Ela Masal-6. Ay


ela-masal
Canım Yavrum,
Dişsiz haline bayılsam da, o mis kokulu ağzında ilk incinin ucunu gösterdiği, benim için hep süt kuzusu olarak kalacak olsan da ilk ek besinlerinle tanıştığın, destekli ve de desteksiz oturmaya başladığın, artık pek çok şeyin farkına vardığın, senin gibi tontişler için çağ atlamakla eş değer olan  6. ayına bye bye yap meleğim.
ela-masal
Bebeğim dünyaya gelen büyür derler ya, işte sen de son hız, her gün biraz daha büyüyorsun. Biliyorum bunu çok sık tekrarlıyorum ama 6 ayda bu kadar uzamanı, internetten aldığım ayına uygun tulumların bacak boylarının kısa gelmesini, daha dün sana büyük geldiği için dolabının derinliklerine kaldırdığım pufidik yeleğin bugün önünün kapanmamasını başka türlü anlatmam mümkün değil canımın içi. Bazı şeylerin hızlı olacağını tahmin ediyordum ama bu kadarını ben de beklemiyordum güzel kızım.
ela-masal
Yavru kuşum, bu pek büyük ve mühim ayın anlam ve önemine binaen, anneleri tir tir titreten 6. ay aşılarını da yaptırdık rahatladık. Bir ağızdan, iki sol bacak, bir sağ bacak derken, senin ilk iğnenin girişiyle yüzündeki gülümsemenin donması, ardından bir dakikadan daha kısa sürede çok daha acı veren, yakan diğer iğnelerin yapılmasıyla sen o kadar içten, öyle derinden ağlamaya başladın ki, hani toplasan 6 ayda o gün ağladığın kadar ağlamadın martı kaşlım. Bir türlü avutamadım seni, ağladın, tükürüğün genzine kaçtı, kızardın, morardın, sonra dışarı çıktık. Seni sakinleştirmeye çalıştık. Babanın yaptığı şakalara gülmeye çalıştın, susar gibi oldun, sonra acını yenemeyip tekrar ağladın. Arabaya bindik, belki emzirince sakinleşirsin dedim. Emmek istiyordun ama sanırım aşının yakıcı etkisi bir gelip bir gidiyordu ve sen de bir emip bir ağlıyordun. Neden sonra kucağımda uyuyakaldın. Dikiz aynasından babanla birbirimize baktık ve bu defa da biz ağlamaya başladık:) Çünkü seni hiç böyle görmemiştik, seni bu kadar uzun hiç ağlatmamıştık. Bu her anne için böyle değil midir zaten, daha bebek ıngasına yeni girizgah yapmışken anne neredeyse kanat takar ve o bebeği bir şekilde susturur. Bu yüzden uzun bir süre iç çekmelerin, o dertli tosbağalar gibi çaresiz bakan gözlerin çıkmadı aklımızdan, sen unuttun çoktan ama asıl travmayı biz yaşadık sanırım. Kulağa çok abartı geldiğinin farkındayım biricik yavrum, iğneyi ben yedim size ne oluyor da diyebilirsin ama öyle işte... Hayatın boyunca yaşayacağın en büyük acın bir iğne kadar olsun diye dua edeyim sana o zaman, ödeşelim:)
ela-masal
Boncuğum, artık uzun havadan hallice sesler, bebbe, memme gibi kelimeler ve bizi mest eden çığlıklar çıkıyor o minik ağzından. Önceki aylarda duyduklarımız hiçmiş, sen bence asıl şimdi konuşmaya başladın patates kafalım. Tabii sen o güzel sesinle evi şenlendirirken biz de boş durmayıp her gün çektiğimiz onlarca fotoğrafa bir o kadar da video ekliyoruz yavrucum. Büyüyünce izlersin artık:)
Annesinin kuzusu, sen şimdi sütün dışında da besinlerin olduğunu, bu ay tattığın keçi yoğurdu, haşlanmış patates ve havuç sayesinde az çok anladın. Kaşıklara doğal bir ilgin olduğundan, kocaman açıyorsun ağzını ama denediğin şeyleri tattıktan sonra suratın öyle bir hal alıyor ki sanırım ağzını açtığına açacağına pişman oluyorsun. Birkaç saniye sonra bu pişmanlığını unutup tekrar açıyorsun, böyle böyle birkaç çay kaşığı kadar yeyip sonra dudaklarını mühürlüyorsun. Merak etme bebeğim, sana yemek konusunda hiç ama hiç ısrar etmicem, uzmanların dediği gibi ne yiyeceğine ben, ne kadar yiyeceğine sen karar vereceksin. Hele o yanaklarını sıkarak çocuğun ağzına besin tıkan annelerden olmayacağıma emin olabilirsin:) (Evet, bu taş teyzeye kızım:)
ela-masalCanımın içi, artık hemen herşeye gülüyorsun. Tabii bir gün bir gün bir çocuk, eve de gelmiş kimse yok diye başlayan o dram yüklü çocuk şarkısında bu denli gülecek ne bulduğunu merak etsem de, ana kucağının fonda çalan ezgisine tuttuğum tempoya her defasında ağzının kulaklarına varmasına, üç melodiden yalnız birine bu tepkiyi vermene, o minik kulağının bana mucize gibi gelen farkındalığına şaşırmadan edemiyorum bitanem.
Babasının Charlie Brown'ı, bitanecik keltoşum, sarı kafalı topacım benim, sen doğmadan senin için aldığımız ilk eşya; mama sandalyesiydi. O zamanlar, ooo daha büyüyecek, oturacak da üzerinde yemek yiyecek, daha çok var çok, derken birkaç gündür biz kahvaltı yaparken sen de mama sandalyende oturmaya başladın. Eh bu ay itibariyle elinle masa örtüsünü tutup çekecek ve üzerindeki her şeyi devirebilecek güce eriştiğinden seni pek masaya yaklaştırmasak da, bizimle aynı hizada olmaktan pek hoşnutsun. Bizimle aynı anda kahvaltı yapıp üstüne başına yemek dökeceğin günleri de sabırsızlıkla bekliyoruz yavrucum. Hain planlarımız arasında o limon klasiği de var, demedi deme:)
yenidoğan-6.ay
Bebeğim, ben gecikmeli de olsa her ay sendeki değişimleri yazmaya çalışıyorum ki, unutmayayım, güzel kızım büyüyünce sorarsa anne ben nasıldım diye birlikte hatırlayalım. Ne değişmedi dersen uyku düzenin, banyo keyfin ilk aklıma gelenler... Bunlar doğduğundan beri aynı. Bunun dışında üstünü değiştirmekten hala nefret ediyorsun bıdığım. Çorap, pantolon fark etmiyor. Ben birini kan ter içinde giydirip diğerine geçmişken sen ilk paçayı ya da çorabı çoktan çıkarmış oluyorsun ve beni böyle uğraştırmaktan acayip keyif alıyorsun:)
Çorap, pantolon demişken aklıma geldi. Sen karnımdayken o kadar şiddetli tekmeler atardın ki, resmen tsunami gibi dalgalar hissederdim içimde. Doğduktan sonra da kollarından önce hep bacaklarınla ifade ettin kendini. Sevinince de üzülünce de ilk yaptığın şey iki bacağını aynı anda havaya kaldırıp aynı anda indirmek. Uykuda bile yapıyorsun bu hareketi. Üzerini açmak için vücudunu sabit tutup sadece bacaklarınla hallediyorsun bu işi. Heyecanlandın mesela, bisikletçileri kıskandıracak bir hızda pedal çevirmeye başlıyorsun:) Ya da kucağa alınmak istiyorsun diyelim, kollarından önce bacaklarınla anlatıyorsun derdini:)
ela-masal
Annesinin biricik yavrusu, kıymetlim, Allah bize senin yokluğunu yaşatmasın, acınla terbiye etmesin. Dilerim, isteyen, bir evlat için yanıp tutuşan, maddi manevi her yolu deneyen, her defasında yıkılan ama yine de pes etmeyen, bu uğurda yıllarını, paralarını, umutlarını harcayan çiftlere, başta çok sevgili dayıma ve eşine en kısa zamanda nasip olur bu eşsiz duygu. Diliyorum, çünkü insanın kalbini hem büyüklüğüyle dolduran, hem şiddetiyle sarsan, hem deli gibi korkutan, hem de mutluluktan havalara uçuran bu muhteşem hissi tatmak herkesin (*) hakkı. Daha önce söylemiş miydim annecim? Seni çok çok çok seviyorum...
(*) El kadar yavrusunu aç susuz günlerce evde bırakıp ölüme terk edenler, bir günlük yavruyu çöp kutularına bırakanlar, nefes almaya çalışan bebeğini eliyle boğmaya çalışanlar ve diğerleri hariç. Her aklıma geldiğinde içim eziliyor, soluğum kesiliyor sizin yüzünüzden. Siz hala yaşamaya nasıl devam edebiliyorsunuz aklım almıyor...

Yorumlar

Nilgün Torunoğlu dedi ki…
Gözlerim dolarak okudum. Yıllar öylesine çabuk geçiyor ki bu satırların benzerlerini yazdığımı dün gibi anımsıyorum.
Amin tatlım ! Masal'ın yüzü hep gülsün analı babalı upuzun sağlıklı bir ömrü olsun!
Öpüyorum sizi .
Unknown dedi ki…
Baharcığım, çok büyümüş gerçekten de, maşallah güzel kızına. Sevgiler..
Esen Can dedi ki…
Çok tatlı bir kuzu bu Bahar :)
Maşallah kuzuya, hep gülsün güzel yüzü inşallah :)
Çok güzel yazmışsın yahu, çok duygulandım, bizim kuzuların bebekliğine gittim, gönlüne sağlık...
Patrizia Papi dedi ki…
Gözlerin güzelliğine bak, maşallah! :)
Gulsen dedi ki…
Allah nazarlardan saklasın sevdikleriyle beraber güzel uzun ömürler nasip etsin canım benim :)
Unknown dedi ki…
ÇOK ŞIK OLMUŞ ELLERİNİZE SAĞLIK.KIZINIZDA PEK GÜZEL ,TANRI BAĞIŞLASIN,ÖZLETMİŞTİNİZ KENDİNİZİ.
SEVGİYLE KALIN.