Herkese merhaba! Nasılsınız, bayram tatiliniz nasıldı? Umarım sevdiklerinizle birlikte güzel vakit geçirmişssinizdir.
Hani şu yazımda anlatmıştım ya Amasra'da mini bir tatil yaptık diye. İşte Amasra'dan dönerken karşımıza Yedigöller tabelası çıktı ve biraz düşündükten sonra- 3 saniye falan- orayı da görmeye karar verdik.
Hani şu yazımda anlatmıştım ya Amasra'da mini bir tatil yaptık diye. İşte Amasra'dan dönerken karşımıza Yedigöller tabelası çıktı ve biraz düşündükten sonra- 3 saniye falan- orayı da görmeye karar verdik.
Yedigöller hakkında internette pek çok bilgiye ulaşabilirsiniz. Ben çok fazla detaya girmek istemiyorum ama kısaca Yedigöller'in İncegöl, Küçükgöl, Sazlıgöl, Büyükgöl, Nazlıgöl, Seringöl ve Deringöl'den oluşan yedi göle ve binbir çeşit bitkiye ev sahipliği yaptığını ve 1965 yılında korumaya alınarak Mill Park ilan edildiğini söyleyebilirim.
Ankara malum, bozkırın göbeği. Evin balkonundan ağaç görsek mutlu oluruz biz. Ama Yedigöller insanı kör edecek derecede yeşil. Yani yolunuz düşerse şüpheniz olmasın, yeşilin her tonuna doyacaksınız. Biz Yedigöller'e temmuz ayında gittik. Buna rağmen oldukça sakin, dingin ve sessizdi. Stabilize toprak yol canımıza okusa da sonrasında karşılaştığımız manzara herşeye değerdi. Şu tam yukarıdaki fotoğraf mesela, onu çekerken etrafta böcek sesi bile yoktu, inanır mısınız? Zaten bataklık gibi, koyu kıvamlı biraz ürkütücü bir yapısı vardı suyun, birkaç kurbağa dışında canlıya rastlamadık.
Yedigöller bizimki gibi günübirlik geziler haricinde kamp ve piknik yapmak için de son derece ideal. Yalnız çocuk tavsiye etmiyorum, Ela 3 yaş çılgınlığıyla, koca parkı tek başına inletti:) Mümkünse çocuksuz çiftler gitsin ve kafa dinlesin:)
Yedigöller'i esasında bir de sonbaharda görmek istiyorum. O yeşillerin arasına kırmızlar, turuncular ve sarılar karıştığında... Bazen plansız yaşamak, insana hiç umulmadık güzellikler getirebiliyor. Yapmanız gereken tek şey; arabanın deposundan ve yanınızdaki yiyecek miktarından emin olmak:) Görüşmek dileğiyle, hoşçakalın:)
Ankara malum, bozkırın göbeği. Evin balkonundan ağaç görsek mutlu oluruz biz. Ama Yedigöller insanı kör edecek derecede yeşil. Yani yolunuz düşerse şüpheniz olmasın, yeşilin her tonuna doyacaksınız. Biz Yedigöller'e temmuz ayında gittik. Buna rağmen oldukça sakin, dingin ve sessizdi. Stabilize toprak yol canımıza okusa da sonrasında karşılaştığımız manzara herşeye değerdi. Şu tam yukarıdaki fotoğraf mesela, onu çekerken etrafta böcek sesi bile yoktu, inanır mısınız? Zaten bataklık gibi, koyu kıvamlı biraz ürkütücü bir yapısı vardı suyun, birkaç kurbağa dışında canlıya rastlamadık.
Yedigöller bizimki gibi günübirlik geziler haricinde kamp ve piknik yapmak için de son derece ideal. Yalnız çocuk tavsiye etmiyorum, Ela 3 yaş çılgınlığıyla, koca parkı tek başına inletti:) Mümkünse çocuksuz çiftler gitsin ve kafa dinlesin:)
Yedigöller'i esasında bir de sonbaharda görmek istiyorum. O yeşillerin arasına kırmızlar, turuncular ve sarılar karıştığında... Bazen plansız yaşamak, insana hiç umulmadık güzellikler getirebiliyor. Yapmanız gereken tek şey; arabanın deposundan ve yanınızdaki yiyecek miktarından emin olmak:) Görüşmek dileğiyle, hoşçakalın:)
Yorumlar