Kış geldi mi, herkes gibi ben de iplerimi, örgü şişlerimi çıkarır kafama göre takılırım. Modeller bildik şeyler ama ben mutlaka uyduruk bir şeyler yaparım. Mesela beden kısmına bir model uygulamışsam, kollara kesin başka bir model uygularım, çünkü sıkılırım:)
İlkokulda falandım galiba, her Türk kızı gibi, okulların tatile girdiğinin ertesi günü annem elimize tığ, şiş ne varsa tutuşturur ve öğretmeye başlardı. İlk başta babaannemde gördüğüm gibi boynumda örüyordum. Annem yaşlı nineler gibi boynunda örme, alışır öyle kalırsın dedi. Bu sefer tığ tutar gibi örmeyi denedim ama o kadar sıkı oluyordu ki, ikinci sırayı örmek için şişlerle amansız bir savaşa giriyordum. Oysa annem gıcırt gıcırt sesleriyle şiir gibi örüyordu. Annem örmüyordu da, şişler kendiliğinden kayıyordu sanki. Uzuun uğraşlardan sonra annem ipi şu parmağın üstünden geçir şu parmağın altından sok diye diye " kibar kızlara yakışan" örgü örme şeklini öğretti. O kadar da zor değilmiş:)) Neyse bu kısa örgü tarihi dersimizden sonra üstadım annemden ve benden bir çeşni sunayım. Benimkilere gülmek yok ama:)
Bu hırkayı da bayramda hediye etti annem. Sanki yanındaymışım gibi, cuk oturdu üstüme.
Vee işte örgü dünyasına bomba gibi düşecek, çığır açacak tasarımım. Hayır uzay kıyafeti değil, ördüğüm sene moda olan yarasa kolların kendimce yorumu sadece. Komik evet ama giyince güzel duruyor. Hiç giydim mi, hayır:)
Bu da ilk şapkamsı, kepimsi şeyim. On seneye yaklaşmıştır. Hiç taktım mı, hayır:)
Bu lifi de bayramda ördüm. Çok kolay, bir saatte bitiyor, hem de zevkli.
Maşallah ne bereketli ipmiş, şimdi de süveter gibi ama aslında tam süveter olmayan bir şey başladım. Sonuçta insan evladına yakışan bir şeye benzerse gösteririm:)