26 Tem 2013

Ahşap Sehpa Yenileme-3

Çok yoğun, bir o kadar yorucu günler geçiriyoruz. Hem evi hem de büroyu taşıyoruz. Büro neyse ki kolay ve acısız oldu. Ama ev için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim.

eski-sehpa-yenileme

Sorun toplanmak değil, bu konuda usta sayılırım:) Sorun; taşınacağımız evin devasa büyüklükte olması, buna karşılık boya-badana ve temizlik gibi işlemler için çok az vaktimizin olması. Malum Ramazan'ın bu sıcak günlerinde hareket etmek bile belli bir efor isterken, ev işleriyle uğraşmak hiç kolay değil. Bayramdan hemen sonra da Buket'in düğün telaşı başlayacak. İki farklı şehirde iki ayrı düğün olacak. Sonrasında tatile çıkıp dinleneceğiz ama o güne kadar posamız çıkacak sanırım:)

dekoratif-sehpa-boyama

Bu arada çok sevdiğim bir markanın Balgat Şubesi'nde yeni açılan mağazasından son derece keyifli bir teklif aldım. Farklı temalara sahip, set halinde dekoratif objeler tasarlayacağım. Mağaza için hazırladığım tüm ürünleri aynı zamanda yeni açacağım blogumda da duyuracağım. Yani satış hem mağazadan hem de blog üzerinden olacak. Klasik ahşap objelerin yanında büyük çaplı parçalar da olacak, çok heyecanlıyım:) Tabii bunların hepsi, taşınma işleri bittikten ve ben de bir güzel atölyeme yerleştikten sonra:)

sehpa-yenileme

Sehpaya gelirsek... Pembe ve yeşilden sonra, özellikle bacaklarında Bodrum mavisine yakın bir renk tutturmayı hedeflemiştim. Bunun için lacivert, beyaz ve mavinin farklı tonlarını karıştırdım ve netice tam da istediğim gibi oldu. Yine bol zımpara ve stencil var. Ancak bu defa canım, ciğerim, boyalar top 10 listemde her zaman bir numarada olan antiquin ile sehpanın her tarafını eskittim. Eşim her ne kadar antin kuntin işler diye dalga geçse de ben bayılıyorum bu eskitme yöntemine:)

Herkese iyi tatiller:)

Linking To:

15 Tem 2013

Ahşap Sehpa Yenileme-2

Her birini farklı renkte boyayıp eskitme yaptığım, sıkıcı kahverengi sehpalarımdan bahsetmiştim. İşte o sehpaların ikincisi şu şekilde:

ahsap-boyama-sehpa

Eski sehpayı zımpara makinasıyla zımparaladım. Astarladıktan sonra tekrar zımparaladım ve pürüzsüz bir yüzey elde ettim. Renk olarak oxford yeşilinde karar kıldım. Yalnız bu sefer sehpanın üst kısmında  şurada ayrıntılı olarak bahsettiğim efekti uyguladım.

Ebru yapanlar bilirler, tarağı boyaların üzerinden her geçirişinizde acaip desenler oluşur. İşte bu efektten sonra yapacağınız zımpara da aynı işlevi görüyor. Deneyin, çok seveceksiniz:)

stencil

Üzerindeki yazıları yine aynı stencil tekniğiyle yaptım. Önce çizip ardından ince uçlu fırçayla boyadım. 

ahsap-boyama-sehpa

Bu da diğeri gibi verniklenmeyi bekliyor ama hava çok sıcak, benim de takatim yok. Sanırım biraz bekleyecekler. Herkese mutlu bir hafta dilerim:)

dekoratif-sehpa-boyama

10 Tem 2013

Ahşap Sehpa Yenileme-1

Uzun zamandır gözüme batan koyu kahve sehpalarım vardı. Eskiye ait fotoğraflar yok ama tahmin etmeniz zor değil. İşte bunlardan ilki:)
  ahşap-boyama

Önce sehpaları zımpara makinasıyla güzelce zımparaladım. Yapı marketten aldığım sentetik astarla iki kat boyadım ama çalışması zor geldiği için su bazlı transfer astarı aldım. İki kat da onunla boyadım. Tabii her kat arasında sünger zımparayla pürüzlerini düzelttim.

stencil-tekniği

Sehpaların her birinde içimizi açsın diye farklı renk, ama mutlaka eskitme uygulayacaktım. İlk sehpayı bordo tonlarında boyadım ve boya kuruduktan sonra kelimenin tam anlamıyla -deli gibi- zımparaladım. Zımparalarken de hem  alttaki beyaz renkli astarın hem de az da olsa kahverenginin görünmesini istedim.  Parmaklarım su topladı ama sonuçtan memnun kaldım. 

sehpa-boyama

"Home Sweet Home" yazısını da word programında yazdım, çıktısını aldıktan sonra maket bıçağıyla içlerini boşalttım ve böylece kendi stencilimi yapmış oldum. Önce kalemle çizdim, ardından ince uçlu fırçayla boyadım. Son olarak yazıları da zımparayla eskittim.Vernikleme aşamasına henüz geçemedim ama en kısa zamanda yat vernikle korumaya alacağım.

dekoratif-boyama

Bu arada herkese hayırlı ramazanlar, sevdikleriyle birlikte geçirecekleri muhteşem bir ay dilerim.

2 Tem 2013

Kuş Temalı Dekoratif Kutu

Ne zaman, tamamladığım bir ürünün fotoğraflarını dışarıda çekmek istesem hava kapanıyor. Tıpkı bugün olduğu gibi. Ama bir anda bastıran sıcaklardan sonra nefes aldığımız da bir gerçek:)

yagli-kagitla-dekupaj

Laciverte boyadığım ahşap kutuya yağlı kağıtla dekupaj tekniğini uyguladım. Kuşları çok sevdiğimden çalışmalarımın çoğunluğunda kuş temalı resimlere yer veriyorum. Bu ahşap kutunun da her yüzünde farklı bir resim kullandım. Resimlerin hepsine ayrı ayrı bayıldığımı söylememe gerek yok sanırım:)

dekoratif-ahsap-kutu

dekupaj-teknigi
Kapağını ise hazır dantelle çevirdim. Aslında birleşme yerlerine ufak bir aksesuar ekleyebilirdim ama bu hali daha hoş göründü gözüme.

ahsap-kutu-boyama
 İç kısmına da dediğim gibi basit bir stencil uyguladım.Sprey vernikle vernikledim.

stencil-tekniği

Bu arada haftasonu kardeşimin nişanı için yakın akrabalar biraraya geldik. Hem güzel hem de yorucu bir gündü. Buket'im bir ömür çok mutlu olur inşallah. Son olarak bizden kareler de paylaşayım, tam olsun:) Sevgiler.
biz

24 Haz 2013

Uzun Aradan Sonra Merhaba

Uzun bir aradan sonra herkese merhaba. Hiç bu kadar ayrı kalmamıştım blogumdan. Yazmayı özledim ama yazacak ya da bir şeyler paylaşacak hevesi bir türlü bulamadım kendimde. Pek çok arkadaşımın da benimle aynı durumda olduğunu biliyorum. 

gokkusagi

Ülke olarak sıkıntılı günler yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz. Bu konuyla ilgili görüşlerimi paylaşmıştım zaten. Şimdi ise gezi gönüllülerine tek tavsiyem oy haklarına sahip çıkmaları ve tutuklanmamaya çalışmaları. Bir de kimse bu günleri unutmasın, aynı coşkuyu seçim sabahı göstermeyecek olanlar da meydanlarda kalabalık yapmasın.

gokkusagi

Burada olamadığım bu üç hafta benim için oldukça yoğun geçti. Ama en önemlisi kardeşim Buket, evlilik yolunda önemli bir adım attı. Bu haftasonu nişan, 15 Ağustos'ta düğün var. Güzel kardeşim, bir ömür mutlu olur inşallah.

buket
Zeytin ile ilgili yaptığım yayından sonra pek çok arkadaşım her postun sonuna Zeytin'den bir resim koymamı istemişti. Bu isteği yerine getiremedim ama yeni tıraş olan kuzumun son halini göstereyim size:)

zeytin

Bu arada boş durmadım elbette. Listemdeki kitaplardan okudum bol bol. Bir çarpı işi pano daha bitirdim ve yeğenim için hazırladığım yeni bir panoya başladım. Dörtlü sehpa takımımı farklı ahşap boyama teknikleriyle yeniledim ve yine dekupaj uyguladığım ahşap bir kutu hazırladım. Hepsini sırasıyla paylaşacağım.

dolunay

Bu resimler ne alaka derseniz, hepsini bizim balkondan çektim. Zaten dolunay ve gökkuşağı kadar insanın nefesini kesen kaç şey var ki gökyüzünde:) Sevgiler:)

dolunay

3 Haz 2013

Ülke Politikamızda Değişim

Daha ilkokulun ilk günlerinden itibaren bu milletin her bir ferdine Atatürk sevgisi aşılandı. Onun resminin olmadığı tek bir kitap, sözlerinden alıntı yapmayan tek bir eser yoktu. Olmasa tuhaf karşılardık çünkü Atatürk, adeta yeni bir kromozom gibi DNA'mıza işlemişti. İşte tam da bu nedenle; Atatürk'ün bu millet üzerindeki etkisini silmeye, olmadı azaltmaya çalışırken unutmamaları gereken, bunun ancak genlerimizle oynayarak mümkün olabileceğidir.

Ulu-Önder-Atatürk

Peki ilkokulda öğrendiğimiz şarkıyı hatırlayan var mı? Hani şu tohumlar fidana, fidanlar ağaca diye başlayan... Bize ilk olarak öğretilen şeylerin bugün unutturulmaya çalışılması sizce de tuhaf değil mi?

Hükümetin; kürtaj yasası, 5,5 yaşındaki çocukların eğitime başlaması, en az 3 çocuk muhabbetini yaptığı günlerde bunun tıpkı Hitler gibi ari bir ırk oluşturma çabaları olduğunu düşünmüştüm. Tecavüze uğrayanların bile çocuğuna devlet bakar derken aslında kastedilen; devletin istediği gibi yetişecek beyni sulanmış bireyler kastediliyordu belki de. Şimdi pek çok köşe yazarının yaptığı Hitler benzetmesi beni hiç şaşırtmadı bu yüzden.

Açıkça görülen büyük bir sorun var ki o da hükümetin başına buyruk davranmayı sevdiği ve bunu fazlasıyla abarttığı. Dediğim dedik çaldığım düdük felsefesi başka uluslarda işlese de Türkiye'de de buraya kadarmış belli ki. Örneğin hükümet Amerika'nın desteğiyle Suriye'nin içişlerine karışırken bize sormayı aklına bile getirmedi. Yüzlerce Suriyeli topraklarımıza yerleşirken bize danışılmadı. Uçağımız düşürüldü, örtbas edildi, 52 vatandaşımız öldü, tutuklamalar var denilip üstü örtüldü. Kim yaptı, niye yaptı, ancak tahmin edebiliriz. Her zaman %50 çoğunlukla geldik demesi kolay, iş ki gerektiğinde en azından o çoğunluğa danışılsın. Sonra yetmedi, birlikte güneşlendiği Esad (Esed değil, inadına Esad), sırf hükümetin Amerika'ya güvence verdiği sözleri tutmadı diye düşman ilan edildi. Esad'ın vatandaşları Esad'a karşı kışkırtıldı ve iç savaş başlatıldı. Şimdi elini -bulabilirsen- vicdanına koy bakalım, rüzgar bu ya, tersine de esebilir bir gün. Ya kısa bir süre sonra sen düşersen Esad'în konumuna, ne yapacaksın? Bu milletin diğer %50'sini geç, sırf Esad'dan aldığın şahsi beddualar bile kabul olsa, gerisini sen düşün artık. Suriye canlı yayınlarla taşınırken salonlarımıza, dünyanın en çok gezen en zengin başbakanı sülalesiyle birlikte globalleşirken, ülkede olanların dünyadan gizlenebileceği saçmalık değildir de nedir?

Tv kanalları yayın yapmadı, iddialara göre Turkcell'e Taksim'deki iletişimi engellemesi için talimat verildi. İnternet bağlantıları kesildi. Yani bir gecede halkın hem iletişim hem de haberleşme özgürlüğü büyük darbe aldı. Özgürlükler anayasayla güvence altına alındığına göre anayasal bir suç işlenmiş oldu. Muhafazakar demokratlığın muhafazakar kısmına mı dahil bu yapılanlar, yoksa demokrat kısmına mı?

Olaylar devam ederken başbakanın geziye çıkacağı haberi verildi. Ben sade bir vatandaş olarak şunu söylemeliyim ki, başbakan iktidara geldiği bunca yıl zarfında hiç bir zaman olması gerektiği yerde olmadı. Tüm milli bayramlarda seyahatteydi, ülkenin başına gelen tüm felaketlerde mutlaka görüşmesi gereken daha önemli kişiler, gitmesi gereken daha önemli ülkeler vardı. Sen vatandaşın yanında olmazsan, itidal çağrısı yapmak yerine hala ben bu kadar adam toplarım diye inatlaşırsan kim kıymet verir artık sözüne? Mahalle kavgası değil, bir millet ayaklandı. Halen suçlu aranması,  muhatap parti bulmaya çalışılması çok komik. Çünkü herkesin kendi aklı var. Kimse sesini duyurmak için partilere muhtaç değil.

Biz aslında bu olaylar başlamadan önce aldığımız bir haberle çok sevinmiştik. Baromuz başkanı Prof. Metin Feyzioğlu, TBB Başkanlığı'na seçildi. Görüş ve aldığı kararlarla çatısı altında olmaktan onur duyduğum baromun ve ardından TBB'nin, dahil olduğu tüm seçimlerde yürekten desteklediğimiz Metin Feyzioğlu tarafından yönetilecek olması müthişti. Ama dün Halk Tv'de canlı yayına bağlanan başkanın, "bulunduğumuz binaya gaz bombası atıyorlar." isyanı çok üzücüydü. 

Hepsinden öte benim en çok kırıldığım, kızdığım ve hatta küstüğüm konu Yüce Atatürk'e ayyaş denilmesidir. Kimse benim Ata'ma hakaret edemez. Fatih Altaylı, "iki ayyaştan kastınız nedir?" dediğinde lafı geveleyen, saçma bir sırıtışla lafın gelişi öyle dedim diyen suratı asla unutmayacağım. Bilmem farkında mısınız? Türkiye'deki görüntüleri boş verin, Washington Post'un sayfasındaki olay yeri görüntülerindeki ilk resme dikkatlice bakın. Orada lafın gelişi olarak dün geceden beri hükümet başının yedi ceddini anan özlü sözlerle karşılaşacaksınız. Lafın gelişi iki adam, iki kişi dersin. İki ayyaş demezsin, diyemezsin. Çünkü sen dersen, karşılığını misliyle alır, tüm ölmüşlerinle selamlaşırsın.

Bir de hatırlatmak isterim, Ulu Önder'in tam adı; Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür. Gazi diye kısaltma yapamazsın, çünkü O senin askerlik arkadaşın değildir. Tam adını söylemek kimseyi küçültmez, tam aksine haketmediği bir şahsiyet katar bazılarına. 

Ben bu ülkenin vatandaşıyım. Vergimi ödüyorsam, suç işlemiyorsam, herhangi bir terörist faaliyetim yoksa devlet benim haklarımı gözetmek zorunda. Hükümet bu baskıya, bu zulme son vermeli. Maaşını bu milletin ödediğini, yani aslında tek patronun millet olduğunu, istenmeyen hiçbir hükümetin başta tutulmayacağını ve istenirse kovulabileceğini unutmamalı. Kimin alkol aldığı, kimin hangi diziyi izlediği, kimin kaç çocuk yapacağı hükümetin işi değildir. Bu milleti bir arada tutan sadece dini değil, sanatı, kültürü ve toprak sevgisidir. Bir ülkeyi yönetmek, o ülkenin bayramlarını yasaklamak demek değildir. Demokrasi herkesin aynı sesi çıkarması demek değildir. Hükümet barışın ve vatandaşların güvenliğinin garantisi olmalıdır. Baskı isyanı doğurur ve sabrı taşan bir millet atom bombası kadar tehlikelidir. Bu kadar kısa zamanda bile sadece seslerini duyurmak isteyen insanların arasına teröristler, eli sopalı, ne idüğü belirsiz insanlar karıştı. Hükümet halkıyla barışmazsa bu durumdan istifade etmeye çalışan, ellerini ovuşturarak bekleyen hainler vakit kaybetmeyecektir. Hükümet biraz durup vatandaş ne diyor, dinlemelidir. Ağaçlar makicik, insanlar çapulcu olarak değerlendirilirse, liderlerin isimlerinin başına alacakları tek sıfat devrik olacaktır.

Not: Düşüncelerim yoruma kapalıdır. Mutlaka birşeyler yazmalıyım diyen herkes kendi blogundan sesini duyursun lütfen.

20 May 2013

Dantelli Ahşap Pano Boyama


laced-wall-board

Ahşap panoyu önce bir kat lila rengi akrilik boya ile boyadım. Boya kuruduktan sonra panonun her tarafını mumladım. Mumun fazlalıklarını kuru bir fırçayla süpürdüm ve bu defa panoyu mürdüm rengine boyadım. Ardından zımpara ile panonun her tarafını eskittim.

distressed-wall-board

Seçtiğim dekupaj resmini dekupaj tutkalı ile yapıştırdım ve gereken yerleri hamurla kabartarak boyut verdim. Sprey vernikle vernikledim. Son olarak hazır danteli pililer vererek minik minik tutturdum ve sıcak silikon yardımıyla panonun etrafına yapıştırdım. Daha önce bu kadar az detaya sahip ve bu denli çabuk biten bir çalışmam hiç olmamıştı ama sonuç tam da hayalimde canlandırdığım gibi oldu:)

decoupaged-wall-board

 Sipariş için tık tık.

Ahşap Tepsiye Peçete Dekupaj Nasıl Uygulanır?

Herkese merhaba! Nasılsınız? Bugün sizlerle peçete dekupaj tekniği uyguladığım ve el boyamasıyla tamamladığım ahşap tepsimi paylaşmak istiy...