Yıllar Sonra Gelen Cevap

Bir süredir ilginç olaylara ara vermiştim. Dün annemlerle eskilerden bahsederken bu konu açıldı tesadüfen. Bloguma da hala yazmadığımı hatırlayınca, sizlerle de paylaşmak istedim.

7-8 yaşlarındaydım. Bir yaz günüydü ve muhtemelen okullar tatildi. Çünkü tatil günlerinde akşam ezanı okunup da annemin bizi çağıran sesini duyana dek içeri girmezdik. O gün de hava kararmıştı ama henüz annemin balkondaki silüeti görünmediğinden eve girme işini ağırdan alıyorduk ki, annem balkonda değil apartmanın bahçesinde belirdi. Sadece annem değil, apartmandaki tüm kadınlar bahçeye inmişti.

Kötü haber ne kadar çabuk duyuluyor, ne kadar hızlı yayılıyordu. Bizim mahallenin yukarısında çatallaşan bir yol vardı. Yolun iki tarafında ise iki ev. Birinde çocuklu bir aile, diğerinde ise bildiğim kadarıyla çocuğu olmayan bir karı-koca yaşıyordu. Çocuklu ailenin babası uzun zamandır çocuksuz ailenin hanımıyla bir ilişki yaşıyordu. İşin tuhafı, bu ilişkiyi çocuklu ailenin annesi de biliyor, ancak elinden bir şey gelmediğinden sesini çıkaramıyordu. Çocuksuz ailenin kocası ise zaten hastaydı ve hatta iddialara göre, kadın kocasına devamlı surette uyku ilacı veriyor ve kocasını tavan arasında hazırladığı bir yatakta yatırıyordu.

Çocuklu ailenin, evlenme çağına gelmiş bir kızları vardı. Akşam genç kızı istemek için evlerine görücü gelecekti ancak evin babası çocuksuz ailenin evindeydi. Çocuklu ailenin annesi, kocasını çağırmak için çocuksuz ailenin kapısını çaldı. Kapıyı çocuksuz kadın açtı. Her ne kadar amaç sadece kocayı eve çağırmak, babanın kızı istenirken ailesinin başında durmasını sağlamak olsa da, birbirinden nefret eden iki kadının karşılaşması elbette iyi sonlanmayacaktı.

Çocuklu evin annesi dayanamayarak ağzına geleni söylemiş, çocuksuz kadın karşılık vermiş ve kavga başlamıştı. Çocuklu evin babası da bu arada kapıya çıkmış ve olaya dahil olmuştu. Çocuksuz kadın işlerin büyüyeceğini anlayınca, böyle şeylerin dışarıda konuşulmayacağını söyleyip çocuklu kadını içeri çekti ve bir daha da çocuklu kadını gören olmadı. Ancak o ana kadar yaşananları, karşı evlerden birinde yaşayan başka bir komşu kadın izliyordu. Çocuklu evin annesinin içeriye girdiğini görmüştü, ancak dışarıya çıkan olmamıştı.

Çocuklu anne eve dönmeyince, yakınları polise başvurdu. Komşuların ifadeleri alındı ve çocuklu kadının son olarak çocuksuz kadının evine girerken görüldüğü tespit edildi. Ancak ev didik didik aranmasına rağmen herhangi bir sonuca ulaşılamadı.

Bizim mahallenin aşağısında halı yıkanan bir çeşme vardı. Babaannemler de halılarını bu çeşmede yıkarlardı. İşte kadının arandığı günlerde babaannem çok acayip bir şey hatırladı. Çocuklu kadının kayboluşundan iki gün sonra babaannem o çeşmeye halı yıkamaya gitmişti ve çocuksuz kadının da çeşmeye kocaman bir halıyla geldiğini görmüştü.

Kadın hızlı bir el hareketi ile halıyı açmış ve açmasıyla yemyeşil bir sinek sürüsünün halıdan havalanması bir olmuştu. Babaannem şaşırmış ve sineklerin neden halıya biriktiğini sormuştu. Çocuksuz kadın ise halının uzun süredir kullanılmadığını, kirlendiği için sineklerin biriktiğini söylemişti. Garip... Oradaki tüm kadınlar da buna inanmıştı...

Birkaç gün sonra, çocuksuz kadının evinin arkasındaki boş alanda, ağabeyleriyle top oynayan bir kız çocuğu, topunu çöp variline kaçırdı. Hatırlayanlarınız vardır belki, eskiden mahalle aralarında yarısı kesilmiş variller olurdu ve çöpler bu varillere atılırdı. Topunu almak için varile uzanan kız, önce hareketsiz kaldı, sonra eline dolanan saçlardan kurtuldu ve dehşet içinde, çığlık çığlığa evine doğru koşmaya başladı.

Önce küçük kızın kardeşleri, sonra çevredekiler ve en son polis baktı o varile. Çocuklu evin annesinin başı, varile atılmıştı. İşte annemi ve apartmandaki diğer tüm kadınları bahçeye indiren kötü haber buydu. Ayrıntılar ise sonradan netleşti. Eve girer girmez çocuksuz kadın tülbendini çocuklu kadının boynuna dolamış ve boğmuştu. Vücudu parçalanmış, kolları bacaya sokulmuştu. Bir kısmı yakılmış, bir kısmı kanala atılmıştı. Başı ise çöpten çıkmıştı.

Tüm bu işlemler ise babaannemin gördüğü halının üzerinde yapılmıştı. O gün luminolün adli kimyadaki yeri bu kadar değerli olmasa gerek ki, evde gözle görülmeyen kan izleri yok sayılmıştı. Biz duyduklarımızla bu kadar korkmuştuk, küçük kız kim bilir ne haldeydi. Anneme kızı tanıyıp tanımadığını sordum ama hayır, tanımıyordu. Sonradan öğrendik ki; çocuksuz kadın ve çocuklu adam tutuklanmış. Çocuksuz kadın duruşmada kırmızı bir etek-ceket takım giymiş. Siyah rugan ayakkabıları varmış ayağında. Tüm suçu üstlenmiş. Çocuklu adam beraat ederken kadın müebbet hapis cezası almış.

Yıllar sonra... Üniversite son sınıftayım. Özel yurtta kalıyorum. Mutfağa geçtim, kendime yemek hazırlayacağım. Patates yemeği yapmaya karar verdim. Yemek pişti, tabağımı hazırladım, tv odasına geçtim. Yan odadan arkadaşım Emine Abla da oradaydı. Evli ve bir çocuk annesi olmasına rağmen azmetmiş, üniversiteyi kazanmıştı. Anaokulu öğretmeni olacaktı. Eşinden ve çocuğundan ayrıydı ve okulu bitirmek için gün sayıyordu. "Patates yemeği yaptım, yer misin?" dedim. Suratı değişti birden. İğrenerek baktı yüzüme. "Nefret ederim patatesten de yemeğinden de." dedi. Şaşırdım, bozuldum. "Niye?" dedim.

Duraksadı. "Annem bile bilmez sebebini." dedi. Tabağı masaya bıraktım, yanına oturdum. Anlatmaya başladı. "Küçüktüm, 10-11 yaşlarındaydım. Bir gün ağabeylerimle top oynuyordum. Top çöp variline kaçtı. Her zamanki gibi topu almaya beni gönderdiler. Topu alırken elime bir şeyler dolaştı, önce örümcek zannettim, hızlıca çektim elimi ama saç telleriymiş meğer. Sonra birden bir kadının yüzünü gördüm, simsiyahtı ya da bana öyle göründü. Bağıra bağıra eve koştum. Ağlamaktan nefes alamıyordum. Eve girdiğimde annem yemek yapıyordu, patates yemeğiydi. O gün bugündür ağzıma patates koymadım. Nefret ederim patatesten, tiksinirim." dedi. Yemeğim soğudu, yiyemedim. Emine Abla'nın karşısında kalakaldım. Şaşkındım..Yıllar önce bir soru sormuştum, yıllar sonra sorunun cevabını, hem de birinci ağızdan almıştım...

Yorumlar

bücürükveben dedi ki…
Bahar'ım ne kadar kabus anılar bunlar:(((okurken bile tüylerim ürperdi, içim karardı:(((ne korkunç:(((koyduğun resimdeki gibi polisiye dizilere gayet uygun olur...kadıncağıza çok acıdım ayrıca:(((hala ürpriyorum haa.((
Gerçek mi? Nefes almadan okudum. Yazının akıcılığına da konunun ilginçliğine de şaşırdım kaldım. Gerçekse tüyler ürpertici. Ama herşeyi sımsıkı imha eden çocuksuz kadın nasıl olmuş da en önemli ipucunu uluorta çöp kutusuna bırakmış. Bu bir kurgulama ise helal olsun derim.
bahar006 dedi ki…
Müjdem, ilk kez duyanlar için kabus gibi ama annemlerle bu konudan bahsetmek, heyecanlı bir filmden bahsetmek gibi bizim için. Çocukluğumuzun bir numaralı kamusal anısı çünkü.

Gülsüm Hanım birebir yaşadığım, hatta mahallece yaşadığımız bir olay. Eksikler de yıllar için de öğrenildi elbet. Keşke kurgu olsaydı... Çöp kutusu olayına şaşırmamak lazım, sonuçta baca deliğine sokmak da aptalca. Ama o psikolojinin nasıl olduğunu bilmemiz mümkün değil elbette.
Adsız dedi ki…
benimde benzer bir yaprak sarması anım var hala yiyemiyorum çok sarsıcı şeyler Allah hepimizi böyle sapkınlıklardan korusun
Unknown dedi ki…
tam polisiye gerçekten.herkesin başına gelmesin böyle şeyler vallahi...
ŞU AN GÖZLERİM YUVALARINDAN FIRLAMIŞ DURUMDA
ENTRESAN YAŞANMIŞ BİR OLAY
TÜYLERİM DİKEN DİKEN OLDU
YAZIK OLMUŞ KADINCAĞIZA
HAYIRLI SABAHLAR
birincisin dedi ki…
Tüyler ürpertici..ALLAH herkesi korusun..
Bak Bu Harika dedi ki…
Şuan tüylerim diken diken
baharım ellerine sağlık ..
insanlar neler yaşıyor ve yaşayacağız:))
Unknown dedi ki…
Ne büyük tesadüf gerçekten.
yasemince dedi ki…
başlarda gerçek bir ara kurgu roman hissiyatı ile okudum, içim ürperdi. insanlar bazen ne korkunç olabiliyor...ve hayatta tesadüf diye birşey olmadığını bir kez daha anladım.
Nilgün Torunoğlu dedi ki…
Şaşkınlıktan donakaldım !
Sabah sabah ilk bu yazıyı okudum ama acele bir işim vardı yorum bırakamadan çıktım. Şimdi bir daha okudum . Hayret ki ne hayret!
Böyle şeyler ne yazık ki gerçek hayatta oluyor. 3. Sayfa haberleri diyor geçiyoruz ama dehşet bir olay.
Ya yıllar sonra cesedi bulan kızla karşılaşmana ne demeli ?

Hoş sen avukatsın ,kim bilir neler görüyor neler duyuyorsun ama ne bileyim işte bize bu olaylar çok garip geliyor!
bahar006 dedi ki…
BeN!SeV, Ebru i.S., amin diyelim, evet kimsenin başına gelmesin böyle şeyler.

Seyyah Gül,BİRİNCİSİN, Bak Bu Harika, bir kase lezzet, berenimo, yasemince, colette ablam, deeptone kıymetli yorumlarınız için teşekkürler.

İnsanın aklının çok değişik şekillerde çalışabildiğine hergün şahit oluyoruz. Colette ablacım, 3 sayfa haberleri deyip geçmemek lazım, bizim küçük kareler içinde okuduğumuz minicik haberler aslında başka başka insanların kocaman hayatları. Tesadüfe gelince, sanırım insan neye meraklıysa hayat da onun merakına göre o kişinin önüne değişik hikayeler çıkarıyor ki anılar biriktirsin diye. Başka birine denk gelse bu cinayet yok olur giderdi ama ben olay kötü de olsa ölen kadının arkasından onu sizlerle anmış oldum. Şanslıyım yani.

Deeptone, avukat olmayı sadece istedim. Belli bir sebebi yok. Dileğim kabul oldu, bu kadar:)
Mehlika Yıldırım dedi ki…
uuufff tüylerim diken diken oldu, bu nasıl bir olaydır yahu =(
Alyaminahome dedi ki…
ayyyy soluksuz okudum ve tüylerim diken diken oldu.Korkunç bir olay Allah kimselere böyle birşey yaşatmasın.Ama dünya küçük diye de boşuna söylenmemiş tesadüfe de bakarmısınız....
Gurme Şirine dedi ki…
film gibi bir hikaye...
Özgür Tatlar dedi ki…
ne mahalleymis ama.gerci ben kucukken de kolonya icen bir komsumuz vardi.sonra sevgilisi onu vurmustu.film gibi maalesef bazi hayatlar.
GÖNÜL dedi ki…
aman allahım okurken tüylerim diken diken oldu korkunç bir anı korku romanları gibi allah korusun kimseyi şaşırtmasın
sevda s. dedi ki…
Roman gibi okudum canım ya, gece gece tüylerim ürperdi. Sonradan o çocukla karşılaşmakta enteresan bir tesadüf olmuş.
Aysegul Uluc dedi ki…
uff cok urpertici hikayeler :s

www.stylishtimes.net
Nilgün Komar dedi ki…
nefessiz okudum gerçekten.. yani filmler hep gerçek hikayelerden oluşur diye boşa demiyorlar