcalık için sana teşekkürü bir borç bilirim evladım.
Ela Masal-9. Ay
Güzel kızım, sanırım emeklemeyeceksin. Hayır çok isterdim ama sıkılıyorsun, o pozisyonda kalmak istemiyorsun. Elimizden tutup yürümen bir yana, artık beşik, koltuk ve mümkün olan hemen her yerden tutunup ayağa kalkmaya çalışıyorsun. Sana bir yürüteç aldık enerjini atman için. İlk gün istediğin yöne gidemedin ama ikinci gün tam bir minik örümcek gibiydin ve artık büroda girmediğin delik yok gibi. İşin kötüsü artık bizden kaçmayı da öğrendin:))
Ela Masal-9. Ay
Biricik yavrum, yeni yiyecekler tatma konusunda hala heveslisin ama maalesef yumurtayla arandaki tüm ilişkiyi iki lokmaya indirdin. Yeşil elma, ananas ve muz hala favorin. Öyle çorba ya da muhallebi tarzı şeyleri de bir iki kaşık deneyip bırakıyorsun. Doktorun alışma döneminde olduğunu, kilonun, kan değerlerinin gayet iyi olduğunu ve seni zorlamamamızı söyledi. O yüzden bir yaşına kadar sana müsaade bebeğim. Vermeyeceğimi bildiğin halde kakaolu top kek görünce açılan ağzın, mis gibi ev yapımı yemeklere de aynı iştahla açılır bir gün umarım:))
Ela Masal-9. Ay
Artık ellerini çok daha net durumlar için kullanıyorsun boncuğum. İstediğin şeyi parmaklarınla gösteriyorsun. Gel gel ya da pisi pisi yapıyorsun. Bitti deyince iki eline birbirine çırpıyorsun, alkışlamayı biliyorsun. Hoşçakal der demez el sallamaya başlıyorsun. Hatta telefonda konuştuğum kişiyle görüşürüz deyip vedalaşmaya başlamışsam yine elinle bay bay yapıyorsun, demek ki kulağın bende:) Kucağa alınmak istediğinde kollarını havaya kaldırıyorsun, oyuncaklarınla oynayıp sıkıldıktan sonra önünde ne var ne yok temizliyorsun. Tabi bu davranışın mama sandalyenin tepsisine koyduğum yiyecekler için de geçerli:)
Bebeğim kendi fotoğrafını nerede görürsen gör tanıyorsun ve resmen çıldırıyorsun. Gülüyorsun, değişik sesler çıkarıyorsun, ellerini çırpıyorsun:) Duyduğun hemen her sesi taklit ediyorsun, bunu yaparken başını yana doğru eğip gülümsüyorsun ve bizi mest ediyorsun:) Müzik dinlemeye bayılıyorsun, başını Hintliler gibi öne arkaya sallayıp elinle tempo tutuyorsun. Paylaşmayı öğreniyorsun canımın içi, eline aldığın iki oyuncaktan birini ya da kemirdiğin salatalık dilimini mutlaka bize de uzatıyorsun. Sonra öpüyorsun beni, ağız, göz, boyun neresi denk gelirse şapır şupur öpüyorsun ve ben kendimden geçiyorum:) Bana sesini çıkarmıyorsun ama baban güneş gözlüğü takarsa ağlıyorsun. Yaza kadar alışırsın umarım, yoksa babanın işi zor:)
Ela Masal-9. Ay
Mis kokulum, en güzel minyatürüm, günden güne büyüyen çiçeğim, süt kuzum benim. Seni bize verene, senin gibi bir melek için bizi seçene şükürler olsun, şükürler olsun, şükürler olsun.
Daha önce söylemiş miydim canımın ta kendisi, seni çok çok çok seviyorum...

Ahşap Tepsiye Peçete Dekupaj Nasıl Uygulanır?

Herkese merhaba! Nasılsınız? Bugün sizlerle peçete dekupaj tekniği uyguladığım ve el boyamasıyla tamamladığım ahşap tepsimi paylaşmak istiy...