Annemin geçenlerde verdiği iki adet tombik kavanozu boyamaya karar verdim. Önce kavanozları enamel wicker white ile 3-4 kat boyadım. Ardından 100 derecede yarım saat fırınladım. Dekupaj resimleri bloğundan aldığım harita resimlerini -her ne kadar belli olmasa da- parçalara ayırdım ve elimde bir süre buruşturdum. Haritalar belli değil ama bana o renkte bir kağıt lazımdı. Sonra buruşturduğum kağıtları kavanozun dışına dekupaj tutkalı ile yapıştırdım. Biraz da kapağına yapıştırdım ve sprey vernikle vernikledim.
27 Tem 2011
25 Tem 2011
Yüksek Topuklar
Biz kadınlar çok severiz ayakkabılarımızı. Her renkten her türden ayakkabıya asla hayır demeyiz, her giysimize uygun onlarca ayakkabımız olsa da, "hanımefendi, bu modelimiz yeni geldi, bir deneyin, size de çok yakışacak" gibi pazarlama sözcüklerine balıklama atlarız.
Eski Yunanlılar gibi, banyoya bile ayakkabıyla girecek halimiz yok ama,bize de sorulsa herhalde mezarımıza gömülmesinde sakınca yok derdik Mısırlılar gibi.
Oysa herşey tahta sandallarla başladı. 14. yüzyılda upuzun burunlar, hemen arkasından mantar topuklar, 17. yüzyılda ise "evet, nihayet" dedirten yüksek topuklu çizmeler girdi tarihin sayfalarına. 1720'lere kadar kare olan burunlar (Aman Yarabbi!!), bu tarihten sonra yerini yuvarlak burunlara bıraktı. 18. yüzyılda kadın ayakkabılarında ilk kez saten kullanıldı, tabi o devrin çamurlu yollarına ne kadar dayanılabilirse... Aynı yüzyılın sonlarına doğru topuk tamamen piyasadan kalktı. Ancak bir yüzyıl sonra sevgili topuklar geri geldi, hem de tüm ihtişamıyla. Artık kadınlar çalışan ve spor yapan insanlar haline gelmişti. Ne garip değil mi? Bu durum farklı alanlarda kullanılacak ayakkabı ihtiyacını doğurdu ve daha dayanıklı ve kaliteli ayakkabıların yapımına da böylece başlanmış oldu.
Osmanlı'da ise en dikkat çeken tarafı, ayakkabıya verilen isimler. Bu isimleri; başmak, cimcime, çapula, çizme, çedik, edik, fotin, galoş, mest, kalçın, kundura, merkub, nalın, sandal, tomak ve yemeni gibi sıralayabiliriz.
19. yüzyılın sonlarına kadar Türkiye'de ayakkabıcılık tümüyle el yapımına dayanıyordu. Kadınların ayakkabı konusundaki bitmek bilmeyen iştahını gözönüne alırsak, makinayı icat eden yüce şahsiyete sevgi ve selamlarımı gönderiyorum bu yazıyla. Ruhu şad olsun.
24 Tem 2011
Sevimli İğnelik
Böyle bir aparatınız varsa, yapımı basit ama sonucu çok sevimli bu iğneliğe sahip olabilirsiniz.
Kaynak
Kaynak
23 Tem 2011
Ahşapta El Boyama Desenler
Ahşap boyama yaparken el ile çalışılan desenler, çalışmayı her zaman daha özgün hale getirir. Bu çalışmaların tamamı el ile boyanmış,çiçek motifleri ahşaba çok yakışmış bence. Ahşap boyama severlere fikir verebilir.
Kaynak
18 Tem 2011
Ahşap Boyama Ekmeklik Yapımı
Nihayet gönlüme göre bir printer buldum ve ozalitçi derdinden kurtuldum. Ekmekliği önce zımparalayıp akrilik beyaza boyadım. Ardından çıktısını aldığım resimleri dekupaj tutkalı ile yapıştırdım ve seçtiğim kısımlarını hamurla kabarttım. Resme uygun olması için kahverengi, yeşil ve beyaz renklerini karıştırarak elde ettiğim rengi, üst kısma ve kenarlara uyguladım. Baktım resmin kenarları boş kaldı, o kısımlara da kafama göre tamamlama yaptım. Şimdi verniklenmek için beni bekliyor.
11 Tem 2011
Yumurta Ağacım
Yumurtaları hobi projelerimde kullanmaya başladığımdan beri, artık her yumurta kullanışımda içini boşaltarak bir kenara koymayı alışkanlık haline getirdim. Yani uzun bir süredir yumurta kırmıyorum:))
Biriktirdiğim yumurtaları birkaç işte kullandıktan sonra elimde kalanlar olmuştu. Bunları ne yapsam diye düşünürken gözüme önce taaa Side'den üşenmeden getirdiğim ama kurumasına mani olamadığım melisa ağacımın dalları takıldı. Sonra da annemin kurdela nakışı işlerinden artan parçaları gördüm. Tamam dedim, bunları yumurtadan geçirip dallara asarım:) Tabi önce sprey boya ile kuruyan dalları bir kat hafif bir şekilde beyaza boyadım. Sonra da peçete dekupaj yaptığım yumurtalardan iğne yardımıyla kurdelaları geçirdim.
Ama bu kez bir iki yumurtaya hamur kabartma uyguladım. Resimlerde gördüğünüz çilekli yumurtalar hamurla kabartıldı. Aslında genel olarak bakınca yumurtaların rengi birbiriyle uyumsuz, ama dediğim gibi ortada kalmasınlar diye hepsini toplamış oldum, daha sonra aynı desenli peçetelerle çalışacağım. Bir de yılbaşında kullanılan minik ampülleri dala dolayıp gece yakmayı planlıyorum ama henüz o ampullerden bende yok:))
Biriktirdiğim yumurtaları birkaç işte kullandıktan sonra elimde kalanlar olmuştu. Bunları ne yapsam diye düşünürken gözüme önce taaa Side'den üşenmeden getirdiğim ama kurumasına mani olamadığım melisa ağacımın dalları takıldı. Sonra da annemin kurdela nakışı işlerinden artan parçaları gördüm. Tamam dedim, bunları yumurtadan geçirip dallara asarım:) Tabi önce sprey boya ile kuruyan dalları bir kat hafif bir şekilde beyaza boyadım. Sonra da peçete dekupaj yaptığım yumurtalardan iğne yardımıyla kurdelaları geçirdim.
Ama bu kez bir iki yumurtaya hamur kabartma uyguladım. Resimlerde gördüğünüz çilekli yumurtalar hamurla kabartıldı. Aslında genel olarak bakınca yumurtaların rengi birbiriyle uyumsuz, ama dediğim gibi ortada kalmasınlar diye hepsini toplamış oldum, daha sonra aynı desenli peçetelerle çalışacağım. Bir de yılbaşında kullanılan minik ampülleri dala dolayıp gece yakmayı planlıyorum ama henüz o ampullerden bende yok:))
10 Tem 2011
Dekoratif Süslü Kutular
Bu dekoratif anı kutularının yapımında desenli kağıtlar ve aklınıza gelebilecek her türlü aksesuar kullanılmış. Biz de hediye kutularımızı bu şekilde süsleyebilir ya da evdeki ayakkabı kutularını değerlendirerek anı kutuları haline dönüştürebiliriz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Ahşap Tepsiye Peçete Dekupaj Nasıl Uygulanır?
Herkese merhaba! Nasılsınız? Bugün sizlerle peçete dekupaj tekniği uyguladığım ve el boyamasıyla tamamladığım ahşap tepsimi paylaşmak istiy...
.jpg)
-
Uzun bir aradan sonra yine bir yenileme projesiyle buradayım. Normalde varakla hiç işim olmaz ama ilham veren kıvrımlar hangi objede olurs...
-
Bu yazıyı yazmak için tam 13 ay geç kaldım. Hep aklımdaydı, yazmam lazım, belki benim durumuma düşen biri olur, benim gibi interneti talan...
-
Bu postumda otopsiyle ilgili ayrıntılar var, çabuk etkilenen hassas bir insansanız lütfen okumayın, zaten anlatmak istediğim otopsinin k...