Ahşaplar,;minicik oyuncaklarla, minyatür objelerle bir araya gelmiş ve ortaya bu nefis kapı ve duvar süsleri çıkmış. Bayıldım hepsine, siz de bayılın istedim:)
Kaynak
7 Ara 2012
4 Ara 2012
Yılbaşı Temalı Dekupaj Resimleri
Benim için yılbaşının eskiyen bir yılı geride bırakmak dışında bir anlamı olmasa da, o gece lapa lapa kar yağmasını çok isterim. Henüz yağış başlamadı ama haberlere bakılırsa eli kulağında.
Marifetli bloggerlar çoktan yeni yıl havasına girdi ve birbirinden güzel kırmızı-yeşil ürünler ortaya çıkmaya başladı bile. Ben de ahşap boyamayla ilgilenen arkadaşlarım için yılbaşı temalı dekupaj resimleri paylaşmak istedim. Bakalım beğenecek misiniz?
26 Kas 2012
Cam Kavanoz Boyama
Bu cam kavanozlar Mualla Hanım için hazırlandı. Kavanozlar önce 4-5 kat enamels wicker white rengine boyandı, ardından 100 derecede yarım saat fırınlandı. Dekupaj resimleri hamurla kabartılarak yapıştırıldı. Sprey vernikle 5 kat verniklendi.
16 Kas 2012
Eski Masa Yenileme
Son derece eski ve yıpranmış olan bu zarif masa, yanyana görmeye pek de alışkın olmadığımız renklerde boyanarak yenilenmiş.
Bu haliyle dikkat çekmezdi belki ama üzerine eklenen stencili ile gayet hoş bir görünüme kavuşmuş. Üstelik ilk başta garip görünen renklerle de bütünlük sağlanmış. Aslında bir eşyayı yenilemek, onu sadece boyamaktan ibaret değil.
Ona boya haricinde mutlaka bir şeyler katmalısınız ki, elinizin değdiği belli olsun, tarzınızı yansıtsın. Keyifli yenilemeler:)
Kaynak
Ona boya haricinde mutlaka bir şeyler katmalısınız ki, elinizin değdiği belli olsun, tarzınızı yansıtsın. Keyifli yenilemeler:)
12 Kas 2012
Yıllar Sonra Gelen Cevap
Bir süredir ilginç olaylara ara vermiştim. Dün annemlerle eskilerden bahsederken bu konu açıldı tesadüfen. Bloguma da hala yazmadığımı hatırlayınca, sizlerle de paylaşmak istedim.
7-8 yaşlarındaydım. Bir yaz günüydü ve muhtemelen okullar tatildi. Çünkü tatil günlerinde akşam ezanı okunup da annemin bizi çağıran sesini duyana dek içeri girmezdik. O gün de hava kararmıştı ama henüz annemin balkondaki silüeti görünmediğinden eve girme işini ağırdan alıyorduk ki, annem balkonda değil apartmanın bahçesinde belirdi. Sadece annem değil, apartmandaki tüm kadınlar bahçeye inmişti.
Kötü haber ne kadar çabuk duyuluyor, ne kadar hızlı yayılıyordu. Bizim mahallenin yukarısında çatallaşan bir yol vardı. Yolun iki tarafında ise iki ev. Birinde çocuklu bir aile, diğerinde ise bildiğim kadarıyla çocuğu olmayan bir karı-koca yaşıyordu. Çocuklu ailenin babası uzun zamandır çocuksuz ailenin hanımıyla bir ilişki yaşıyordu. İşin tuhafı, bu ilişkiyi çocuklu ailenin annesi de biliyor, ancak elinden bir şey gelmediğinden sesini çıkaramıyordu. Çocuksuz ailenin kocası ise zaten hastaydı ve hatta iddialara göre, kadın kocasına devamlı surette uyku ilacı veriyor ve kocasını tavan arasında hazırladığı bir yatakta yatırıyordu.
Çocuklu ailenin, evlenme çağına gelmiş bir kızları vardı. Akşam genç kızı istemek için evlerine görücü gelecekti ancak evin babası çocuksuz ailenin evindeydi. Çocuklu ailenin annesi, kocasını çağırmak için çocuksuz ailenin kapısını çaldı. Kapıyı çocuksuz kadın açtı. Her ne kadar amaç sadece kocayı eve çağırmak, babanın kızı istenirken ailesinin başında durmasını sağlamak olsa da, birbirinden nefret eden iki kadının karşılaşması elbette iyi sonlanmayacaktı.
Çocuklu evin annesi dayanamayarak ağzına geleni söylemiş, çocuksuz kadın karşılık vermiş ve kavga başlamıştı. Çocuklu evin babası da bu arada kapıya çıkmış ve olaya dahil olmuştu. Çocuksuz kadın işlerin büyüyeceğini anlayınca, böyle şeylerin dışarıda konuşulmayacağını söyleyip çocuklu kadını içeri çekti ve bir daha da çocuklu kadını gören olmadı. Ancak o ana kadar yaşananları, karşı evlerden birinde yaşayan başka bir komşu kadın izliyordu. Çocuklu evin annesinin içeriye girdiğini görmüştü, ancak dışarıya çıkan olmamıştı.
7-8 yaşlarındaydım. Bir yaz günüydü ve muhtemelen okullar tatildi. Çünkü tatil günlerinde akşam ezanı okunup da annemin bizi çağıran sesini duyana dek içeri girmezdik. O gün de hava kararmıştı ama henüz annemin balkondaki silüeti görünmediğinden eve girme işini ağırdan alıyorduk ki, annem balkonda değil apartmanın bahçesinde belirdi. Sadece annem değil, apartmandaki tüm kadınlar bahçeye inmişti.
Kötü haber ne kadar çabuk duyuluyor, ne kadar hızlı yayılıyordu. Bizim mahallenin yukarısında çatallaşan bir yol vardı. Yolun iki tarafında ise iki ev. Birinde çocuklu bir aile, diğerinde ise bildiğim kadarıyla çocuğu olmayan bir karı-koca yaşıyordu. Çocuklu ailenin babası uzun zamandır çocuksuz ailenin hanımıyla bir ilişki yaşıyordu. İşin tuhafı, bu ilişkiyi çocuklu ailenin annesi de biliyor, ancak elinden bir şey gelmediğinden sesini çıkaramıyordu. Çocuksuz ailenin kocası ise zaten hastaydı ve hatta iddialara göre, kadın kocasına devamlı surette uyku ilacı veriyor ve kocasını tavan arasında hazırladığı bir yatakta yatırıyordu.
Çocuklu ailenin, evlenme çağına gelmiş bir kızları vardı. Akşam genç kızı istemek için evlerine görücü gelecekti ancak evin babası çocuksuz ailenin evindeydi. Çocuklu ailenin annesi, kocasını çağırmak için çocuksuz ailenin kapısını çaldı. Kapıyı çocuksuz kadın açtı. Her ne kadar amaç sadece kocayı eve çağırmak, babanın kızı istenirken ailesinin başında durmasını sağlamak olsa da, birbirinden nefret eden iki kadının karşılaşması elbette iyi sonlanmayacaktı.
Çocuklu evin annesi dayanamayarak ağzına geleni söylemiş, çocuksuz kadın karşılık vermiş ve kavga başlamıştı. Çocuklu evin babası da bu arada kapıya çıkmış ve olaya dahil olmuştu. Çocuksuz kadın işlerin büyüyeceğini anlayınca, böyle şeylerin dışarıda konuşulmayacağını söyleyip çocuklu kadını içeri çekti ve bir daha da çocuklu kadını gören olmadı. Ancak o ana kadar yaşananları, karşı evlerden birinde yaşayan başka bir komşu kadın izliyordu. Çocuklu evin annesinin içeriye girdiğini görmüştü, ancak dışarıya çıkan olmamıştı.
Çocuklu anne eve dönmeyince, yakınları polise başvurdu. Komşuların ifadeleri alındı ve çocuklu kadının son olarak çocuksuz kadının evine girerken görüldüğü tespit edildi. Ancak ev didik didik aranmasına rağmen herhangi bir sonuca ulaşılamadı.
Bizim mahallenin aşağısında halı yıkanan bir çeşme vardı. Babaannemler de halılarını bu çeşmede yıkarlardı. İşte kadının arandığı günlerde babaannem çok acayip bir şey hatırladı. Çocuklu kadının kayboluşundan iki gün sonra babaannem o çeşmeye halı yıkamaya gitmişti ve çocuksuz kadının da çeşmeye kocaman bir halıyla geldiğini görmüştü.
Kadın hızlı bir el hareketi ile halıyı açmış ve açmasıyla yemyeşil bir sinek sürüsünün halıdan havalanması bir olmuştu. Babaannem şaşırmış ve sineklerin neden halıya biriktiğini sormuştu. Çocuksuz kadın ise halının uzun süredir kullanılmadığını, kirlendiği için sineklerin biriktiğini söylemişti. Garip... Oradaki tüm kadınlar da buna inanmıştı...
Birkaç gün sonra, çocuksuz kadının evinin arkasındaki boş alanda, ağabeyleriyle top oynayan bir kız çocuğu, topunu çöp variline kaçırdı. Hatırlayanlarınız vardır belki, eskiden mahalle aralarında yarısı kesilmiş variller olurdu ve çöpler bu varillere atılırdı. Topunu almak için varile uzanan kız, önce hareketsiz kaldı, sonra eline dolanan saçlardan kurtuldu ve dehşet içinde, çığlık çığlığa evine doğru koşmaya başladı.
Önce küçük kızın kardeşleri, sonra çevredekiler ve en son polis baktı o varile. Çocuklu evin annesinin başı, varile atılmıştı. İşte annemi ve apartmandaki diğer tüm kadınları bahçeye indiren kötü haber buydu. Ayrıntılar ise sonradan netleşti. Eve girer girmez çocuksuz kadın tülbendini çocuklu kadının boynuna dolamış ve boğmuştu. Vücudu parçalanmış, kolları bacaya sokulmuştu. Bir kısmı yakılmış, bir kısmı kanala atılmıştı. Başı ise çöpten çıkmıştı.
Tüm bu işlemler ise babaannemin gördüğü halının üzerinde yapılmıştı. O gün luminolün adli kimyadaki yeri bu kadar değerli olmasa gerek ki, evde gözle görülmeyen kan izleri yok sayılmıştı. Biz duyduklarımızla bu kadar korkmuştuk, küçük kız kim bilir ne haldeydi. Anneme kızı tanıyıp tanımadığını sordum ama hayır, tanımıyordu. Sonradan öğrendik ki; çocuksuz kadın ve çocuklu adam tutuklanmış. Çocuksuz kadın duruşmada kırmızı bir etek-ceket takım giymiş. Siyah rugan ayakkabıları varmış ayağında. Tüm suçu üstlenmiş. Çocuklu adam beraat ederken kadın müebbet hapis cezası almış.
Kadın hızlı bir el hareketi ile halıyı açmış ve açmasıyla yemyeşil bir sinek sürüsünün halıdan havalanması bir olmuştu. Babaannem şaşırmış ve sineklerin neden halıya biriktiğini sormuştu. Çocuksuz kadın ise halının uzun süredir kullanılmadığını, kirlendiği için sineklerin biriktiğini söylemişti. Garip... Oradaki tüm kadınlar da buna inanmıştı...
Birkaç gün sonra, çocuksuz kadının evinin arkasındaki boş alanda, ağabeyleriyle top oynayan bir kız çocuğu, topunu çöp variline kaçırdı. Hatırlayanlarınız vardır belki, eskiden mahalle aralarında yarısı kesilmiş variller olurdu ve çöpler bu varillere atılırdı. Topunu almak için varile uzanan kız, önce hareketsiz kaldı, sonra eline dolanan saçlardan kurtuldu ve dehşet içinde, çığlık çığlığa evine doğru koşmaya başladı.
Önce küçük kızın kardeşleri, sonra çevredekiler ve en son polis baktı o varile. Çocuklu evin annesinin başı, varile atılmıştı. İşte annemi ve apartmandaki diğer tüm kadınları bahçeye indiren kötü haber buydu. Ayrıntılar ise sonradan netleşti. Eve girer girmez çocuksuz kadın tülbendini çocuklu kadının boynuna dolamış ve boğmuştu. Vücudu parçalanmış, kolları bacaya sokulmuştu. Bir kısmı yakılmış, bir kısmı kanala atılmıştı. Başı ise çöpten çıkmıştı.
Tüm bu işlemler ise babaannemin gördüğü halının üzerinde yapılmıştı. O gün luminolün adli kimyadaki yeri bu kadar değerli olmasa gerek ki, evde gözle görülmeyen kan izleri yok sayılmıştı. Biz duyduklarımızla bu kadar korkmuştuk, küçük kız kim bilir ne haldeydi. Anneme kızı tanıyıp tanımadığını sordum ama hayır, tanımıyordu. Sonradan öğrendik ki; çocuksuz kadın ve çocuklu adam tutuklanmış. Çocuksuz kadın duruşmada kırmızı bir etek-ceket takım giymiş. Siyah rugan ayakkabıları varmış ayağında. Tüm suçu üstlenmiş. Çocuklu adam beraat ederken kadın müebbet hapis cezası almış.
Yıllar sonra... Üniversite son sınıftayım. Özel yurtta kalıyorum. Mutfağa geçtim, kendime yemek hazırlayacağım. Patates yemeği yapmaya karar verdim. Yemek pişti, tabağımı hazırladım, tv odasına geçtim. Yan odadan arkadaşım Emine Abla da oradaydı. Evli ve bir çocuk annesi olmasına rağmen azmetmiş, üniversiteyi kazanmıştı. Anaokulu öğretmeni olacaktı. Eşinden ve çocuğundan ayrıydı ve okulu bitirmek için gün sayıyordu. "Patates yemeği yaptım, yer misin?" dedim. Suratı değişti birden. İğrenerek baktı yüzüme. "Nefret ederim patatesten de yemeğinden de." dedi. Şaşırdım, bozuldum. "Niye?" dedim.
Duraksadı. "Annem bile bilmez sebebini." dedi. Tabağı masaya bıraktım, yanına oturdum. Anlatmaya başladı. "Küçüktüm, 10-11 yaşlarındaydım. Bir gün ağabeylerimle top oynuyordum. Top çöp variline kaçtı. Her zamanki gibi topu almaya beni gönderdiler. Topu alırken elime bir şeyler dolaştı, önce örümcek zannettim, hızlıca çektim elimi ama saç telleriymiş meğer. Sonra birden bir kadının yüzünü gördüm, simsiyahtı ya da bana öyle göründü. Bağıra bağıra eve koştum. Ağlamaktan nefes alamıyordum. Eve girdiğimde annem yemek yapıyordu, patates yemeğiydi. O gün bugündür ağzıma patates koymadım. Nefret ederim patatesten, tiksinirim." dedi. Yemeğim soğudu, yiyemedim. Emine Abla'nın karşısında kalakaldım. Şaşkındım..Yıllar önce bir soru sormuştum, yıllar sonra sorunun cevabını, hem de birinci ağızdan almıştım...
4 Kas 2012
Fıstık Kabuklarından Kapı Süsü
Bu çalışmayı gördükten sonra fıstık kabuklarını hangi akla hizmet çöpe attığımı merak ettim. İnsan bir araştırır, etrafına bir bakar, olmadı bir bilene sorar değil mi? Neyse, zararın neresinden dönsek kardır.
İlk bakışta kozalağı andırsalar da, aslında onlar silikon tabancasının müthiş gücü sayesinde bir araya gelmiş fıstık kabukları.
Yapıştırma işlemi bittikten sonra, boyama aşamasına geçiliyor. Ben burada akrilik ya da sprey boya kullanmayı tercih ederdim. Kaynakta ise kumaş boyası kullanılmış.
Çiçekler tamamlandıktan sonra zemini oluşturan tahtaya kuru yosun ve çerçeve yapıştırılmış. Üzerine çiçeklerin de monte edilmesiyle, bu güzel kapı süsü tamamlanmış.
Kaynak
İlk bakışta kozalağı andırsalar da, aslında onlar silikon tabancasının müthiş gücü sayesinde bir araya gelmiş fıstık kabukları.
Yapıştırma işlemi bittikten sonra, boyama aşamasına geçiliyor. Ben burada akrilik ya da sprey boya kullanmayı tercih ederdim. Kaynakta ise kumaş boyası kullanılmış.
Çiçekler tamamlandıktan sonra zemini oluşturan tahtaya kuru yosun ve çerçeve yapıştırılmış. Üzerine çiçeklerin de monte edilmesiyle, bu güzel kapı süsü tamamlanmış.
Kaynak
2 Kas 2012
Kabartmalı Desenli Rulolar
Paylaşmasam olmazdı. Ne zaman icat edilmiş, kim üretmiş bilmiyorum. Ama bence bu güzellik, duvar kağıtları satışını sekteye uğratabilir.
Kendinden kabartmalı desenlere sahip bu rulolardan bahsediyorum. Duvarlardan mobilyalara kadar, boyayabileceğiniz büyük alanları tahmin edebiliyor musunuz? Hatta, çarşaf boyutundaki kumaşlar bile boyanabilir. Hırdavatçı ruhum yine atağa kalktı, ben istiyorum bu rulolardan, hem de her çeşidinden:)Kaynak
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Ahşap Tepsiye Peçete Dekupaj Nasıl Uygulanır?
Herkese merhaba! Nasılsınız? Bugün sizlerle peçete dekupaj tekniği uyguladığım ve el boyamasıyla tamamladığım ahşap tepsimi paylaşmak istiy...
.jpg)
-
Bu yazıyı yazmak için tam 13 ay geç kaldım. Hep aklımdaydı, yazmam lazım, belki benim durumuma düşen biri olur, benim gibi interneti talan...
-
Uzun bir aradan sonra yine bir yenileme projesiyle buradayım. Normalde varakla hiç işim olmaz ama ilham veren kıvrımlar hangi objede olurs...
-
Garajda unutulmuş, nereden baksanız 20 yıllık bir dolabı yeniden kullanıma soktum. Hem nasıl yaptığımı anlatmak, hem de küçük ipuçları pay...