22 Haz 2015

Marin Temalı Scrapbook Mini Albüm

nautical-scrapbook-mini-album

Esra Hanım bana ulaşarak babalar gününde eşine hediye olarak vermek üzere, minik oğlu ve eşinin fotoğraflarını koyacağı bir albüm istediğini belirtti. Kendisine ısrarla renk ve tema seçimini sordum ama bana yaptığım diğer albümleri incelediğini, bana çok güvendiğini ve tüm seçimi bana bıraktığını söyledi. Çok şükür, karşıma hep çalışması son derece kolay ve anlayışlı insanlar çıkıyor. Okuyorsa eğer, kendisine tekrar teşekkür ediyorum.

nautical-scrapbook-mini-album

nautical-scrapbook-mini-album

Sizi tanımayan birinin size bu kadar güvenmesi hem şahane hem de son derece tedirgin edici. Çünkü kağıt işlerinde obsesif düzeyde titizleniyorum ve en ufak bir şey, ne bileyim bir yapıştırıcı damlası bile içime sinmezse tüm albümü çöpe atabiliyorum. Kanaviçe yaparken de böyleyim mesela, yeğenim için hazırladığım panonun bitmesine birkaç sıra kalmışken en başlarda yaptığım tek bir fazla çarpı için hepsini sökmüştüm. Hobiler, insanı rahatlatmak için vardı değil mi:)

nautical-scrapbook-mini-album

nautical-scrapbook-mini-album

Denizi çağrıştıran, kokusunu getiren her şeye bayılıyorum. Herhangi bir şey alırken ilk tercihim hep mavi ve mümkünse deniz temalı oluyor. Mesela deniz kabuklu kağıtları birer elbise, koltuk kılıfı ya da perde olarak hayal edin mesela, çok hoş olmaz mı?

nautical-scrapbook-mini-album

Esra Hanım temayı bana bırakınca, ben de doğal olarak marin temada karar kıldım. Albüm yapımında scrapbook kağıtları, ağır gramajlı fon kartonları, deniz temalı ahşap ve metal aksesuarlar, albümün kapak kısmına boyut vermek için yapışkanlı eva süngeri, maşa raptiye, kurdele, çok fotoğraflı interaktif sayfaları kapatmak için amerikan fermuarı, boyutlu çıkartmalar, şekilli delgeçler, mühürler, ahşap objeler için akrilik boya, simli tutkal, kağıtlara zarar vermemesi için mumlu ip, mandal gibi pek çok malzeme kullandım. Albüm 21.5*21.5cm ebatlarında, 6 yaprak, 12 sayfadan oluşuyor.

Klasik olarak bir sayfa cepli, bir sayfa interaktif olacak şekilde hazırladım albümü ve albüm bu haliyle, çoğunluğu 10*15 cm olmak üzere 60'tan fazla fotoğraf alıyor. Her sayfa zarf şeklinde. Böylece hem fazladan fotoğraf depolamak hem de içindeki kartlara fotoğraf yapıştırmak  ya da yazı yazmak mümkün

nautical-scrapbook-mini-album

Cepli sayfalarda ise daha küçük fotoğraflar için kartlar ve tarih gibi detayları not almak için etiketler kullandım.

nautical-scrapbook-mini-album

nautical-scrapbook-mini-album

nautical-scrapbook-mini-album


nautical-scrapbook-mini-album

Çok keyif alarak çalıştığım, renkli, cıvıl cıvıl bir albüm oldu. Aslında bu kadar fotoğraf eklemeyecektim ama hangisini koyacağıma karar veremeyince tüm sayfaları paylaşmaya karar verdim. Sıkılmadınız umarım.

nautical-scrapbook-mini-album

nautical-scrapbook-mini-album

nautical-scrapbook-mini-album

Herkese bol güneşli, bol kahkahalı, güzel bir hafta dilerim. Görüşmek dileğiyle.

13 Haz 2015

Scrapbook Vintage Albüm

scrapbook-vintage-album

Herkese merhaba. Blog dünyasında genel anlamda bir durgunluk mu var, yoksa ben bu aralar pek vakit ayıramadığım için bu tamamen benim kuruntum mu bilmiyorum.Umarım herkesin keyfi yerindedir.

Gaziantep'ten Ezgi Hanım için hazırladım bu albümü. Kendisi eskitme tarzı albümleri çok sevdiğini söyledi ve geri kalan her şeyi benim zevkime bıraktı saolsun. 

scrapbook-vintage-album

Albüm 20*20*6 cm ebatlarında. 6 yaprak, 12 sayfa ve küçüklü büyüklü 60'tan fazla fotoğraf alabiliyor. Ayrıca sayfaları zarf şeklinde tasarladığım için ekstra depolama alanı da mevcut.

scrapbook-vintage-album

scrapbook-vintage-album

Sayfaları diğer albümlerimde olduğu gibi biri cepli diğeri interaktif olacak şekilde tasarladım. Değişik sürprizler barındıran, belli bir mekanizma içeren sayfaları yapmaktan özellikle keyif alıyorum. Sonuçta nasıl yapıldığını bilseniz bile albümünüze uyacak ölçüleri sizin hesaplamanız gerekiyor. Bu da işi daha zor ama çok daha eğlenceli hale getiriyor. 

scrapbook-vintage-album

scrapbook-vintage-album

Albümün yapımında vintage görünümlü scrapbook kağıtları, kalın fon kartonları, mukavva, çeşitli aksesuarlar, mühür ve delgeçler, kurdele ve eva gibi pek çok malzeme kullandım. Kullandığım tüm sayfaları, mumlu ipleri ve hatta cepli sayfalarda kartları tutturmak için kullandığım mandalları dahi eskittim. Biraz el oyaladığı doğru ama bence vintage bir albümün ilk şartı o mucizevi eskitme mürekkebi. Yani ahşap boyamada antiquini ne kadar seviyorsam distress inki de o denli seviyorum:)

scrapbook-vintage-album

scrapbook-mini-albüm

scrapbook-vintage-album

scrapbook-vintage-album

Albüm çoktan sahibine ulaştı. Mutlulukla kullansınlar, güzel anılar biriktirsinler. Görüşmek dileğiyle, hoşçakalın.

scrapbook-vintage-album

10 Haz 2015

Ela Masal-12. Ay


Ela Masal-12. Ay

Canım Yavrum,
Küçücük bir monitördeki pıt pıt atan o minicik kırmızı noktanın şu an yarı boyuma ulaştığını görmek gerçek bir mucize benim için. Ama ne kadar büyürsen büyü, kucağım seni sarıp sarmalayacak kadar geniş, sense bu kucağa sığacak kadar küçük kalacaksın hep.

Ela Masal-12. Ay
Artık bir yaşındasın yavru kuşum. Daha çektiğim sancıları bile dün gibi hatırlarken, senin ilk sözcüklerin, ilk gülümsemen, ilk ek gıdan, ilk emeklemen derken şimdi karşımda taa ciğerinden annemmm deyip beni öpen, öpücük attıktan hemen sonra elini kalbine koyan, karşımızda oturup kocaman insanlar gibi laf dinleyen, yürümeyi es geçip koşmaya başlayan bir dünya güzeli var. 
 
Ela Masal-12. Ay

Gelişinle bizi çok mutlu ettin canımın içi. Senden önceki hayatımız kötü değildi ama senden sonra muhteşem oldu. Tüm zorluklara, canımızdan can götüren tüm korkulara, endişelere ve gözyaşlarına rağmen seninle geçen bu bir yılı, 33 senelik hayatımın hiçbir anına değişmem bebeğim. İyi ki doğdun, iyi ki bizim kızımız oldun pamuğum.

Ela Masal-12. Ay
Her anne gibi benim de senin için uçsuz bucaksız hayallerim, dilimden düşürmediğim dualarım var. Keşke elimde olsa da hayatı senin için pürüzsüz bir hale getirebilsem. Ama işte... İnşallah çok iyi yürekli, cesur, kendine güvenen, ayakları yere sağlam basan, dürüst bir insan olursun. İyi bir eğitim alıp sevdiğin işi yaparsın. Dilerim bir sürü dil öğrenirsin ve tüm dünyayı gezersin. Bak bunun için iki kez dua ediyorum:) Ve gezdiğin yerlerde, bir sürü insanın hayatına dokunup hepsinde güzel anılar, unutulmayacak izler bırakırsın. Aynı anda pek çok kişinin aklından geçip, yüzleri gülümsetip, hep iyilikle anılan bir insan olursun inşallah. Allah sana güzel yazılar yazsın, hep iyilerle karşılaştırsın can parçam. Çok sağlıklı, çok mutlu, çok uzun bir ömrün olsun. Nice yıllara, nice yaşlara güzel kızım. Daha önce söylemiş miydim nefesim, boğazımdaki düğümüm, kalp çarpıntım, seni çok, çok, çok seviyorum...

15 May 2015

Ela Masal 10. ve 11. Ay



Canım Yavrum, 
Bildiğin ve muhtemelen hiç hatırlamayacağın üzere son bir aydır toplanma, taşınma ve yerleşme işleriyle meşgulüz. Ayrı ayrı yazmaya fırsat bulamadığım için ben de son iki ay yazılarını toparlayıp beraber yayınlamaya karar verdim. Neler oldu neler, duyunca inanamayacaksın. Gel de anneciğin sana bu iki ayda ne kadar büyüdüğünü, nasıl değiştiğini ve birey olma yolunda ne kocaman adımlar attığını anlatsın:)


Yavru kuşum, ben şu an bilgisayarın başındayım. Sense oyun halına oturmuş legolarınla oynuyorsun. Tüm legolarını kutusundan çıkarıp sağa sola fırlatıyorsun ama "hadi topla annecim oyuncaklarını" dediğimde yine tek tek hepsini kutusuna koyuyorsun. Büyüdün derken ciddiydim yani:)

ela-masal-10.ay-11.ay

Bebeğim, daha iki ay önce senin emeklemeyeceğini düşünüyordum. Ama sen önce oturur vaziyette ve etrafında dönerek daha sonra ise klasik emekleme pozisyonu alarak ve tüm hızınla depar atmaya başladın:) O kadar kibar, öyle zarif emekliyorsun ki...Tabii önce rotanı belirliyorsun. Bunun için elinde tuttuğun herhangi bir şeyi gideceğin tarafa doğru fırlatıyorsun, sonra da onu almak için harekete geçiyorsun. Böylece oradan oraya her yeri gezmiş oluyorsun güzel kızım.

İşte biz böyle senin totini sallayışınla mest olmuşken, ilk emeklemenin üzerinden sadece iki gün geçmişken bir anda bana, babana ya da koltuğa tutunarak ayağa kalkmaya başladın. İlk adımların da hemen ardından geldi zaten. Hala tam olarak yürüyemiyorsun ama elinden tutarken eğer dengeni sağlamışsan hemen elimizi itip sevinç çığlıkları atarak birkaç adımlık özgürlüğünü ilan ediveriyorsun. Yerim senin yürüyüşünü:)

ela-masal-10.ay-11.ay

Annecim dişlerin henüz tam çıkmamışken zor da olsa yumurta sarısını, peyniri, yoğurdu-en çok da yoğurdu-yiyordun. Ama dişlerin çıktıkça yediğin yemek azaldı. Yumurtayı görünce ağzını kilitliyorsun resmen, bunu nereden öğrendin bilmiyorum. Günde 5 öğün yoğurt versem itirazsız yerdin, şimdi birkaç kaşık alıp sonrasında kaşığa vurup ne var ne yok döküyorsun. Bazen hadi bana yedir annecim diyorum, elindeki lokmayı ağzıma uzatıyorsun, sonra vazgeçip kendin yiyorsun, ben de sen kendini besledin diye havalara uçuyorum. Şu anda tam 6 dişin var ve yeni yeni kaşar peyniri ve tuzsuz zeytini yemeye başladın. Tahıllı ekmeklerle aran iyi. Elmayı ısırarak yiyebiliyorsun, muzu çok seviyorsun, kivi de fena değil. Bu ay ilk kez çağla yedin ve sevdin. Limon yalamak da favorilerin arasında. Pilavı ilk denediğinde sevmemiştin ama şaşırtıcı bir şekilde bu ay ilk defa küçük bir kase yedin. Sulu yemeklerden tattırmak istediğimde hiç şans vermiyorsun ama elimdeki magnum için ağlayabiliyorsun:) Sen daha bebeksin yavru kuşum, yemekle abur cuburun arasındaki farkı bir görüşte nasıl anlıyorsun, gerçekten merak ediyorum.  Neyse ki tüm sızlanmalarıma ve şikayetlerime rağmen beni çok mutlu eden bir konu var ki o da hala anne sütüne bayılman. Anne sütü hala seni en çok rahatlatan, gerginliğini alan, korkularından arındıran ve kucağıma huysuz bir şekilde yatmış olsan bile hep yüzünde kocaman bir gülümsemeyle kalkmanı sağlayan tek şey. Aferin sana meleğim:)

ela-masal-10.ay-11.ay

Can parçam, bir sürü oyuncağın var. Hatta çocukluk yıllarımdan bu yaşıma kadar biriktirdiğim, hatırası olan oyuncaklarım dahil hepsi senin artık. Buna rağmen sen nerede bir elektronik cihaz, aygıt vs. görsen resmen dibinde bitiyorsun. Mesela kumandayı eline geçirir geçirmez arka kapağını açıp pillerini çıkarıyorsun ya da ağzına alıp kemiriyorsun. Sırf bu yüzden güzel kızım, evde biriken ne kadar bozuk, eski mouse, klavye, telefon ve kumanda varsa hepsini toplayıp sana verdik ki çalışan cihazlardan uzak durasın, ama pek bir işe yaradığını söyleyemeyeceğim:)

ela-masal-10.ay-11.ay

Tontişim sen artık tam bir taklitçi minik maymuna dönüştün bu son iki ayda. Ellerimizi, kollarımızı dikkatle izleyip hemen ardından aynı hareketleri kendin de yapmaya başlıyorsun. Çıkardığımız sesleri hem de aynı tonlamayla çıkarıp dikkatimizi çekmeye çalışıyorsun. Mesela ben doğduğun günden beri her altını açmamda ayaklarının altını öpüp kokluyorum. Sen yaptığım şakaları anlamaya başladığından beri ise "üff bu ayaklar  kokmuş" deyip burnumu kırıştırıyorum. Sen de kahkalar atarak gülüyorsun. Artık gün içinde ne zaman şirinlik yapmak istesen ya da ne zaman bir aynada kendini görsen suratını kırıştırıp o minicik ağzını büzüştürüp burnunu çekmeye başlıyorsun. Bayılıyorum:)

Bebeğim büyümenle birlikte elinin ne kadar ağır olduğunu da yakından öğrenmiş bulunuyoruz. Evet sana ellerini yumruk yapmayı öğretmiş olabilirim ama bunu yumruk atmak şeklinde bende ya da babanda denemen gerekmezdi bence:) Yine de "çok acıdı, hadi öp de geçsin" dediğimde dudaklarını yüzüme yaslayıp hımm diye bir ses çıkarıyorsun ki sanırım 100 yumruk falan daha yiyebilirim, sorun yok keltoşum:)

ela-masal-10.ay-11.ay

Hala çok sosyalsin bitanecik kuzum. Gittiğimiz her yerde bindiğimiz her asansörde, kendine laf atıp gülücükler göndereceğin birini buluyorsun mutlaka. Kendi ebatlarındaki bebeklere ve hatta biraz daha büyük çocuklara çıldırıyorsun. Biz senin arkalarda bir yerlerde bir bebek gördüğünü o süper desibeldeki, heyecan ve sevinç yüklü çığlığından ve deli gibi ellerini çırpmandan anlıyoruz.Yalnız bu ay ilk defa köpek havlamasından korktuğunu keşfettik. Hem yan komşunun devasa köpeği Bambam, hem de artık gözleri görmeyen zavallı Zeytin'in havlamaları seni dakikalarca ağlattı. Kıyamam ben sana güzel gözlüm benim:)

Daha önce babanın güneş gözlüğünden korkuyordun ya pamuğum, hah işte artık korkmuyorsun. Bir anda alıştın ve babanı acayip mutlu ettin. Ama baban tıraş olduğunda bir yarım saat kesinlikle yaklaşmıyorsun, baban sana yaklaştığı anda da çığlığı basıp ağlıyorsun. Bakalım bu ne zaman değişecek:)

ela-masal-10.ay-11.ay

Artık her şeyi işaret parmağınla gösteriyorsun ve bizden bir cevap bekliyorsun akıllı kızım. Biz de "o saat, bu pencere" şeklinde her defasında sana cevap veriyoruz. Hele ne istiyorsun dediğimizde gerçekten istediğin şeyi gösterirsen çok mutlu oluyoruz bitanem. Seninle asgari düzeyde bile olsa anlaşabilmek o kadar anlamlı ve güzel ki...

Anneciğim artık sen de parka giden çocuk güruhuna katılmış bulunuyorsun. Salıncaklar ise her çocuk gibi favorin. Salıncağın boyutu hala senin gibi bir miniğe göre büyük. Ama sen bir elinle öndeki, diğer elinle arkadaki zincirden tutunup köy ağası modunda hafif geriye kaykılıyorsun ve etrafı büyük bir ciddiyetle izlemeye başlıyorsun. Biz seni salladıkça keyiflenip kahkahalar atıyorsun. Sen kahkalar attıkça biz mutlu oluyoruz. Demek ki kısır döngüler de güzel olabiliyormuş bazen ve çocuklu ailelerin park keyfi diye bir eğlencesi varmış hakikaten.

Bebeğim arabada genelde aynı radyoları dinlediğimizden senin de aşina olduğun, çalmaya başladığında resmen delirdiğin, ellerinle ayaklarınla tempo tuttuğun bazı şarkılar var. Hatta daha ilk tınısını duyduğunda mutlaka kendi koltuğundan eğilip bana bakıyorsun ve sonrasında mırıldanarak eşlik ediyorsun şarkıya. En sevdiğin brianna-all I need. Büyüdüğünde arar bulur dinlersin belki tekrar. Hadise'nin prenses şarkısının baba evi dediği kısımda babaaaa diye bağırıyorsun. Lost frequencies-are you with me, kate linn-zaynah ve akcent-kamelia ela masal top 5 olarak sayılabilir civcivim:) Senin o şarkıları ayırdeden kulağını, şarkıya eşlik eden dilini, bileklerini döndüre döndüre oynattığın ellerini yerim, anlıyor musun:)

ela-masal-10.ay-11.ay
Ela Masal'ım, yavrum, çok hızlı büyüdün yine. Hem çok seviniyorum, temel taşların tamamlanmasına az kaldı diye, hem de üzülüyorum seninle geçen bu günlerin, saatlerin tekrarı yok diye. Neyse ki doğduğundan beri hiç ayrılmadık ve sendeki mikronluk değişikliği bile olduğu anda görebildim. Seni kimseden dinlemek zorunda kalmadım, ben hep anlatan taraftım. Çok şanslıyım, çok şanslıyız bebeğim. Şükürler olsun! Sırtındaki o  kıpkırmızı çileğini, sol kolunun dirsek içindeki çift çizgini öperim, öperim, öperim:)
Daha önce söylemiş miydim annesinin kuzusu, seni çok ama çok ama çok seviyorum...

9 May 2015

Cihan'ın Bahçesi

cihanın-bahcesi

Cihan Ablacım,
Hiç yüz yüze gelmedik seninle. Buna rağmen blogundan paylaştığın güzellikler sayesinde, ne kadar pozitif, kocaman yürekli bir insan olduğunu seni her ziyaret edişimde hissettim. Sanırım yazılarını okuyup da-tam da senin istediğin gibi-senin yanından kötü hislerle ayrılan tek bir ziyaretçin olmamıştır. Elişlerin, kanaviçelerin, örgülerin, çiçeklerin, torunlarına olan sevgin, masal gibi bahçen, hani gelsek artık hiç yabancılık çekmem dediğim evinin sevimli köşeleri. Ve rengarenk, cıvıl cıvıl fotoğraflarla süslü her yazının sonunda belli belirsiz hüznün, gidenlere olan özlemin...

Ani gidişine çok ama çok üzüldüm ablacım. Hayatı bu kadar dolu dolu yaşayan sen gibi birinin nedense hiç ölmeyeceğini düşünüyor insan. Ama şimdi dönüp dönüp eski yazılarını okudukça, "içini yakıp kavuran" acılarını, "beni bekleyenler, özleyenler var" ya da "hayat çok zor"  derken neyi kastettiğini, kalbinin bir yarısı ailene, sevdiklerine adanmış olsa da diğer yarısının ne denli üzgün olduğunu daha iyi anlıyorum sanırım.

Hepsi sona erdi ve ben bu açıdan senin adına çok mutluyum. Mekanın cennet olsun, yattığın yer nurlarla dolsun. Geride kalan tüm sevdiklerine Allah sabırlar versin. Hasret kaldığın melek kızına da bizden çok selam söıyle. Gerçekte nasıldır bilinmez ama nedense tam da şu an o güzel yürekli anne-kızın yukarlarda bir yerlerde ellerinde çay fincanları, etraflarında kanaviçelerle yemyeşil bir bahçede oturdukları ve kahkahalar atarak muhabbet ettikleri bir resmi hayal etmek bana çok iyi geliyor, içimi ferahlatıyor. Güle güle ablacım, yolun açık olsun...

20 Nis 2015

Kesme Tahtasından Kara Tahta Notluk

kesme-tahtasından-notluk
Birkaç ay önce yapımcı bir hanımefendiden bir mail aldım. Mail, benim için spam sayılacak kadar mucizeviydi:) Hemen aradım kendisini. Hanımefendi bana yeniden yapılanan bir tv kanalı için eski eşyaları yenileyen (evet o benim), ahşap ve dekoratif boyama yapan bir bloggerın hazırlayacağı bir program yapmak istediklerini, benim blogumu incelediklerini ve aradıkları şartları sağladığımı düşündüklerini, tv programı ve sunuculuk fikriyle ilgilenip ilgilenmediğimi sordu.
Allah aşkına, bana bir tane blogger gösterin ki hayallerinden biri tv programı yapmak olmasın:) Ben de böyle bir teklifin çok cezbedici olduğunu, çalışma şartları uygun olursa (Ela'yı ve Ankara'daki programımı düşünerek) sevinerek-hayır-havalara uçarak kabul edeceğimi belirttim. Eşim benden hevesli, "ben buradaki şartları ayarlarım, sen kabul et, hemen gidip İstanbul'dan ev tutalım, ben çekim saatlerinde Ela ile ilgilenirim" dedi, canım benim:) Neyse hanımefendi kendisine çalışmalarımı, yayınlarımı linkleriyle beraber özetleyen, kendi fotoğraflarımın da olduğu bir mail göndermemi istedi.
Ben de bugüne dek yenilediğim eşyaları, çok farklı fikirler paylaştığımız nedesem isimli ortak yapımımızı, efendime söyliyeyim dergi röportajımı (basında ben!) ve "doğurdum ama hala fitim kahretsin" pozlarımı kendisine gönderdim. Kanaldan olumlu yanıt alır almaz bana döneceğini belirtti.
kesme-tahtasından-notluk
Program hafta içi her gün kısa kısa ya da hafta sonu bir gün uzun olacak şekilde düşünülmüş. Konsept tamamen geri dönüşüm ve eski eşyaların yenilenmesinden ibaret. Sunucu önce peşinde kameramanla eski eşya satan bir yere gidecek, eşyayı alıp ev şeklinde dekore edilmiş stüdyoya gelecek ve o eşyadan yepyeni, kullanılabilir bir şey üretecek.
Fikri çok sevdim. Hatta ek olarak çok becerikli blogger arkadaşlarımın olduğunu, her bölümde farklı birini misafir edebileceğimi söyledim. Yapımcı da bu fikri çok sevdi:) Gel zaman git zaman kanaldan cevap beklendi ancak yayın akışında böyle bir programa yer verilmedi, yapımcıya olumlu ya da olumsuz bir dönüş de olmadı. Yani proje şimdilik askıda ama bir gün gerçek olursa ilk iş kesme tahtasından notluk yapacağım, kesin:))
kara-tahta-notluk
Bu zavallı kesme tahtası aslında bambudan, kaymak gibi yüzeyi olan eli yüzü düzgün bir eşyaydı. Ama eşim saolsun, bulaşık makinasına atınca tahta resmen çekmiş ve yer yer çatlamış. Benim lugatımda atmak diye bir kelime olmadığına göre kesme tahtası da kara tahta notluk oluverdi. Yapılışına gelirsek; kara tahta boyasını alıyoruz.
Bir kat yukarıdan aşağıya, iz yapmayan bir fırça ile düzgün bir şekilde boyuyoruz. Kuruduktan sonra bu defa sağdan sola ya da soldan sağa yine düzgün bir şekilde boyayıp kurumaya bırakıyoruz. Bu kadar:) Aman cilalamaya kalkmayın, yazı falan yazamazsınız üzerine.
kara-tahta-notluk
Ben asma kısmını tığla sık iğne şeklinde yaptım, sonra üçer zincir çekerek ve kurdeleyi de içine alarak devam edip başladığım noktaya döndüm. Kurdelenin uçlarını da fiyonk yaptım. Alt kısımda yine fiyonk ve biraz dantel kullandım. Tebeşir için küçük bir kurdele parçasından kılıf yaptım. Hem yazarken elimiz kirlenmesin hem de işimiz bitince o minik mandala tutturabilelim diye.
Herkese hayallerinin gerçek olduğu, güzel haberler aldığı süper şahane bir hafta dilerim:)

15 Nis 2015

Ahşap Boyamada Transfer Tekniği

ahsap-boyamada-transfer
Evde kullandığım pek çok ahşap objede transfer tekniğini uygulamama rağmen, şimdiye kadar blogta hiç paylaşmadığımı fark ettim. Bu nedenle uzun zamandır kullanmak istediğim bu güzel gözlü geyiğimle, transfer tekniğini kullanarak bir tepsi hazırladım. Aslında tam bir kış tepsisi olacaktı ama araya o kadar çok iş girdi ki, ben yayınlayana kadar bahar geldi:)
ahsap-boyamada-transfer
Kolay transferler çıktığından beri, bildiğimiz transfer yöntemi artık zor transfer olarak anılıyor. Ancak bana göre normal bir dekupaj uygulamasından daha zor değil. Çünkü dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, uygulama esnasında hava kabarcığı kalmamasıdır ki, dekupaj tekniğinde de -ister kağıt, ister peçete- hedef kabarcıksız, pürüzsüz bir uygulamadır. 

Bu tekniği uygulamak isterseniz, seçeceğiniz bir resme, transfer tutkalına, eski bir kredi kartına, ahşap bir objeye ve verniğe ihtiyacınız var. Transfer yapmak istediğiniz resmin ön yüzüne transfer tutkalını düzgün bir şekilde sürdükten sonra objeye yapıştırıyorsunuz. Yalnız bir anda resmi tepsiye bırakırsanız muhtemelen hem yamuk hem de bol kabarcıklı olacaktır. Bunun yerine önce bir kenarını tepsiye koyup, sert bir kartla bastırarak kalan kısmı yapıştırırsanız hatasız bir sonuç elde edersiniz. 

ahsap-boyamada-transferBen beyaza boyadığım ahşap tepsiye güzel gözlüyü anlattığım şekilde yapıştırdım ve tam bir gün sonra nemli bir süngerle resmi yavaş yavaş ıslattım. Tamamen ıslanan resmi parmağımla soydum. Burada resme nazik davranmazsak, transfer olmasını istediğimiz kısmın tepsiden tamamen soyulmasına sebep olabiliriz.
Bu yüzden acele etmeden, ağır ağır soyuyoruz. Bu aşamadan sonra yine farklı tekniklerle resmi tamamlayabilir ya da öylece bırakabiliriz. Ben diş fırçasına aldığım gri boyayı püskürterek tepsinin kalanını tamamladım. Dediğim gibi bu bir kış tepsisiydi ve aklımdaki görüntü de tam olarak böyleydi. Tepsinin altını tamamen siyaha boyadım, tepsinin kenarlarını kuru bir fırçaya aldığım az miktarda siyahla süpürdüm ve gölgelendirdim. Ardından da vernikledim. Denemek isteyenlere kolay gelsin şimdiden.
Herkese bol güneşli, güzel bir hafta dilerim:)

Ahşap Tepsiye Peçete Dekupaj Nasıl Uygulanır?

Herkese merhaba! Nasılsınız? Bugün sizlerle peçete dekupaj tekniği uyguladığım ve el boyamasıyla tamamladığım ahşap tepsimi paylaşmak istiy...