Bu Ülkeyi Senin Zehirli Beyninden Kim Koruyacak?

Blogumda genel olarak hobi,dekorasyon vs. konularını paylaşıyorum ama Sabah Gazetesi yazarı Sevilay Yükselir 21.09.2011 tarihli yazısı ile beni ve benim gibi pek çok meslektaşımı çileden çıkardığı için sessiz kalamadım,kalmayacağım da. Önce eliyle bir kalemi tutabildiği ya da klavyenin tuşlarına basabildiği için kendisini yazar zanneden bu kadının yazısını şuradan okuyabilirsiniz.

Şimdi bu kadın hangi akla hizmet savcıların-hakimlerin avukatlardan korunması gerektiğini söylüyor? Alparslan Aslan örneğini almış ve tüm avukatlara mal etmiş. Yazısını okuyan da avukatların her gün bir hakim ya da savcıya saldırdığını zannedecek. Biz her gün aynı okuldan eşit derecelerde mezun olduğumuz hakimlerin ve savcıların önünde saygıda kusur etmiyoruz. Ama onlar canları istemezse bizi azarlamaktan ya da terslemekten çekinmiyorlar. Elbette çok istisnası var ama tersleyenlerin sayısının Alparslan Aslan'dan fazla olduğu kesin.

Korunma mevzusuna gelince; bir kaç sene öncesinde gencecik bir meslektaşımız haciz esnasında hayatını kaybetti, başka bir şehirde yine bir meslektaşımız darp edilerek hastaneye kaldırıldı. Bayan bir meslektaşımız kendi müvekkilleri tarafından kaçırılarak tecavüze uğradı ve hayatı karardı. Peki bizi kim koruyacak? Yaptığımız iş gereği her türlü insanla karşılaşıyoruz. Tehdit, gözdağı gırla. Ama bugüne kadar kapımızın önünde polis niye beklemiyor diye de cazgırlık yapmadık hiçbir zaman. Zaten hakim ve savcıların da böyle bir talebi yok. Ama dediğim gibi bu yazar, hangi akla kime hizmet için avukatları sanki azılı katillermiş gibi gösterip hakimlere yalakalık yapıyor anlayabilmiş değilim. Ya bitecek bir davası var ya da başka bir işi. Amacı ne olursa olsun seçtiği yol da yanlış kullandığı kelimeler de. Merak ediyorum bundan sonra bir avukata işi düştüğünde- ki barolar gereken tepkiyi verecektir- hangi yüzle hangi avukattan yardım isteyecektir?

Kanun gereği evet bizim üzerimiz ağır cezayı gerektiren suç hali dışında aranamaz. Arayamazlar.  Büromuz, evimiz ise barodan temsilci, savcı ve polis nezaretinde aranabilir ancak. Sevilay Hanım kendini ne kadar zorlasa da bu durum böyle, değişmeyecek maalesef.  Ayrıcalığımız doğuştan değil, kanun gereği. Tıpkı kendisinin basın kartıyla her deliğe girip çıkabilmesi gibi.  Ankara Adliyesi'nde zaten avukatlar çipli kapıdan kartlarıyla geçiş yapabiliyor. Çağlayan Adliyesi'nde bu durumun olmaması bizim sorunumuz değil herhalde.

Alparslan Aslan olayında ise katil bir avukattı. Ama bu da bizim sorunumuz değildi. Danıştay'ın güvenliği kusurluydu, kameraları çalışmıyordu ve göz göre göre günler öncesinden yapılan plan tıkır tıkır işledi. Şimdi piyasada beş para etmez gazeteciler var mı,i şini adam gibi yapmayan gazeteciler var mı? Cevap hayır ise eyvallah! Ama cevap evet ise,tez zamanda tüm gazetecilerin kelleleri kesile o vakit. Madem gazetecisiniz hepiniz aynısınız. İşte bu yazarım diye geçinen arkadaşın mükemmel teorisi bu. Adliyeye cephaneyle girmiyoruz çok şükür de, Sevilay Hanım aranmaktan niye bu kadar rahatsız oldu asıl onu sormak lazım.

Biz avukatlar olarak müvekkillerimizi temsil ederiz. Davayı kaybetsek dahi dava bittiği an bitmiştir. Hakim kanunları uygular ve gerekeni yapılır. Kitapta yazanı uyguladı diye hakime ya da savcıya kin güden bir topluluk olsaydık muhtemelen Sevilay Hanımın yazdıklarından dolayı şu anda ülkede büyük bir kaos olur,binlerce avukat da intikam ve hırs için Sevilay Hanımın kapısına dayanırdı. Sevilay Hanım da yatsın kalksın yazısının gerçekleri yansıtmadığına,asılsız ithamlar içerdiğine şükretsin. Sevilay Hanım edebi değeri yüksek yazın karşılığında binlerce avukata cevap hakkı doğurdun,şimdi okuyup anlama ve hazmetme sırası sende!!!

Yorumlar

yüksel dedi ki…
Öncelikle haklı tepkisini hiç çekinmeden gösteren eşime arkasında ve destekçisi olduğumu tüm yüreğimle belirtmek istiyorum. Ben de bir avukatım ve her gün 40 çeşit insanla karşılaşıyorum, karşılaşıyoruz. Bu mesleği şerefimle/şerefimizle sürdürmek için elimizden geleni yapıyoruz. 7 yıllık avukatlık hayatımızda haksızın hep karşısında, haklının da yanında olduk. Doğruluğuna inanmadığımız hiç bir davayı, insanları kandırarak almadık.Avukatlığın güvene dayalı bir ilişki olduğunu ve kamu hizmeti yaptığımızı unutmadık. Tüm avukat meslaektaşlarımın da böyle olduğunu, aksinin elle sayılacak az olduğunu biliyorum.1000 TL' lik borcu ödememek için telefonlarımın borçlu tarafından günlerce rahatsız edildiğini, tehdit aldığımı da düşünürsek bu mesleği ne zorluklar altında yaptığımız ortaya çıkacaktır. Kendisine "yazar" diyen bu kadın şahsiyete gelince:Avukatlar, hakimler, savcılar yargının vazgeçilmez temel unsurlarıdır. Biri olmadan diğeri olmaz.Avukatlık gücünü kanundan alır. Elbette ki kutsal savunma hakkının teslim edildiği avukatların üstü aranamayacaktır. Evine, bürosuna savcısız, polissiz girilemeyecektir. Bu durm avukatlığın saygınlığındandır.Alpaslan Aslan avukat değildir, teröristtir.Yaptığı suikast planlı bir terör eylemidir. Tüm avukatlar böyleymiş gibi bu yazıyı yazmak ise en kaba tabiri ile cahilliktir. Türkiye' nin en büyük gazetelerinden birinde köşe kapmış olmanın şımarıklığı ile haksız gündem oluşturmaya sağlamaktır. Yazıyı ve yazanı tekrar kınıyor,Allah'ından bulmasını temenni ediyorum.
Nalan Ünal dedi ki…
Ulusal bir gazetede yazı kaleme alan Sevilay Yükselir bunu daha yeni mi öğrenmiş? E yazık o halde. Avukatların evlerinin, bürolarının ve üstlerinin aranması sadece Türkiye'de değil evrensel bir biçimde dünyanın her yerinde belirli prosedürler kapsamında yapılabilmektedir. Bu kuralın alınmasında geçerli bir çok sebeb söz konusudur.

Sanırım Sevilay hanımın konusu bu da değil, çıkışlar yaparak sivrilmeye çalışıyor gibi görüyorum. Bir ara da 10. yıl marşına takmıştı kafayı, ırkçı ve kafatasçı bir zihniyet içerdiğini savunmuştu. Dün siz avukatları bugün de ataması yapılamayan öğretmenleri ayaklandırdı. Ne yapmaya çalışıyor demeyeceğim.. biliyoruz..
okuyan dedi ki…
Şimdi ne desem nasıl başlasam bilemedim. Maalesef çok fena 20'lik diş ağrısı ve aynı anda boyun ağrısı çektiğimden tüm bunlarda baş ve göz ağrısına sebep olduğundan cümleler devrik, kelimeler eksik, anlatımım bozuk olursa kusuruma bakma.
Rahmetli babacığım ceza avukatıydı. Dürüst, namuslu ve iş ahlakına sahip prensipli bir avukattı. Atlattığı tehlikeleri, aldığı tehditleri, yaşadığı sıkıntıları o zamanlar yaşım küçük olsa da ucundan kıyısından hatırlıyorum. Amcam ve yengem de avukat ve aynı onlar da mesleğini hakkıyla yapanlardan.
Bu demek değildir ki her avukat mükemmeldir, hatasızdır. Klişe olmuş bir cümledir ama yine de kullanayım: her meslek dalının içinde çürük elmalar mevcut olabilir ama bunu genele yaymak yanlış olur. Maalesef eline her kalem tutuşturulan yazar veya gazeteci olmuyor, olamıyor. Hangi hesaplar güdülerek neler yazılıyor az çok anlayabiliyoruz. Şimdi avukatları her an azılı bir suçlu potansiyeline sahipmiş gibi okuyanlara yansıtmak da neyin nesi!
Zaten canım burnumdaydı şimdi sinirlerim tepeme çıktı!
okuyan dedi ki…
böyle anlamsız çıkışlar, okuduğunu tam algılayamayan ya da önünü arkasını araştırmadan körü körüne savunucu olan topluluklar için gerçekten zehri yavaş yavaş şırınga etmeye benziyor...
yahu gece gece pek kafamı taktım ben bu yazıya...
bahar006 dedi ki…
Okuyancım çok teşekkürler, biz de bu yazıdan başka meslektaşlarımızın maili ile haberdar olduk. O kadar pervasız yazmış ki. Kaldı ki bu kadın basın yoluyla hakaretten her Allah'ın günü mahkemeye gidip iade veren biri. Üstelik son günlerde ceza da almış. Şimdi kendisini savunma pozisyonuna bu kadar sık düşen birinin tutup da tüm avukatları böyle yerin dibine batırması ne demek. Belli ki son derece cahil ve mercimek boyutunda bir beyine ait bu yazı. Araştırıcaz, varsa bir yolu Baronun suç duyurusunda bulunması için dilekçe yazıcaz. Sana da çok geçmiş olsun, baş ve boyun ağrısını çok iyi bilirim, genelde de acilde sonlanır benim ağrılarım, çok üzüldüm canım. İlgin için de ayrıca çok teşekkür ederim.
okuyan dedi ki…
sinek küçüktür mide bulandırır... cahilce yazılmış bir yazı olsa da hitap ettiği veya kabul göreceği çevreler olacaktır... o yüzden bence de bir şekilde tepkinizi dile getirebilmeli ve gerekli mercilere ulaştırmalısınız...
ayrıca teşekkürler canım... yağmurlar da başladı, ağrılar 2 katına çıkıyor bu havalarda...
sevgiler...
Fatma dedi ki…
Sonuna kadar haklısınız.
bahar006 dedi ki…
Nalan Abla evet son derece gerici, ortalığı ayağa kaldırma gayesinde. Bazı avukatlar yazının ısmarlama olduğunu düşünüyor. Eh, daha önceki yazıları gözönüne alındığında bu yönde yapılan ilk suçlama değil bu. Eceli gelenler ile ilgili güzel atasözlerimiz var ya, bu kadın nedense bana onları hatırlattı. Çok teşekkürler yorumun için.
bahar006 dedi ki…
Fadiş çok teşekkürler.
Okuyancım zaten bir milleti uçurumdan iten bu tarz tetiklemelerdir. Ülkede kandırılmaya müsait insan sayısı ne kadar fazla olursa, alacağı tepkiler ve destekçileri de o kadar güçlü olacaktır. Tekrar geçmiş olsun canım.
Unknown dedi ki…
Bayan olmanın verdiği hanfendiliği her hemcinsimiz taşıyamıyor.Medyada bu tür bayanlar ne yapsam da dikkati üzerime çeksem tarzında yaşıyan kişiler.bu yazarlar da dikkatleri üzerime çekeyim kırdığım incittiğim manen taciz ettiğim var mı önemli değil mantığı var.Son olarak derim ki bu (hanfendi!) seçim sonrası kendi kendine iddiaya girmiş ve bir taklit yapmaya başlamıştı sanırım hala ona devam ediyor...
bahar006 dedi ki…
Mor Menekşe aynen katılıyorum düşüncelerinize, ilginiz için teşekkür ederim.
*kelebekana*-* dedi ki…
ne güzel yazmışsın ...evet avukatlar adliyeye silah vb şeyler sokamaz diye bir şey mi var ..herkesi arasınlar ..
marifet ellerimizde dedi ki…
canım arkadaşım avukat bır anne babanın kızı olarak senı sonuna kadar desteklıyorum...şuursuzlar her dönem vardı..hep olucak.....
bahar006 dedi ki…
Zeynepcim maalesef ağzı olan konuşuyor dedikleri bu olsa gerek...Çok teşekkürler.