Efsanevi Kıta: Mu

Büyük Okyanus'ta yer alan ve 14 bin yıl önce batan efsanevi kıta "MU"; binlerce yıl öncesine dayanan mitlere göre, kıta üzerinde yaşayan 64 milyon insan esrarengiz bir şekilde sulara gömülmüştü. O kıta batmasaydı insanlık belki de bugün olduğu yerden çok ileri olacaktı. Peki neydi bu kıtanın esrarı?

Ada üzerinde dört ayrı ırk, tek tanrılı bir din, sembolizme dayalı bir öğretim sistemi ve gelişmiş bir uygarlık yaşadığına dair ilk iddianın sahibi James Churchward. Churchward'ın adayla ilgili en önemli iddiası yeryüzünde insanın ilk ortaya çıktığı yer olmasıydı. Yine bu iddiaya göre, Yeni Zelanda ve Hawaii de birdenbire ortadan kaybolan bu esrarengiz kıtanın parçaları. Peki neden yok oldu bu koca kıta?

Varsayımlara göre, kıtanın altında yer alan gaz odacıklarının patlamalara yol açması nedeniyle, kıta milyonlarca kişiyle birlikte sulara gömüldü. Şimdiye kadar ortaya atılan tüm iddialar ve Pasifik Okyanusu’nda bir kıtanın varlığı konusundaki görüş, çeşitli belge ve bulgular mevcut olmakla birlikte, henüz arkeologlar arasında yaygınlık kazanmamış bir görüş veya bir varsayım olmaktan öteye gidememiştir.

Churchward'ın iddia ettiğine göre Mu uygarlığını araştırmasına başlaması, Batı Tibet'teki, adını vermediği gizli bir tapınağın arşivlerinde bulunan, çok eski bir dilde yazılmış olan Naacal Tabletleri'ni okumasıyla başlamıştır. Söylediğine göre; bu tabletleri okuyabilme becerisini de yine o tapınakta bulunan bir Tibet rahibinden öğrenmiştir. Churchward sonraki yıllarda, mineralog ve arkeolog olan Dr. William Niven tarafından Meksika'da ortaya çıkarılan tabletler üzerinde çalışmıştır. Çin'e ve çevre adalara kaçanların kitabelerinde "kıtamız battı, biz de buraya kaçtık." yazmaktadır. Bu yazılı kayalar 14 bin yıllıktır, c14 karbon testleriyle sabittir. Türkler'in de Mu Kıtasından geldiği söylentileri de varsayım olarak eklenmiştir.

Mu Kıtası, Türkiye'nin ilk cumhurbaşkanı M. Kemal Atatürk'ün talimatıyla kurulan bir ekip tarafından araştırılmıştır. Deniz dibinde bulunan kalıntılara karbon testleri yapılmıştır. Yaklaşık 50 yıl boyunca 20’den fazla ülkeye giderek mu uygarlığı hakkında veri toplayan James Churchward’un ve mu varsayımını destekleyenlerin mu uygarlığı hakkındaki görüşleri kısaca şöyle özetlenebilir:

* Yeryüzünde insanın ilk ortaya çıktığı kıta Mu kıtasıdır.

* Mu kıtası kuzeyden güneye 3000 mil, doğudan batıya 5000 mil kadar uzanan, üç kara parçasından oluşan
büyük  bir kıtaydı.

*Günümüzde Polinezya, Mikronezya ve Melanezya takımadalarını oluşturan adalar, muhtemelen bu kıtadan arta kalan kara parçalarıdır.

*Bu kıta, kıtanın altında yer alan gaz odacıklarının patlamalara yol açması nedeniyle, yaklaşık 12.000 yıl önce 64 milyon nüfusuyla birlikte sulara gömülmüştür.

*Bu kıtada 70.000 yıl önce tek tanrılı bir din bulunuyordu. Aynı tarihlerde Mu'lular diğer kıtalarda koloniler oluşturmaya başlamışlardı ki, anavatan dışındaki en büyük imparatorluk, başkenti günümüzde Gobi Çölü’nün uzandığı bölgede bulunan Uygur İmparatorluğu’ydu.

* Mu dininin öğretimini "Naakaller" adı verilen rahipler üstlenmişlerdi ve sembolizme dayalı bir öğretimleri vardı.

* Mu dininin esası, Tanrı’nın tek oluşuna ve ruhsal gelişim için sürekli olarak tekrar doğmak inanışına dayanıyordu.

* Atlantis’teki din Mu’nun tek tanrılı dininden başka bir şey değildir.

* "Ra" sözcüğü güneş anlamına gelirdi ki, daire ile ifade edilen güneş sembolü, bir ad ve sıfat vermek istemedikleri, "o" diye hitap ettikleri tek Tanrı'yı simgelemede kullanılırdı; Mu imparatoru da “Mu’nun güneşi” anlamında ra-mu adıyla ifade edilirdi. "Ra" sözcüğü sonradan diğer kıtalara ve Atlantis yoluyla Mısır'a da taşınmıştır.
ilginc-olaylar

*Dört ırktan oluşan Mu'lularda yazı dilleri farklı olmakla birlikte, konuşma dilleri ortaktı. Mu'lular günümüz uygarlığına kıyasla manevi alanlarda çok daha ileriydiler.

*Telepati, durugörü, çift bedenlenme, astral seyahat gibi, uygarlığımızda ancak kimi medyumlarda ve mistiklerde görülebilen olağanüstü yetenekler mu'lularda olağan yetenekler olarak mevcuttu.

* Mu uygarlığının en önemli çöküş nedeni, teşevvüş adı verilen, bir aşamadan diğerine geçilirken yaşanan kargaşa dönemini atlatamamasıdır.

Genelde bu iddiaların herhangi birini destekleyecek arkeolojik veya antropolojik bulgu bulunmamaktadır. Mu dinine, kolonilerine (örneğin uygur imparatorluğu kolonisi fikri) ve Mu kıtasının nasıl battığına ilişkin iddialar 'Mu' varsayımını savunanlar arasında da genel geçer kabul görmemiştir ve farklı düşünceler mevcuttur.

Yıllar öncesinde Atatürk’ü epey heyecanlandıran bir araştırma Türkiye’de ortaya çıkabilmek için yıllarca beklemek zorunda kalmıştır. Türk tarihinin ve coğrafyasının araştırılmasını isteyen Atatürk, ilkel diller uzmanı ve tarihçi-diplomat Tahsin Mayatepek'i görevlendirmiş ve ömrünün son yıllarında ilginç kaynaklara ulaşmıştır.

Süreci inceleyip Atatürk’e raporlar halinde iletmesi için 1935’de Meksika’ya maslahatgüzar atandı ve Arkeolog William Niven’in Meksika’da yaptığı kazılarda bulduğu yaklaşık 15 bin yıl öncesine ait tabletlerin deşifrelerinden ve ardından James Churchward’ın Hindistan’da bulduğu benzer tabletlerin çevrilerinden Atatürk’ü haberdar etti.

Sağlığının bozuk olmasına rağmen Atatürk, Türkiye’ye getirilen kitaplarla çok ilgilendi ve hızlıca çevirilerini yaptırıp, bizzat kendisi geceler boyu okuyup üzerlerinde notlar aldı. Halen Anıtkabir’de bir kısmı sergilenen kitaplar ancak 2000'li yıllarda Türkçe'ye çevrilebildi.

Yorumlar

AslıASLI dedi ki…
Çok şey okumuştum bu kıta hakkında. Yıllar önce bir site açmıştık orda bu konuyu ele almıştık ve çok araştırarak yazıyı hazırlamıştık.

Gerçekten Mu bir efsanemi, gerçekmi eldeki tüm verilere ragmen belirsiz. Bu paylaşımlarını çok seviyorum baharım saol..
Gerçekten ilginç bilgiler.Bende daha önce birkaç şey okumuştum. Hala gerçek mi değil mi düşünüyorum...
Maya dedi ki…
öyle çok yaşanmışlık olmuş ki dünya üzerinde, hangisi efsane hangisi gerçek diye ayırmak çok güç.. Ama bu konuda Atatürk'ün yaptığı araştırmalar zamanında benim de çok dikkatimi çekmişti ablacığım.. bilgiler için teşekkürler, sevgiler.. :)
Noblesse dedi ki…
Mu ve Atlantis ile ilgili kitaplar okumuştum, umarım gerçek bir gün ortaya çıkar, teşekkürler Baharcım.
Modavesaire dedi ki…
çok ilginç ben hiç duymamıştır. adıma teşkr ederim bu konuda beni aydınlattığınız için..
bahar006 dedi ki…
Aslım o site duruyo mu hala, merak ettim şimdi:)

Berlin, merak edilmeyecek gibi değil:)

Mayacım ben teşekkür ederim yorumun için:)

Atlantis favorim benim Noblessem:) Ben de epey okudum bu iki kıta hakkında:)

Modacım ben teşekkür ederim:)
Dolunay -Alanayarts dedi ki…
yazarını hatırlamıyorum ama "nuh'un gemisi "adlı bir kitap okudum geçen yıl.bundan detaylı olarak bahsediyordu:)hafızaya bak yazarın adı neydi?bakınca tekrar döner yazarım(unutmazsam inşallah:))teşekkürler baharcım..
♔Joveland dedi ki…
günaydın bulamadım nasıl yapacağımı biliyor musun profil resmine site adresi görünmesi meselesi :)