Hareket Eden Tabutlar

İlginç olaylar serimize hareket eden tabutlar konumuzla devam... Bu seferki bana biraz fazla fantastik geldi. Hatta ilk okuduğumda pek çok korku filminde işlenen sahneler bir bir gözümün önünden geçti. Zaten bu tarz hikayeler, gerçekten yaşanmış olsa dahi, asla ilk haliyle kalmaz. İnsanoğlu abartmayı ve kendi korktuğu şeyi daha da korkutucu hale büründürerek başkalarını korkutmayı çok sever. Okuyun bakalım, siz ne düşüneceksiniz..
ilginc-olaylar

Olay Barbados'ta geçiyor. 1807 Temmuz'unda Bayan Thomasina Goddard'ın cesedi basit ahşap bir tabutla mezar odasının en üst katına konuldu. Daha sonra ise delilik, intihar ve cinayet gibi kötü şöhrete sahip Chase ailesinden ölenler aynı odaya konulmaya başlandı.  Ailenin reisi son derece kötü, kölelerine karşı acımasız bir insandı.

22 Şubat 1808'de bebek Mary öldü; iddiaya göre babası bebeği kızgın bir anında öldürmüştü. Bu bebek de ağır, metal bir tabutla mezar odasına kondu.

Birkaç ay sonra ailenin tuhaflığıyla bilinen delikanlısı Dorcas, kendini bahçedeki bir dolaba kilitleyip havasızlıktan öldü. Mezar odasına tabutu koymak için, iki zenci kapıyı açtı. Ağıtlar yakarak tabutu taşayanlar onları takip ettiler ve taş basamaklara yöneldiler. Sadece el fenerinin ışığı vardı. Mezarın iç kapısı açıldı ve herkes korkuyla bağırdı. Bebek Chase'in tabutu, konulduğu yerin tam karşısında ve baş kısmı yukarıda olarak dik duruyordu. Ağıt yakanlar tabutu düzelttiler ve Dorcas'ı kızkardeşinin yanına koydular. Bu olaydan
bir ay sonra Albay Chase, kendini öldürdü. O da aynı mezarlığa kondu.

8 yıl sonra Chase'lerden olan bir çocuk daha öldü ve mezarlığa getirildi. Bu süre içinde menteşeler paslanmıştı. Kapı güçlükle açıldı. Ancak içeri girenler korkudan donakaldılar. Bayan Goddard'ın tabutu normal yerindeydi ama Chase ailesinin tabutları ortalığa saçılmıştı! Bu durum son derece tuhaftı, zira ağır metal tabutlar ancak 4 kişinin yardımıyla kaldırılabiliyordu.

Bir ay sonra mezarlığa çiçek koyan bir kadın 'çatırtı' sesleri ve 'inliyen birinin sesi'ni duyduğunu iddia etti. Kadının atı da kendisi gibi korkmuş, ağzından köpükler gelmişti. Ertesi Pazar kilisenin dışında bağlı duran atlar korkuyla dörtnala tepeler kaçmaya başladılar ve oradan da denize ölüme atladılar.

Mezarlığın adı gittikçe kötüye çıkıyordu. Sırada Samuel Brewster'in cenazesi vardı. Kimi Küba, kimi Haiti'den gelen 1000 kişilik kalabalık bir cenazeydi. Şiddetli bir fırtına vardı ve dört zenci köle kurşun tabutu taşıyorlardı ki yine insanın kanını donduran aynı manzarayla karşılaştılar; tabutlar yine ortalığa saçılmıştı.

Bu noktada işe, adanın valisi Lord Combermere karıştı. Sonraki cenazeye bizzat katıldı. Bu seferki, tabutunun yeri hiç bozulmayan Thomasino Goddard'ın kızı Thomasino Clarke'ın cenazesiydi. Vali mezarlıkta bir yeraltı dehlizi olup olmadığına baktı, ancak böyle bir dehliz yoktu. Adamlara tabutu getirmeden önce ters çevrilmiş tabutları düzeltmelerini emretti. Sonra zemini ince kumla kaplattı ve kapıya yeni kilit taktırdı.Son olarak kapı alçıyla mühürlendi. Vali ve adamları alçı ıslakken yüzüklerini iz bırakacak şekilde bastırdılar.

18 Nisan 1820'de güneşli bir günde vali son kez mezarı açtı. Kapıdaki mühür bozulmamıştı. Ustalar alçıyı kırdılar ama kapıyı ancak bir iki santim açabildiler; çünkü kapıya bir şey dayanıyordu. Zorlayınca kapı açıldı, ağır bir cisim basamaklara çarparak düştü. Tabii ki bu bir tabuttu. Mezara girdiklerinde Dorcas Chase'e ait bir kol kemiği gördüler, tabutun kenarından dışarı sarkmıştı. Bu defa Bayan Goddard'ın tabutu dahil bütün tabutlar rastgele yerdeydi. Vali pes etti. Cenazeyi başka bir yere gömdürdü.

Londra Bilim Müzesi ve Fizik Araştırmaları Derneği'nden araştırmacılar olayı araştırdılar ama hiçbir cevap bulunamadı. Tabutlar, yer hareketlerinden dolayı devriliyor olamazdı, çünkü mezar bir mercan yatağına yaslanıyordu. Giriş kapısından başka hiçbir yeraltı dehlizi yoktu. Kapıdaki mühür bozulmadığına göre birinin gizlice içeri girmesi imkansızdı. Mezara konulan mücevherlere dokunulmamıştı, dolayısıyla mezar hırsızlarının işi de değildi. Mezarlık bir daha asla kullanılmadı.
Kaynak


Yorumlar

okuyan dedi ki…
ben okurken bile korktum:)
HoBiHuZuR dedi ki…
mantıklı bi açıklama gelmiyo insanın aklına yalnız pek inandırıcı da gelmiyo ,kimbilir belki insanların dikkatini bişeylere çekmektir amaç..
AslıASLI dedi ki…
Böyle hikayeleri hala çok okurum ve izlerimde. Bazıları kurgu olsada bu ve buna benzer gerçek hikayeler çok var baharım..
Dolunay -Alanayarts dedi ki…
çoğunlukla bu tip olayların ardında çok basit bir neden çıkar bunu kini bilemedim ama böyle hikayeleri keyifle okuyorum.
bahar006 dedi ki…
Okuyancım, biliyorum korktuğunu ama efsane deyip geçmek lazım:)

Huzurcum, aynen katıldım:)İşin sırrı da bu paradoksta zaten:)

Aslıcım,seninle çok ortak yönümüz var. Tescilli yani bu durum:) Ben de kendimi alamıyorum izlemekten ve okumaktan:)

Alanaycım çok teşekkürler, ilgini çekmesine sevindim:)
Lame ve Dore dedi ki…
Bloğunu yeni keşfettim, ilginç olaylar yazılarına devam et çok sevdim:)