Ankaralılar bilir, her ayın ilk pazar günü, Ayrancı semtindeki Emniyet Müdürlüğü'nün yan tarafına Ayrancı Antika Pazarı kurulur. Geçtiğimiz pazar günü, tam da ayın ilk pazarına denk gelince, buraya gitmeye karar verdik.
Bünye eskiye meraklı olduğundan, Ayrancı Antika Pazarı bizim için biçilmiş kaftan. Daha adım atar atmaz, gramofonlardan yükselen cızırtılı plak sesleri, başdöndüren kalabalığın ve renklerin etkisiyle kendimizi bir anda elli yıl önceye gitmiş gibi hissediyoruz.
Eski kitaplar, şamdanlar, çerçeveler, kimbilir hangi yaşanmışlıkla pazarda yerlerini almışlar ve yeni sahiplerini bekliyorlar. Onlardan bu şekilde söz etmemin sebebi, sanki canlıymış gibi bir etki bırakmaları üzerimizde. Gördüğüm herşeye dokunmak istiyorum tozlarına aldırmadan, sanki dokununca ben de dahil olacağım o yaşanmışlığa...
Antika Pazarında durduğumuz her tezgahta objelerin hikayesini dinliyoruz. Almanya'dan gelen eski film makinaları, savaş yıllarında askerlerin kullandığı çakmaklar, deniz fenerlerinde kullanılan çalışır vaziyetteki lambalar...
Bu kapı tokmaklarını belgesellerde görmüştüm, gelen misafirin kadın mı yoksa erkek mi olduğunu anlamak için iki ayrı tokmak takılırmış kapıya. İnce ses çıkaran tokmak kadın misafirin, kalın ses çıkaran tokmak ise erkek misafirin geldiğini haber verirmiş. Günümüzde suistimala ve münasebetsiz şakalara ne kadar açık bir durum değil mi? Bu kapı tokmaklarının çifti 400 liraydı.
Antika Pazarında çok kaliteli ve tam ahşap boyama severlerin aşık olacağı resimlerle süslenmiş porselen tabaklar da mevcut. Tanesi 110 lira olan bu tabaklar, aynı zamanda sertifikalı.
Bu saat de çok orjinal bir parçaydı, üzerinde yok yoktu yani...
Antika Pazarında hıristiyanlığı simgeleyen parçalar da vardı. Mesela bu ahşap obje aslında bir mumluk, alt çevresine mumları dizip yakıyorsunuz ve mumların ısısı sayesinde yukarıdaki pervane dönmeye başlıyor, pervane ise her katta İsa'nın nasıl dünyaya geldiğini ayrı ayrı tasvir eden, adeta hikayesini anlatan parçaları harekete geçiriyor ve onlar da dönmeye başlıyor. Satıcıyla biraz pazarlık yaptık ama sonra evime böyle bir parça sokmamın yanlış olacağını düşündüm. Aslında beni çeken, tamamen el yapımı olan o küçük, sevimli, ahşap adamcıklardı:)
Antika Pazarında bol bol eski fotoğraf da çıkıyor karşınıza. Beni en çok etkileyenlerden biri de buydu. İnsanlar eskiden birbirlerinin 23 Nisan Egemenlik Bayramını kutlarmış, hatta bununla da kalmaz böyle kartlar atarlarmış. Günümüzde kutlamalar yasaklanıyor oysa, ne kadar acı değil mi?
Vaktiniz olursa ve ayın ilk pazarına denk getirebilirseniz,
Ayrancı Antika Pazarını gezin, görün, hissedin. Tarihte bir yolculuğa çıkın. Emin olun pişman olmayacaksınız, tam aksine keşke daha büyük olsaydı diye hayıflanacaksınız.