23 Kas 2016

Buse Bebek Anı Albümü

kız-bebek-ani-albumu
Herkese merhaba! Nasılsınız? Geçtiğimiz günlerde meydana gelen Süper Ay olayını kaçırmadınız değil mi? Arada bulutlar engellese de ben de birkaç güzel kare yakalamayı başardım. Hatta kardeşlerimle çektiğimiz fotoğrafları birbirimize gönderdik, burçlar üzerinde de iyi etkileri olacakmış falan diye geyik bile yaptık.  Neyse bu aralar hem iş hem de eğlence amaçlı sık sık İstanbul'a gidiyoruz, uçakla gidiyoruz, havaalanından araç kiralıyoruz, birkaç gün kalıp dönüyoruz.
scrapbook-mini-album
baby-mini-album
Kaldığımız otelden ayrılırken aracın otele getirilmesini istedik. Araç geldi. Eşim çıktı eşyaları yerleştiriyor. Ben de Ela Masal'ın elinden tuttum, dışarıya çıktım. Yalnız başım öne eğik, Ela Masal sağ olsun sürekli koşar vaziyette olduğundan ben de gözümü ondan ayıramıyorum, haliyle de etrafta ne var ne yok pek farkında değilim. Aracın kapısını açtım, çantamı koltuğa bıraktım. Sonra arka kapıyı açtım, baktım çocuk koltuğu yok. Eşime seslendim,  bir taraftan da koltuk nereye gitmiş, neden çıkarmışlar falan diye konuşuyorum kendi kendime. Eşim sen ne yapıyorsun orada deyince kafamı kaldırdım ki o anda jeton düştü:) Eşim arkada bizim arabanın bagajını açmış, eşyaları yerleştiriyor. Benim rahat rahat kapısını açıp yerleştiğim araç ise otel görevlilerinden birine aitmiş:)
kız-bebek-ani-albumu
kız-bebek-ani-albumu
Hadi buna sıradan bir dalgınlık diyelim. İki gün önce kardeşim anlatıyor. Eşi ve kızıyla birlikte çarşıdalarmış. Sonra kardeşim bir şeyler almak için yanlarından ayrılmış. Daha sonra eşi aramış nerede olduğunu sormak için. O da şurada buluşalım, gelmenize gerek yok demiş. Tam dükkandan çıkmış, bir bakmış ki yolun karşısında kendi arabaları. Bundan sonrasını aynen onun ağzından aktarıyorum. "Koşarak karşıya geçtim, ön kapıyı açtım, aşkım ne gerek vardı gelmene, ben gelirdim deyip kendimi koltuğa attım. Kafamı kaldırdım, karşımda tanımadığım bir herif:))) Arkadan bir kadın sesi yükseldi: Serhaaattttt??? Arkaya döndüm, kucağında yeni doğmuş bir bebek tutan kadının biriyle göz göze geldim. Kusura bakmayın, eşim gelecekti, arabanız bizimkiyle aynı hedehödefhfhjgj şeklinde geveledim ama çıt yok bunlarda, hiç konuşmadılar. Ben de jet hızıyla araçtan indim." Biz artık hikayenin burasında koptuk tabi. Özellikle belirttim, Marmaris yerel haberlerini takip et, kadın bir de lohusa dönemindeyse adamı öldürebilir:) Düşününsenize, resmen aile faciası:)
scrapbook-ani-albumu
baby-girl-mini-album
Bence bunların hepsinin sebebi o muhteşem güzellikteki dolunay, aklımızı başımızdan aldı:) Muhtemelen tesadüftür ancak bir kaç tane daha bu şekilde cereyan eden yanlış arabaya binme hadisesi duyunca acaba demeye başladım açıkçası. Sizde var mı böyle tuhaf durumlar, başınıza herhangi bir gariplik geldi mi bu aralar?
kız-bebek-ani-albumu
scrapbook-ani-albumu
Bu hem rengarenk, cıvıl cıvıl, hem de vintage bölümler içeren scrapbook anı albümünü Buse Bebek için hazırlamıştım. Yine aylar öncesinden bir çalışma. Açıkçası büyük ebatlı albümlerde oyun alanı geniş olduğundan hayal ettiğim şeyleri daha rahat çalışıyorum. Dilediğim gibi cepler, kapaklar vs. ekleyebiliyorum. Bu albüm de öyle oldu. Çok eğlenceli, çalışması çok keyifli bir albümdü.
kız-bebek-ani-albumu
kız-bebek-ani-albumu
Albümün videosu hemen aşağıda. Detayları incelemek isterseniz izleyebilirsiniz. Keyifli seyirler herkese, hoşçakalın:)

31 Eki 2016

Sen Benim Şarkılarımsın-Mini Anı Albümü

kisiye-ozel-fotograf-albumu
 Tarihler 1518 yılının Temmuz ayını gösterdiğinde, Strasbourg'da yaşayan Frau Troffea, sokağa çıkıp deli gibi dans etmeye başlar. Ortada müzik yoktur, çalan bir şarkı yoktur. Ancak Troffea müthiş bir enerjiyle, döne döne dans etmeye başlar.  Kadını izleyenler onun bu enerjisi karşısında gülümserler ve alkış tutarlar. Ancak bir süre sonra anlaşılır ki, kadın keyfinden değil kendini durduramadığı için dans etmektedir. Frau Troffea dans eder, dans eder, dans eder... Bu durum tam 6 gün boyunca devam eder. Hiç durmadan, hiç ara vermeden dans edilerek geçirilen 6 koca gün...
kisiye-ozel-fotograf-albumuBir hafta içinde 34, bir ay içinde ise 400 civarı insan kadına katılarak dans etmeye başlar. Bunlardan 15'i kalp krizi, yorgunluk, tükenme gibi nedenlerle hayatını kaybeder. Durumu kontrol altına almak isteyen yetkililer muhtemelen çivi çiviyi söker mantığıyla hareket edip müzisyenler işe alırlar ve dans edenler için geniş platformlar kurarlar. Ne yazık ki bu, insanları dans etmek için teşvik etmekten ve çok daha fazla insanın bu toplumsal histeriye dahil olmasına sebep olmaktan başka bir işe yaramaz.
kisiye-ozel-ani-albumu
kisiye-ozel-anı-albumu
Dans vebası, dans cinneti, St. John dansı gibi pek çok isim verilen bu olay, tarihteki ilk olay da değildir üstelik. Kayıtlara geçen pek çok olayda insanlar toplu halde ve kendilerini kaybetmiş şekilde çılgınlar gibi dans ederler. 1020'de Bernburg'da, 18 köylü kilisenin etrafında bir anda şarkı söyleyip dans etmeye başlar. 1237'de kalabalık bir grup çocuk, Erfurt'tan Arnstadt'a kadar olan 20 kilometrelik yolu zıplayarak ve dans ederek kat eder.
vintage-anı-albümü
vintage-anı-albümü
1278 yılında, Almanya'da, Meuse Nehri üzerindeki köprüde 200 kişinin aynı anda dans etmeye başlaması, köprünün yıkılması ile sonuçlanır. Kurtarılanlar yakınlardaki St. Vitus Şapeli'nde tedavi edilir. Dans vebasına ilişkin en büyük salgın 1373-74 yılları arasında İngiltere, Hollanda ve Almanya'da meydana gelir. Bilim adamları bu durumu "kolektif ruhsal bozukluk", "kolektif histerik bozukluk" ve "kitlesel delilik" olarak adlandırır. Orijinal ismiyle dancing mania bir sinir sistemi hastalığıdır ve dans hareketleri ile karakterize bir epilepsi formu olarak açıklanmıştır.
vintage-ani-albumu
Dans vebası 17. yüzyıl ortalarında tamamen ortadan kalkmış. Kimsenin duymadığı bir müzikle günlerce dans etmek ve sadece kişinin vücudundaki bir kemiğin kırılması ya da kişinin ölmesi ile nihayete eren histerik, ölümcül bir dans... Şahsi fikrim, topluca pikniğe çıkılıp o gözalıcı, kırmızı ve zehirli mantarlardan toplu olarak yenmemişse, ne bileyim şebeke suyuna sinir sistemini zıplatacak bir madde zerk edilmemişse insanların böyle birbirlerinden etkilenip delirmeleri pek mantıklı gelmedi bana. Ama kim bilebilir ki? Ne diyelim, iyi ki de ortadan kalkmış değil mi:)
vintage-ani-albumu
Çalmayan şarkılarla insanlar delire dursun, Ankara'dan meslektaşım Şeyma Hanım, eşiyle evlilik yıl dönümleri için benden bir albüm rica etti ve ismini de "Sen Benim Şarkılarımsın" koydu:) Vintage tarzda çalıştığım albüm, 20cm*20cm ebatlarında, her zamanki gibi 6 yaprak 12 sayfa. Cepler ve interaktif bölümlerle ortalama 60 fotoğraf kapasiteli. Güle güle kullansınlar, mutlu anılar biriktirsinler:) Vintage anı albümünün detaylarını merak ediyorsanız, videosu hemen aşağıda. Keyifli seyirler:)

26 Eki 2016

Irmak Bebek

ırmak-kupal
Üzgünüm demek çok hafif kalır, içim eridi, kanım çekildi dersem eh işte azıcık anlatır belki hislerimi. Ben dışarıdan bir yabancı olarak böyleysem, varın anasını babasını siz düşünün. Kaçıncı çocuk bu böyle yok yere giden, başkalarının keyfinin, kininin, öfkesinin kurbanı olan? Gizem, Beratcan ve adı aklıma gelmeyen nice çocukla beraber gidişiyle, gidiş şekliyle beni  en az diğerleri kadar derinden yaralayan minik Irmak... 
Daha ilk anda, kayıp haberini ilk duyduğumuzda anladık değil mi çoktan öldüğünü, daha o foseptik ağızlı yaratığı ilk gördüğümüz anda biliyorduk bi haltlar karıştırdığını. Konuşamamasından, gevelemesinden, o iğrenç suratından, iki lafından birinin "ben bilmiyom" oluşundan, sürekli açlığından bahsedip Irmak'ın kaybolduğu gün sucuk yediğini anlatmasından anlamıştık işte. Polis köpeğinin bahçedeki sandalyeyi devirerek sağa sola dalması sizin de burnunuzun direğini sızlatmadı mı? Resmi olarak itiraf etmesinden bir gün önce  sözüm ona başkası yapmıştır, şöyle böyle olmuştur şeklinde zırvalarken aslında cinayeti nasıl işlediğini anlatışını siz de şaşkınlıkla izlemediniz mi? Eşime "yahu adam resmen cinayeti anlatıyor, daha neyi bekliyorlar" dediğimi hatırlıyorum...
O küçük bedene yapılanların hiçbirini aklım almıyor, mantığım kabul etmiyor. Buna rağmen itiraftan sonra polisler götürürken hala, hala ve hala o bebeği bir kum tanesi kadar önemsemediğini, bu yaratığın bu dünyada bulunma amacının ne kadar yüzeysel olduğunu, insanlık namına hiç bir derinlik taşımadığını, aldığı her nefesin boşa olduğunu, bir çocuk ölmüş ölmemiş, çöp gibi ordan oraya savrulmuş umrunda bile olmadığını görmek çok feciydi. Hala beni döverler endişesi taşıması, çocukken babasından yediği dayaklardan bahsetmesi, koğuş yerine hücreye koysunlar demesi, yıllardır kadınlarla birlikte olmadım, benim paramı alıp beni kandırdılar şeklinde ucuz savunma yapıp sadece ve sadece kendi kıçını kurtarmaya çalışması falan filan... Bedensel ihtiyaçlarını gidermek dışında hayatta hiç bir gayesi olmayan sefil yaratık...Yazık sana be, koğuşta sana dayak atarlar da canın yanar diye mi korkuyorsun, tek derdin bu mu cidden?
Ön otopsi raporunda beklenildiği üzere tecavüz ve boğulma emarelerine rastlanmış. Ama bunun dışında minik Irmak'ın bedeni çok fazla zarar görmüş. Dilerim o zararların tamamı Irmak gittikten sonra olmuştur ama bu hayvan 10 yılın acısını 10 dakikada çıkarmaya çalışırken çocuğun muhtemelen kolunu kanadını kırmıştır diye de düşünmeden edemiyorum. İnancım gereği meydana gelen her olayın bizim algılarımızın çok ötesinde, çok ince bir matematik hesabına dayandığını, Irmak'ın kurban edilmesinin neredeyse tüm mahallenin çocuklarının hayatını kurtardığını, hatta hatta Gaziantep'te kaçırıldıktan sonra evinin önüne bırakılan Kübra'nın dahi bu sayede bugün hayatta olduğunu düşünüyorum. Mantıklı tarafım herşeyin farkında ama gel bir de bunları öbür tarafa anlat... Bu kadar acı çekmeseydi keşke diyorum, inşallah hiç bir şey hissetmemiştir diyorum... Canım benim...
Duyduklarım gördüklerim koca birer düğüm boğazımda. Doğru düzgün bir fotoğrafının bile olmaması, çok yürürse ayaklarının hemen acıması, bu nedenle evin önünden hiç ayrılmayışı, o pisliğin muhtemelen tam da Irmak'ı kucakladığı anda ağzından nefes gibi çıkan"Anne" kelimesi... İçim bir daha parçalanıyor. Kısacık ömrüne bu kadar büyük bir acıyı sığdıran, öldükten sonra bile günlerce huzurlu uykusuna yatacağı mezarına hasret bırakılan, bir türlü kavuşamayan bir minik Irmak...
Ve bu çöplük herif kendini o kadar iyi saklamış ki, ya da insanlar o kadar kör ki, koca bir mahalle bunu savunuyor.Yahu sapık olmasını falan bırakın, adam yürüyen bir leş, sırf mikrop kapar diye bile göndermemeniz lazımken çocukları, neymiş efendim çocuklar bu adamın elinde büyümüş de, çok iyi bir insanmış da daha neler neler. Son 10 sene içerisinde bu şerefsizin çaktırmadan kaç çocuğu taciz etitğini tahmin edebiliyor musunuz? Korkunç... Adam yıllardır yalnız yaşıyor, karısı, çocuğu yüzüne bakmıyor, habire çocuklara şeker çikolata verip onları öpüyor, evine bahçesine sokup fotoğraflarını çekiyor ve hala o adam iyi öyle mi? Uyanın artık ya, üzerine bir "ben sapığım" diye tabela asmadığı kalmış. Nedir yani, zarar vermeyen herkes otomatikman iyi mi olur? Adam 10 yıldır çocukları gözlediğini, eninde sonunda bir çocuğa bunu yapacağını söylüyor, planı programı var, bildiğin mesai harcıyor. Yani Irmak olmasa başka bir çocuk olacaktı. Irmak'ın ablasının sözlerini duydunuz mu? Şüphelenmiş çocuk, ben onu test ettim diyor, hissetmiştim diyor. Yani çocuğun fark ettiğini hiç bir büyük anlamamış, ne feci...
Ben bu olaydan ciddi anlamda etkilendim. Kardeşlerim de öyle. Gece yarılarına kadar konuştuk, konuştuk... Şu an artık hani kardeşimin deyimiyle kedi miyavlasa ağlayacak, adamın biri yanlışlıkla çocuğumuza baksa üzerine atlayacak durumdayız. Toplumsal mesaj falan vermek değil niyetim ama lütfen artık pedofilinin, ensestin gerçek, yaşayan, nefes alan, hemen her yerde karşımıza çıkabilecek suçlar olduğunu bilelim. Çocuklarımıza dikkat edelim, ONLARI DİNLEYELİM. Emin olun kendi özel alanlarına girilmişse, bir şekilde istismar edilmişlerse, ne olduğunu anlamasalar dahi bir şeylerin yanlış olduğunu, yolunda gitmediğini hissederler. Onlara sorular soralım, onları dikkatle izleyelim. Şüphelenmekten korkmayalım. Ve asla ama asla YALNIZ BIRAKMAYALIM. Bir çocuğun gözden kaybolmasının saniyeler, hayatını kaybetmesinin ise dakikalar aldığını unutmayalım. "Bir an"ın, yani bir anlık dikkat yada dikkatsizliğin karşılığının bir çocuğun canı olabileceğini lütfen aklımızdan çıkarmayalım. Bunlar benim anne olmadan çok önce CMK avukatlığı yaptığım yıllarda karşılaştığım minik kubanlardan öğrendiklerim, kötü tecrübelerden edindiğim derslerim.
Hiç bir zaman düzelmeyecek olan ensestlere, el kadar bedenlere hallenen pedofililere gelince...Onlara tek diyebileceğim;gebersinler! Nasıl kıydılarsa aynı şekilde can versinler. Masum bir bebeğe, günahsız bir çocuğa hiç acımadan kıyan bu tarz mahlukatlar için kısasa kısastan daha iyi bir yöntem yok benim nazarımda. Tez zamanda iyi haberlerini alırız inşallah.
Allah minik Irmak'a ve katledilen tüm yavrulara rahmet eylesin, ailelerine sabırlar versin ve kimseye kendi evladının yasını tutmayı nasip etmesin.

6 Eki 2016

Romantik Düğün Anı Albümü

dugun-ani-albumu
 Çocukluğumdan sık sık hatırladığım ve çok hoşuma giden bir sahne var. Dedemlerin arka bahçedeki iki devasa dut ağacının arasına kurulan hamak şeklindeki salıncak, içinde yatan ve tek başına ağır ağır sallanan ve sallanırken 50 yıllık dut ağaçlarının birbirine girmiş dalları arasından masmavi gökyüzünü izleyen 7 yaşındaki ben. Bahçeye yer yer düşen güneş ışıklarında uçuşan toz zerrecikleri ve arada lütfedip öten tembel kuşların sesleri dışında çıt çıkmayan bir güzel bahçe. Saat öğleden sonra üç buçuk dört ve saatin beş olmasına daha en az 10 saat var. Çünkü çocuğum ve günler altmış saat uzunluğunda biliyorsunuz. Zaman hiç geçmiyor, ya da çok yavaş geçiyor ne güzel:)
dugun-ani-albumu
dugun-ani-albumu
Hiç düşündünüz mü, zaman çocukken neden bu derecede yavaş, yaş ilerledikçe ise yarış atı kıvamında geçiyor? Ya da tehlike anındaki o birkaç saniyelik zaman diliminde neredeyse bir filme konu olacak kadar çok sahneyi, önemsiz detayları bile bir anda hatırlamanın sebebi ne? Ya bazı günler bir anda uçup giderken bazılarında sıkıntıda patlamamız? Aslında hep merak ettiğim bu konuda birazcık interneti karıştırsam muhtemelen daha erken öğrenirdim ama bu bilgi onu içten içe aradığımı bilirmiş gibi tesadüfen, hop diye düştü önüme resmen.
kisiye-ozel-album
anı-albumu
Yapılan bir araştırmaya göre küçük hayvanlar, mesela böcekler ve küçük kuşlar daha büyüklerine oranla zamanı daha slow motion tadında yaşıyorlarmış. Aslında zaman aynı zaman ancak, bir saniyede bize göre çok daha fazla detayın farkına varıp kaydedebildikleri için zaman onlara göre daha yavaş işliyormuş. Bunun sebebi ise elbette tehlikelerin geç olmadan farkına varıp kaçabilmeleri için. 
Biz de yaşarız bazen buna benzer şeyler. Uç bir örnek vermem gerekirse; bazen ölümle burun buruna geliriz ve çok korkarız. "Hayatım bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti" deriz. O anda normal vakitte düşünemeyeceğimiz her şeyi düşünürüz, etrafımızdaki tüm detayları can alıcı bir şekilde kaydederiz, kurtulma planları yaparız, ailemizi, sevdiklerimizi düşünürüz. O tehlikeli durum geçtiğinde anlarız ki aslında aradan sadece birkaç saniye geçmiş, oysa bize bir ömür gibi uzun gelmiştir.
dugun-ani-albumu
scrapbook-album
Ana fikir şuymuş, hakkında en fazla anıya sahip olduğumuz olay, inanmamızın, kavramamızın en uzun sürdüğü olaylarmış. Bu da çocukken zamanın neden yavaş geçtiğini açıklıyor. Bir çocuğun tecrübelerinin hepsi çok yeni ve beyin sürekli yeni anıları kaydediyor. Büyüdükçe, yapılan işler belli bir rutine oturdukça, tekdüze ve sıkıcı bir hayata sahip oldukça yeni anı üretme işi de rafa kalkıyor haliyle. Her şey çok tanıdık. İş, okul, yollar, market, hepsi aşina olduğumuz şeyler.Bunu kırmanın bir yolu var elbette. O da zamanımızı -hafta sonlarımızı mesela- değişik aktivitelerle doldurmak. Bir gün boyunca daha önce denemediğimiz eğlenceli aktiviteler yaparsak o esnada çok eğlendiğimiz için zaman hızla geçer. Ancak günlerden pazartesi olduğunda aradan çok uzun zaman geçmiş gibi bir algıya kapılırız. Çünkü zamanı dolu dolu kullanmış, eğlenmiş ve yeni hatıralar oluşturmuşuzdur.
scrapbook-mini-album
Bu romantik düğün anı albümünü, aylar önce, yeni evlenen Sema Hanım ve eşi için hazırlamıştım. 25cm*25cm ebatlarındaki albümde pastel renkler kullandım ve dantel ve kelebek detaylarıyla hareketlendirdim. Gerisi bildiğiniz gibi. Mutlulukla kullansınlar. Albümün videosu hemen aşağıda. Kanalıma abone olmayı unutmayın, görüşmek dileğiyle, hoşçakalın:)

28 Eyl 2016

Vintage Düğün Albümü

dügün-anı-albümü
Herkese merhaba! Şu sıralar elimde olan bir kitabın, neredeyse ayrı bir romana yetecek olan dipnotlarının birinde şöyle diyor:" Madrid'de bir restorana ilk kez geldiğinde diğer herkes gibi gelirsin ve diğer herkes gibi de muamele görürsün. İkinci kez geldiğinde garsonlar sana başıyla selam verir, ekstra ekmek verirler ve bardağın daha cömertçe dolar. Ama restoranı üçüncü kez ziyaret ettiğinde öyle ya da böyle ailedensindir. Böylece garson sana mutfaktaki iyi yiyeceklere dair birkaç ipucu verebilir ve sürekli gülümser. Eğer zorunluluklar seni o küçük restorandan uzaklaştırırsa, diyelim ki bir aylığına, bir sonraki sefer ortaya çıktığında restoranın sahibi gelir, muhtemelen biraz kızgınlıkla, hangi cehennemde olduğunu sorar. Yemeğin ilk yarısında seni kızgın bir anne gibi besler ve geri kalanı için de üstüne titrer." Doğal teklifsizliğin nadide ve hoş örneklerinden biri değil mi?
vintage-dügün-albümü
vintage-dügün-albümü
 Bu masal gibi olan düğün anı albümünü, İstanbul'dan Ayşe Hanım ve eşinin düğün fotoğraflarını saklamaları için hazırlamıştım. Mış-lı zaman kullanıyorum, çünkü aylardan Nisan'dı, neredeyse 6 ay olmuş. Bu da benim yayın konusunda 6 ay geriden geldiğimi gösterir ki of yani:)
dügün-anı-albümü
dugun-ani-albumu
Çizgi film karakterlerini çok seven, çizgi film izlemeye ve masallara bayılan bu çift için, albümde kullandığım; bir varmış bir yokmuşla başlayan, yakışıklı prens, prenses, öpülen kurbağa, periler, melekler ve nihayetinde çıkılan kerevetiyle bu kağıt serisi çok uygun oldu gerçekten. Çalışırken de çok eğlendiğimi söylemeden geçemeyeceğim.
vintage-dügün-albümü
dügün-anı-albümü
Ayşe Hanım ve eşi için Ağva ve Eskişehir'in ayrı bir önemi varmış. Albümde bu iki yeri de kullanmamı rica etmişti. Ben de neden kapakta olmasın dedim ve ışıltılı yön tabelalarıyla birlikte albüm kapağını hazırladım. Albümleri tamamladığım zaman kargolamadan önce sahiplerine fotoğraf gönderiyorum. Ancak çok ısrar edilmedikçe kapağı albüm ellerine geçtiği zaman görmelerini istiyorum. Çünkü bence bu, işin en ama en zevkli kısmı. Paketi alınca, hemen o heyecanla telefona sarılıyorlar ve müthiş sözler yazıyorlar bana. Ben de mutlu oluyorum bu geri dönüşlerden. Çember bu şekilde tamamlanıyor ve sonra gelsin sıradaki.
vintage-dügün-albümü
dügün-anı-albümü
Bu güzel çifte bir ömür mutluluklar diliyorum. Artık biliyorsunuz, detaylar için video hemen aşağıda. Kanalıma abone olmayı unutmayın ve keyifli seyirler!

8 Eyl 2016

Deniz Temalı Anı Kutusu

scrapbook-ani-kutusu
Daha önce şurada Zehra Hanım için hazırladığım marin temalı anı albümünü paylaşmıştım. Zehra Hanım sonradan bu albümü ve hatıralarını saklamak için bir anı kutusu rica etti. Ben de albümüyle uyumlu olan bu kutuyu hazırladım. 
scrapbook-ani-kutusu
Kutuyu çok fazla anlatmama gerek yok sanırım. Sert mukavva, ağır gramajlı karton, scrapbook kağıtları ve çeşitli aksesuarlar kullandım.

scrapbook-ani-kutusu
Yaz ne çabuk geçti değil mi? Yılın denize girilebilen son günlerini yaşıyoruz. Hala vakit varken değerlendirmek lazım. Ben de birazdan öyle yapıcam:) Görüşmek dileğiyle, hoşçakalın.

8 Ağu 2016

"Aşkın Biz Hali" Anı Albümü

kisiye-özel-album
Merhaba! Bu bol çiçekli ve de kelebekli scrapbook anı albümü İzmir'den çok neşeli, çok pozitif ve güleryüzlü bir insan olan Semra Hanım için hazırlandı. Klasik bir egeli Semra Hanım, hani şu konuştuğunuz anda enerjisiyle sizi sarıveren, sebepsiz mutluluk verenlerden...
scrapbook-anı-albümü
scrapbook-anı-albümü
Semra Hanım taa Nisan ayında, eşiyle evlilik yıl dönümleri için istedi bu albümü. Aslında yoğunluktan dolayı başta kabul edememiştim ancak kendisi tekrardan dönüş yapıp o kadar ısrar etti ki kıramadım ama 3 günde tamamladığım tek albüm olarak  kendi rekorumu kırdım:) Aslında yayın yapma konusunda da biraz hızlansam hiç fena olmayacak...
scrapbook-anı-albümü
scrapbook-anı-albümüAlbümün teknik detaylarından falan bahsetmek isterdim ama gerçekten aynı cümleleri yazmaktan çok sıkıldım. Merak edenler lütfen önceki yayınlara baksınlar. Birinde yoksa bir diğerinde anlatmışımdır kesin:)
scrapbook-anı-albümü
scrapbook-anı-albümü
Semra Hanım konsepte karar verdikten sonra çirkin ördek yavrusu hikayesinin kendileri için çok özel olduğunu belirtti ve albümde bununla ilgili bir bölüm rica etti. Ben de albümün son kısmında çirkin ördeğin ve güzel bir kuğunun yer aldığı  bir bölüm hazırladım.
scrapbook-anı-albümü
Detayları merak edenler için albümün videosu hemen aşağıda. Hem de çok sevdiğim Yunan ezgilerini anımsatan hoş bir müzik eşliğinde:) Kanalıma abone olmayı unutmazsanız sevinirim. Keyifli seyirler, hoşçakalın:)

Ahşap Tepsiye Peçete Dekupaj Nasıl Uygulanır?

Herkese merhaba! Nasılsınız? Bugün sizlerle peçete dekupaj tekniği uyguladığım ve el boyamasıyla tamamladığım ahşap tepsimi paylaşmak istiy...